8.

1.8K 163 103
                                    

"Ağlama Yongbok. Merak etme bana bir şey olmaz. Seni koru-"

"Koruyamazsın. Ne yapar eder seni de alır elimden."

"Elinden mi?"

"Y-yani hayattan koparır."

Gerizekalı Woojin.

"Onun adı artık Woojin değil Woojail."

"Şu an bile tehlikedesin. Sana kesin bir şey yapacak."

"Gerekeni polisler yapar. Ondan çok korkuyorsun ne yapabilir ki? Bak seni hiç bırakmayacağım."

Felix'in gözünden

Ben onun muyum beni bırakmayacak? Aslında. Bilmem. Onun olmak isterim. Nedenini bilmediğim şekilde isterim.

Ertesi gün Hwang ile okula gittik. Yine sevgili olayları konuşuluyordu. Bir çocuk bana aynı gün içerisinde nasıl 2 sevgili yaptığımı söyleyerek bana sürtük dedi.

"Hayırdır. Belanı mı istiyorsun?! Buldun buldun!"

Hyunjin çocuğu dövmeye başlamıştı. Ne kadar ayırmaya çalışsam da olmadı. Çok güçlüydü. Beni koruyordu. Koruyucu melek gibi.

Sınıfa geçtik öğretmen gelir gelmez. Hyunjin'i çağırdı. Bende gitmek istedim. Bir yerden kaytararak Hyunjin'in yanına gittim.

Müdür yardımcısı Hyunjin'in yüzüne yüzüne bağırıyordu.

"Hey! Yapma! Hyunjin'in bir suçu yok."

"Yongbok dur boşver."

"Hayır! Bana uygunsuz kelime diyen o? Hyunjin sadece beni korumaya çalıştı!"

Bu söylediklerimden sonra Hwang sadece çocuktan uzaklaştırma yemişti.

"Gerek yoktu ya."

"Gerek vardı oldu. Hem niye öyle dedin? Kınama yer geçerdim yerime."

"Deme öyle Hyunjin. Seni savunmayacağımda kimi savunacağım?"

"Hallederdim. Korktum ayrıca. Korktum çünkü müdür yardımcısının bağırışlarından etkilenebilirdin. Bağırmaktan ağzının suyunu toplayamıyordu."

"Yanımda sen olunca kendimi güçlü hissettim. Beni güçlendirdin."

Okul çıkışı herkes bize yanaşmaya korkuyordu. İyi oldu aslında hayat böyle çok güzel. Çevrendekiler sana yaklaşıyor ve sevdiğin adam...

Neyse. Gelmiştik. Eve gelince yemek yemeden ödevlerimi yapar odama kapanırdım. Woojail sayesinde. Yine aynı rutinimi yapacakken Hyunjin bana bir şey teklif etti.

"Akşama çalışırız. Bir yer var oraya gidelim. Orada yiyelim öğlen yemeğini."

Ben dışarıdan hiç yemek yemem. Hyunjin bana hayatı yaşatıyor. Aynı gece karanlığında parlayan tek bir yıldız gibi.

"Ne olur olmaz üstüme mont alacağım. Sende al istersen."

"Yok. Hava gayet sıcak."

Hazırlandıktan sonra dışarı çıktık. Küçük tatlı bir restorana gelip oturduk.

"Ne istersin?"

"Bilmem. Hayatımda hiç yemediğim yemekler."

"O zaman hepsinden yedirttiricem hepsinin tadına bakacaksın. Garson! Şuraya her şeyden azar azar koy. Tadımlık olmasın ama çokta olmasın."

"Ne yapıyorsun Hyunjin. Nasıl yiyeceğiz?"

"Ben olunca sana bile yetmez o kadar yemek."

Cılız bir şey nasıl böyle bir şey diyebiliyor?

Hayatımda yemediğim kadar yemek yemiştim. Sonra Hwang biraz sahilde gezmeyi sundu. Kabul ettim. Onunla bir şeyler yapmak hoşuma gitmişti.

Yağmur atıştırmaya başlamıştı. Benim üstüme alacak bir şeyim yoktu ki Hyunjin şapkasını benim de kafama geçirene kadar.

 Benim üstüme alacak bir şeyim yoktu ki Hyunjin şapkasını benim de kafama geçirene kadar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Gerek yoktu. Gerçekten."

"Gerek vardı."

Gözlerimin içine bakıyordu. Bende onun gözlerinin içinde kaybolmuştum.

Eve gidene kadar sırılsıklam olduk. Hiçbir şeyim olmadığı için öylece kurumamı bekliyordum.

"Sana kıyafet vereceğim."

Dolabında uzun uğraşlar sonunda bir şeyler bulmuştu.

"En küçükleri bunlar. Bunları giy şimdilik. Yarın alışverişe çıkarız."

Benim için her şeyi yapıyor...

Giyindikten sonra ıslak saçlarımla Jinnie'nin yanına gittim. Elinde olan havluyla saçlarımı kurulamaya başladı. O arada ne olduysa birbirimize çok yaklaşmışız. Havluyu yavaşça saçlarımdan çekti ve göz göze geldik. Yine o gözler içinde kaybolmuştum...

- - - - - - -

Sanki birileri aşık olmaya başlıyor he ne dersiniz sodbowdbwodb

İyi günlerrr~

find me in your memory [X] hyunlix.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin