0.4

147 27 61
                                    

Gözlerimi açtım. Günışığı yüzüne vuran Minik Peri'mi gördüm. Sağ elimi yanağına koydum. Gözlerini araladı. Gülümsedi. Gülümsedim. Birbirimize baktık, birbirimizin yansıması gibi. Beni sevdiğini söyledi. Gülümsedim. Onu sevip sevmediğimi sordu. Sağ elimi saçlarına götürdüm. Onu sevdiğimi söyledim. Sarıldı. Göğsüme girdi. Kokumu sevdiğini söyledi. Ayrıldı. Sol elini yanağıma koydu. Yavaşça yaklaşıp dudaklarıma buse bıraktı. Her ne kadar istemesede gitmem gerektiğini söyledi. Kaşlarımı çattım. Naif parmaklarını kaşlarıma koydu. Gitmemin her şeyi daha iyi yapacağını söyledi. Ona inandım. Beni uyuttu. Beni uyutması, uyanmama sebep oldu.

"Kalbi atmaya başladı!"

Gözlerimi araladığımda başımda bir doktor ve birkaç hemşire gördüm.

Doktor kalbimin atmaya başladığını söylediğinde etrafıma baktım. Yoğun bakım ünitesi gibi duruyordu.

Ağzımı aralayıp konuşmak istediğimde yapamadım. Yorgun hissediyordum. Yine de tekrar denemeye çalıştım.

"Kendini yorma, dinlenmen gerekiyor. Ben sana her şeyi anlatacağım ama sakin olman gerekiyor."

Kafam karışmıştı. Benim şu an burada değil, Jennie'nin yanında olmam gerekiyordu.

"Arkadaşların ile ciddi bir trafik kazası geçirdiniz."

Doktor devamını getiremeden yanımdaki makine ötmeye başladı. Gözlerim dolmuştu, hissedebiliyordum.

"Hey hey sakin olman gerektiğini söyledim. Onlar iyi, senin durumun acildi."

Kalp atışlarım normale dönmeye başladığında doktorun dediklerine odaklandım.

"2 hafta 2 gün önce kaza yaptınız. Arkadaşların ameliyat oldu ve uyanmışlardı. Sen ise uyanmıyordun. Çoğu yerin hasar görmüştü. Beynin, boynun, kalbine yakın bir kısım, bacakların. Belinde yanık izi var. Bu kazadan kurtulmana mucize gözü ile bakıyoruz. İlk başta beyin ölümünden şüphe etsek bile sen parmaklarını oynattın. Koma olacağını düşündük. Yaklaşık 3 kere kalbin durdu ve geri attı. Sonuncu duruşunda ise, yani az önce, tekrar atmaya başladı ve uyandın."

Gidememiştim... Babaannemlerin ve Jennie'nin yanına gidememiştim. Gözlerimden yaşlar aktığını fark ettiğimde doktora gözlerim ile soru sormaya çalışıyordum.

"Arkadaşlarım nasıl?"

Doktor beni anlamış gibi gülümsedi.

"Hepsi iyi. Kendilerini çabuk toparladılar. Dışarıda seni bekliyorlar."

Gülümsemeye çalıştım ama yapamadığımı fark ettim. Gözlerimi kırpmak dışında hiçbir şekilde hareket edemiyordum. Aklıma sadece felç geliyordu. Bu düşünce ile gözlerimden yaşlar daha çok dökülmeye başladı.

"Sormak istediğin soruyu gözlerin ile sor, bu konuda iyiyim."

Doktor gülümsedi ve benim bir şey dememi bekledi.

"Neden hareket edemiyorum..?"

"Sadece çok yorgunsun ve bedenin ağır ilaçlara sahiplik yaptı. Biraz dinlendikten sonra fizik tedavi gördükten sonra daha iyi hareket edersin."

Kaşlarımı çatıp baktım. Fizik tedavi istemiyordum.

"İçeriye sadece iki kişi girebilir. Kimler gelsin istiyorsun?"

"Kendileri karar verebilir."

Doktor kafa salladı ve çıktı. Gözlerim tavana ilişti. Bir şey düşünmeden sadece tavana bakıyordum. Hayır... Düşünüyordum, beynimde bir şeyler konuşuyordu ama seçemiyordum.

Kapı açılma sesi geldiğinde oraya baktım. Yoonkook ikilisini görünce biraz garipsedim. Yoongi ve Jimin beraber gelir sanıyordum. Çünkü Jimin başına bir şeyler gelmedikçe Yoongi'yi bırakmazdı.

"Jimin ve Lisa yarın gelecek. Jimin dinlendiği için gelemedi."

Yoongi beni anlamış gibi konuştuğunda gözlerimi onaylar şekilde iki kere kırptım.

"Bizi korkuttun."

Jungkook gözleri dolu bir şekilde bunları söylediğinde omuz silkmeye çalıştım.

Kapıya döndüm ve şaşkınca baktım. Onlar da kapıya döndüğünde gözlerimdeki henüz kurumuş yaşların üzerine yenileri eklendi.

"Jennie," diye fısıldadım. Konuşmama şaşırmıştım ama konumuz bu değildi. Yoongi ve Jungkook'ta konuşmama şaşırıp bana döndü.

Jungkook'un söyledikleri ile, konuşmama değil başka bir şeye şaşırdıklarını anlamıştım.

"Orada kimse yok Taehyung."

Gözlerime inanıyordum. Jennie, oradaydı. Gözleri doluydu ve bana el sallıyordu.

"Hayır, orada," dedim zorlanarak. "Bana bakıyor, el sallıyor."

Yoongi ve Jungkook kısa süre birbirlerine dönüp bakıştılar.

"Telefonumu alın ve mesajlara girin," dedim. Bir cümleyi kurmam 10 dakikamı alıyordu...

"Telefonun kazada kırıldı..."

Yoongi'nin dediğine yanıt olarak "Herhangi bir cihazdan hesabıma girin," dedim.

Jungkook kafa sallayıp kendi telefonunu çıkartırken hemşire içeri girdi.

"Ziyaret saatiniz bitti."

İtiraz etsek bile hemşire daha uzun tutamayacağını söyleyip dışarı çıkartmıştı.

"Seni merak ediyorum," dedi Jennie yanıma gelirken.

Bunun Jennie değil, halüsinasyon olduğunu biliyordum. Yine de gerçek hissettiriyordu.

Ellerini saçlarıma koydu. Hiçbir şey demedim, sadece gülümsedim.

Saçlarıma dokunulmasından nefret ederdim. Babaannem dışında kimse saçlarıma dokunamazdı. Saçlarım benim için özeldi. Sebebi yok, sadece özel. Ama Jennie elini saçlarıma getirdiği zaman elini çekmek istememiştim.

İçimde bir şeyleri kabullendiğim zaman dudaklarımı araladım.

"Aşkı basit gördüğüm için özür dilerim Jennie," dedim.

Ardından ekledim, "Seni seviyorum."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 07, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Minuscolo FatinaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin