Nöbet

64 20 2
                                    

Gecenin sessizliğinde beni uyandıran hoparlörden gelen kayıt sesi oluyor.
"Görevlilerin dikkatine, 4. ekip nöbet değişimi için bekleniyorsunuz." Duyduğum ses karşısında yataktan hızlıca kalıyorum. Kahretsin geç kalacağım. Uyuya kalmışım. Dolaptan çıkardığım siyah tişört ve pantolonu aceleyle üzerime geçirip odadan çıkıyorum.
Görevlerimiz ve sorumluluklarımız bizi iyi bireyler yapar. Kurallar yaşantımızı kolaylaştırır ve toplumların bozulmalarını önler.

Uzun zaman önce yaşanan büyük bir yıkım sonucu hayatta kalmayı başaran toplumlar, liderlerimiz önderliğinde düzeni sağlamak için yeni bir sistem kurdu. 9 farklı topluluk yaşamın olmadığı bu evrende birbirleriyle iletişim halinde olmak için "Yörünge" adı verilen büyük bir yerleşim alanı inşa etti. Bu yerleşim alanının etrafına ise yolu Yörünge'den çıkıp 9 topluluğun giriş kapısına çıkan yollar yapıldı. Her yıl belirlenen tarihte huzuru ve barışı sağlamak için sırasıyla bir topluluk lideri Yörünge'ye başkanlık ediyor. Belirlenen hükümler çerçevesinde uygulamalar her topluluk lideri tarafından aynı şekilde uygulanır. Kurallar... Kurallar bağlayıcıdır, koruyucudur. Düzenin oluşturulmasında büyük rol oynar.

Topluluk liderimiz George'u yaklaşık bir yıl önce kaybettiğimiz için yerine lider seçilen babam iki gün sonra Yörüngeye ilk başkanlığını yapacak. Bizler Yörünge7 topluluğu, sistemin belki de genç sayısı en fazla olan grubuyuz. Yörünge5'teki genç birey sayısındaki yetersizlik sebebiyle güvenlik için belirlenen sayıdaki bireyler bu topluluğun yerleşim yerinde nöbet tutuyoruz.

Bu gece 04:00 nöbetinde ismim var. Koşar adımlarla ilerliyorum. Çıkış kapısından kartımı okutup hızlıca Yörünge'de topluluğumuz için belirlenen bekleme yerindeki 5 kişilik grubumla karşılaşıyorum. "Anya!" Ses Richard'a aitti, "Gelmeyeceğini sanıyordum."

Richard çocukluk arkadaşımdı. 17 yaşında, kumral saçlı mavi gözlü biriydi. Benden bir yaş küçük olmasına rağmen, yaşına göre oldukça yapılı biri. "İlk nöbet gününde seni yalnız bırakacağımı düşünmüyordun umarım." diyerek gülümsedim. Richard'ın yüzünde oluşan gülümseme eşliğinde Yörünge'nin bizlere açık olan yerlerinden kartlarımızı okutup Yörünge5'e doğru ilerliyoruz. On dakikalık bir yürüme mesafesinden sonra topluluğun kapısına varıyoruz.

Topluluk kapıları oldukça yüksek bir koruma teknolojisi ile yapılmış. İzinsiz birinin topluluğa girmesi neredeyse imkansız. Cebimden çıkardığım kartı okutuyorum.
"Anya Green, Yörünge7 topluluğu, teşekkür ederiz." Sırasıyla hepimizin ismi okunuyor ve bizi girişte bekleyen adının Dorothy olduğunu bir önceki gelişimde öğrendiğim görevli ile göz göze geliyoruz.
Dorothy, "Hoş geldiniz, nöbet yerinize geçelim isterseniz." diyerek onu takip etmemizi istiyor. Dorothy önde biz arkada onu takip ederek nöbet yerlerine doğru ilerliyoruz.
Giriş katında Yörünge5'in iki nöbetçisinin bulunduğu bölüme bizim gruptan üç kişi yerleştiriliyor. Richard'ın ilk nöbeti olduğu için nöbeti beraber tutmamıza izin verildi. Nöbet yerlerimiz tüm topluluklarda aynı yerde bulunuyor. Kurallar, kolaylık sağlar.

Binanın en üst katı görüş açısından dolayı geniş bir etrafa hakim olmamıza olanak sağlar. Söz konusu nöbetleri tutma nedenimiz güvenlik ama dünyanın geri kalanının yok olduğunu biliyoruz. İnsan yoksa tehlike de yoktur. Fakat kurallar, kurallar bizler... "Nöbeti topluluğumuzdan bir kişi ile tutacaksınız. Sayımız bilindiği üzere az. Güvenlik için giriş katlarına önem vermeliyiz" Dorothy ciddi sesiyle zihnimdeki düşünceleri birden dağıtıyor. "Sorun yok." diyerek cevap veren Richard oluyor. Son merdivene varınca Dorothy elindeki ekrana bir şeyler yazıp yanımızdan ayrılıyor.

Kapıyı açıp adımlarımızı attığımızda bizi karşılayan ay ışığı ve parlayan yıldızlar oluyor.

