Çocukluğumun ilk yıllarından net bir şekilde hatırladığım sadece bir sahne var, belki sen de hatırlarsın. Bir gece hiç susmadan 'su istiyorum' diye ağlıyordum, susadığımdan değildir ya büyük ihtimalle biraz sinir bozucu olmak ve biraz da kendimce eğlenmek içindi. Çok sert birkaç tehdidin işe yaramaması üzerine beni yatağımdan almış, avluya bakan balkona taşımış ve kapıyı kilitleyip bir süre pijamalarımla orada yalnız bırakmıştın. Bunu yaparak hata ettiğini söylemeye çalışmıyorum, huzurlu bir gece için belki de tek çözüm buydu ama beni yetiştirme tarzının ve üzerimdeki etkinin nasıl bir özelliğe sahip olduğunu anlatmaya çalışıyorum. Bu olay sonrasında bir süre için gerçekten de uyumlu bir çocuk oldum sayılır ama içten içe yaralanmıştım. Yapım gereği, su istemek gibi basit bir harekette (bana göre öyleydi) kapı dışarı edilecek kadar korkunç bir şekilde karşılık verilmesini birbiriyle bir türlü bağdaştıramadım. Yıllar sonra bu dev adamın, babamın, yani mutlak otoritenin her an odama öylece girip adeta sebepsiz yere beni yatağımdan alarak balkona çıkaracağını, yani onun için ne kadar da önemsiz göründüğümü düşünerek acı çektim.
Franz Kafka
Babaya Mektup
ŞİMDİ OKUDUĞUN
preciosa
General FictionRealistik faktörler kendi yansımanızdır değişmesi gereken insanlar değil sizsiniz.