gerginlikle alt dudağını dişledi kıvırcık saçlı olan. hayatında hiç bu kadar gerildiğini hatırlamıyordu. soobin ile birlikte bugün arkadaşına ilişkilerini söyleyecekti. sevgilisi rahat olmasını, beomgyu'nun buna takılmayacağını söylese bile bu kai'ın endişelerini dindirmiyordu. onun takıldığı nokta beomgyu'nun ilişkisine onay vermemesi değildi, korktuğu şey soobin ile aralarında yaşanan şeylerin büyük kısmını ona anlatmadığı için kırılma ihtimaliydi. her zaman ona sırlarını anlatsa da aşk hayatı onun için farklıydı, paylaşmaya utanmıştı.
sınıftaki son derse girmenin yarattığı kargaşa içerisinde üzgünce etrafı izlerken futbol takımının kaptanı büyük elleriyle onun gözlerini kapatıp boynuna sokuldu.
"bil bakalım ben kimim?" büyük eller, naneli şekerin kokusu, boynunda hissettiği yumuşak tutamlar ve derin ses. elbette bu sevgilisinden başka kimse olamazdı. morali bozuk olduğu zaman soobin bunu hissederek yanına geliyor ve onu eğlendirmek için tonla şebeklik yapıyordu. kai sevgilisinin bu huyunu çok seviyordu işte.
"hm, changbin?"
gözündeki eller bir anda çekilmiş, boynundaki baş sertçe yüzüne dönmüştü. soobin kızgın ve kıskançken çok komik görünüyordu. ateş saçan bakışları ve istemsizce sıktığı dişleriyle sert görünse de soobin'in kendisine kızamayacağını biliyordu. "changbin nereden çıktı?"
kai sanki her şeyin yeni yeni farkına varıyordu. "aa, soobin senmişsin."
ikisi de kai'ın oyun oynadığının farkındaydı ancak aralarından sadece biri eğleniyordu.
"aynen kai, changbin'im ben." soobin göz devirdi ve sinirle saçlarını karıştırıp çıkmak için kapıya yöneldi. ama tabii ki sevgilisi ona izin vermemiş, elinden tutup yanına çekiştirmişti. "sen çok kıskanç oldun."
uzun olan tek kaşını kaldırdı ve yüzünü buruşturdu. "neden acaba? hem kıskandır hem kıskançsın de."
kai kıkırdayarak sevgilisinin beline sarıldı ve ona şirinlik yapmaya başladı. ikisi de soobin'in ona kızgın kalamayacağının farkındaydı.
ortamda herkes mutluydu.
soobin sevgilisine bakarken onu ne kadar sevdiğini düşünmeye başladı. aslında onu ilk gördüğünde ona aşık olacağını anlamıştı. öğle arasıydı ve soobin aç hissetmiyordu. okul açılalı daha iki gün olmuştu ve yeni sınıfına da çok alıştığı söylenemezdi. tam sınıftan çıkacakken arka sırada uyuyan birini fark etti, ayakları istemsizce onu oraya sürükledi. çocuğun yumuşak kıvırcık saçları kapalı gözlerinin üzerine düşüp yanaklarını gölgelerken uykusunda mırıldanıyordu. soobin onun çok tatlı olduğunu düşündü, tıpkı bir bebek gibiydi.
daha da derin düşüncelere dalmak üzereyken duyduğu sesle kafasını kaldırdı. "taehyun."
kızıl saçlı çocuğun yanlarına geldiğini görünce göz devirdi. kai bu çocukta arkadaş olacak ne bulmuştu?
---
"ne?"
beomgyu şaşkın gözlerle arkadaşına baktı ve kaşlarını çattı. kai mümkünmüş gibi daha da küçülmüş ve korkulu gözlerini beomgyu'ya çevirmişti. soobin arkada müdahale etmeye hazır biçimde bekliyor, sevgilisinin gereksiz endişesini izliyordu.
"ben üzgünüm beomgyu." kai resmen içine kaçan sesiyle mırıldandı.
"iyi de niye üzgünsün?" beomgyu kıkırdadı ve arkadaşına sarıldı. "sevgili olduğunuzu bilmediğimi mi sandın? soobin sürekli benden senin fotoğrafını istiyordu, sen de gözlerinle çocuğu yiyordun. cidden garipsiniz."
geri çekildi ve arkadaşının saçlarını karıştırdı, arkalarındaki soobin rahat bir nefes vermişti. "penguenim, bazı şeyler en yakın arkadaşlar arasında konuşulmaz ama bariz ortadadır."
kıvırcık saçlı sırıttı ve sevgilisinin yanına gidip beline sarıldı. ardından dudaklarını büzüp soobin'in omzundan beomgyu'ya göz kırptı.
"ben de yeonjun ve senin okul deposunda işi pişirdiğinizin farkındayım, sen hiç merak etme canım."
beomgyu ve soobin aynı anda şokla kai'a döndüğünde o sadece omuz silkti ve göz devirdi.
"neden herkes her zaman beni hafife alıyorsunuz?"
---
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
ilk sookai kurgum da bitiyor, duygulandım :(
edit2022: evet bu benim ilk sookai ficimdi, gözlerim yaşlı