Nöbet yerinde bizi bekleyen gölgeye doğru yaklaşıyorum. "Manzara şahane" Richard'ın heyecanı ses tonundan belli oluyordu. Yüzündeki gülümseme demirlere tutunup aşağı bakınca kaybolup gidiyor. "Ohh! Aman Tanrım! Çok yüksek!" diyerek haykırıyor. Bu haline gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Kolundan tutup yanımda yürümesini sağlarken "Buraya geliş sebebinizin nöbet olduğunu sanıyordum." diyen sesi işitiyorum. Bize yaklaştıkça yüzü belirginleşiyor.

Siyah dağınık saçlı, belirgin çene hatları kahverengi gözlü biriydi. Boynunda şeklini anlayamadığım bir dövmesi, sağ gözünün hemen kaş hizasında bir yara izi var.
Hızlıca gözlerimi üzerinden ayırıp
"Ben Anya, bu da arkadaşım Richard. Yörünge7'den geliyoruz." diyerek kendimizi tanıttım.
"Kartınızdan kim olduğunuzu nerden geldiğinizi görebiliyorum" dedi. Sesi olabildiğince ciddi ve sertti. Ellerimi omuz hizasına kaldırıp "Peki... " demekle son veriyorum konuşmama.
Nöbet yerine geçip dolapta olduğunu bildiğim silahlara dogru yöneliyorum. Richard masanın üzerine bulunan dürbünle etrafa bakınmaya başlıyor.
Dolapta bulduğum silahı çıkarıp kontrol ediyorum.
"Sen şu William'ın kızı olmalısın" Ses duvara yaşlanmış gözünün üzerime dikili olduğunu hissettiğim kişiden geliyordu. O'nun bulunduğu yöne doğru çeviriyorum yüzümü.
Gözlerim ceketinde takılı duran kartına kayıyor "Simon Brown, 22 demek adı buymuş."
Cevap vermeden dönüp silahı kontrol etmeye devam ediyorum.

*

Güneş ışınlarını yavaş yavaş üzerimize bırakıyordu. Duvarda asılı olan saate bakıyorum 06.42 Nöbet değişimine az kaldı diye geçiriyorum içimden.
Richard ilk nöbetin verdiği yorgunluktan dolayı oturduğu yerde uyuya kalmış. Simon ise suyumuz bittiği için su almaya gitmişti.

Güneşin doğuşunu izlemek için yerimden doğruluyorum. Cam kenarından manzarayı seyrediyorum. Richard'ın dediği kadar varmış. Uzaklara bakınca birden Yörünge'nin dışında bir grup insan görüyorum. Kim olduklarını göremiyorum ama babamın orda olduğunu seçebiliyorum. Richard'ın boynuna taktığı dürbünü alıp hemen aşağıya bakıyorum. Grup dağılmış ama babam hala orda yanında da Yörünge5'in lideri Martin var. "Neye bakıyorsun öyle" çok yakından gelen bu sert ses ile irkilip hızlıca arkama dönüyorum. Kısa bir şaşkınlıktan sonra "Hiç... Hiçbir şey... Nöbeti devretmeden önce son bir kez etrafa bakıyordum sadece." vücudum gerilmiş sesim titreyerek çıkmıştı ama cevap vermeyişi karşında bir miktar rahatadığımı hissettim.

Yüzüne çarpan güneş ışıkları kahverengi gözlerini aydınlatıyor. Yüz hatları ise belirginleşmişti. Cevap vermeden öylece bakıyordu sadece.
Dürbünü yerine koymak için hareket ediyorum. Bu zihnimdeki anlamsızlık karşısında ellerimin titremesine engel olamıyor, bir an önce burdan gitmem gerektiğini hissediyordum.
Richard, sesten dolayı uyanıyor. Yüzüne çarpan güneş ışıklarından gözlerini zor açarak ağzından "Afedersiniz, uyuya kalmışım" cümleleri dökülüyor. Ayağa kalkıp kendine gelmeye çalışırken gözlerim, Simon'un cam kenarına doğru ilerleyişine kayıyor.
Onu ilk gördüğümde pek fark etmiş olamasam da oldukça iri yapılı biriydi. Aniden yüzünde beliren ciddiyet ve sertlik çok uzun sürmeden saniyeler içinde kaybolup gidiyor.
"Görevlilerin dikkatine 4. ekip nöbet süreniz sona ermiştir." Hoparlörden gelen ses ile burda bulunma süremizin sonuna geldiğimizi anlıyoruz. Richard, kartını düzeltip kapıya doğru yönelirken ben de hızlıca nöbet için kullandığımız topluluğa ait olan silahları dolaba yerleştiriyorum. Son silahı yerleştirirken arkamda birinin olduğunu hissediyorum. Kısık bir ses tonuyla "Hiç kimseye güvenemezsin, en çok da kendine! Dikkat et!"

Ensemde hissettiğim soluk alış verişi tüm vücudumda bir ürpertiye sebep oluyor. Simon olduğunu sesinden anlıyorum fakat söyledikleri hakkında hiçbir fikrim yoktu. Üzerimdeki ürpertiyi attıktan sonra dolap kapısını kapatıp yüzümü sesin geldiği tarafa doğru çeviriyorum. Fakat gördüğüm Simon'un kapıdan çıkıp kaybolan siyah silüetinden başka bir şey olmuyor.

YÖRÜNGEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin