3. Bölüm

87 6 0
                                    

Sabah ilk defa kapımın tıklatılmasıyla uyandım. Yani, uzun yıllardan sonra ilk defa. 

''Itır? Itır. Hadi uyan. Okuluna geç kalacaksın.'' 

Aniden yataktan sıçradım. Bir saniye. Hayal mi görüyorum? Gaipten sesler mi duyuyorum? 

Babam. Beni. Uyandırmaya. Çalışıyor. 

''Baba?'' Evet, hayal mi değil mi diye emin olmak için bunu sormak zorundaydım.

''Uyandın demek. Hadi. Kahvaltını bekletme.'' Babam bana kahvaltı mı hazırlamıştı ?

Şaşkınlığımı üzerimden atmaya çalışırken yataktan çıktım ve dolabımı açıp üniformamı bulduktan sonra çekmecemden ince siyah çorabımı çıkardım. Üstümü değiştirip aşağı indim. 

Vay canına! Cidden babam bana kahvaltı hazırlamış! Dün yaptığım konuşma işe yaramış olsa gerek. 

Bu arada annemi soruyorsanız eğer kendi kendinize, annem iki sene önce bizi bırakıp gitti. Babamla kavga etmişlerdi. Kavga nedenlerini bilmiyorum ama annemin çekip gitmesine neden olacak kadar ne oldu merak etmekten alıkoyamıyorum kendimi. Zaten babam da annemin gidişinden sonra bana karşı bu kadar ilgisiz olmuştu. Sahi, hiç sormadım babama. Acaba neden kavga etmişlerdi? Annemin beni bırakmasına ne sebep olmuştu?

Ben düşüncelere dalmışken birden babamın sesiyle irkildim. 

''Günaydın.'' Ona biraz boş boş baktıktan sonra aynı cevabı verdim. 

''Günaydın.'' 

''Hadi, otur bakalım.'' Bu adam kimdi ve babama ne yaptı? 

''Kimseye bir şey olduğu yok. Değişmeye karar verdim.''

''Anlamadım ?''

''Sesli düşündün.'' deyip gülümseyerek sandalyelerden birine oturdu. Yıllar sonra ilk defa bana gülümsüyordu. O anın fotoğrafını çekseydim, hep bende saklı kalsaydı ya babamın gülümsemesi. 

Ben de ona gülümseyip karşısındaki sandalyeye oturdum. Biraz yedikten sonra tekrar babam konuştu. 

''Ee, ne düşünüyorsun bakalım ?''

''Efendim ?''

''Kahvaltı hakkında diyorum. Nasıl olmuş?'' Sesi duyduğumu hiç hatırlamadığım bir şekilde neşeli çıkıyordu. 

''Güzel. Ellerine sağlık.'' Gülümsedi ve, 

''Teşekkürler.'' dedi. Allah'ım o hep böyle gülümsese olmaz mı? 

Birden saatime baktım ve ağzımdaki zeytini yutmaya çalışarak,

''Mm!'' deyip ayağa fırladım. Zeytini yutmayı başardıktan sonra ''Geç kalıyorum.'' diye ekleyip lavaboya gidip dişlerimi fırçaladım. Salona döndüğümde babam tabakları topluyordu. Benim geldiğimi görünce ellerindeki tabakları tekrar masaya bıraktı ve beni süzdü. 

Süzülecek bir şey yoktu aslında. Siyah lakos (üzgünüm nasıl yazıldığını bilmiyorum) tişörtün altına siyah ekoseli etek, yine siyah ince bir çorap ve siyah spor ayakkabı vardı. Fark ettim de siyahtan başka bir şey giymiyordum.

''Siyah sana çok yakışıyor.'' dedi. 

''Bunu yıllar önce fark edebilirdin baba.'' deyip kapıya yöneldim. Kapının önündeki aynada son bir kez üstümü başımı kontrol ettim. Daha sonra saçlarımı salmaya karar verip at kuyruğumu açtım ve vestiyere daha önceden nedensizce koyduğum tarağı alıp saçlarımı taradım. Bütün bunları yaparken babamın beni izledğini hissedebiliyordum. Tarağımı tekrar vestiyerin üzerine koyup rımelimi tazeledikten sonra rımeli tekrar çantama attım. 

YALNIZLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin