Odadan gelen seslerden sonra koridora fırlayan adamlar birbirlerine bakıp kalmışlardı. Bir tanesi bile onların arasına girip tartışmamalarını söyleyemiyordu.
"Ne var biliyor musun, her zaman böyle yapıyorsun. Hep saçma sapan, basit şeylere takılıyorsun."
"Saçma sapan şeyler mi? Sana göre bunlar basit şeyler mi?"
"Onları kim durduracak?"
"Bu sefer kesinlikle ben değil. Geçen sefer onları ayırıdpımda ikisi beni döveceklerdi." içerde birbirine sinirle bakan iki adamı durdurabilecek kimse yoktu.
"Basit bir durum tabii. Seninde daha önce sahte kız arkadaşın oldu ben bir şey dedim mi? Ayrıca o benim sevgilim bile değil, normal bir arkadaşım."
"O zaman arkadaşın gibi davran. Biraz daha zorlasan uyumak için bile gelmeyeceksin yanıma." uzun olan baş parmağını kendi göğsüne bastırdı.
"Ben miyim yani bunun suçlusu? Sana yaklaşmam yasaklanmışken ne yapmamı bekliyorsun? Sen önce kendine bak, daha sakalından yeni kurtuldun." karşısındaki genç adam parmaklarını saçlarının arasından geçirip arkasını döndü.
"Sakalım olmasına bende meraklı değilim tamam mı? Bizim için yapmak zorundaydım."
"Bizim için." deyip alayla güldü. "Bizim için olsaydı yanımızda insanlar varken yan yana gelmemiz yasaklanmazdı. Gerçekten bizim için yaptığına emin misin?" Louis'nin gözleri kısıldı.
"Ne demek istiyorsun?" dedi titreyen sesiyle.
"Ne demek istediğim ortada değil mi? Belki o kızdanda hoşlandın ve o yüzden itiraz etmedin." Kısa olanın dudakları şaşkınlıkla aralandı.
"Sen bunu gerçekten söyledin mi?" Harry dik duruşundan taviz vermeden ona bakmaya devam etti. "Bunu nasıl söyleyebilirsin? Seni tanımakta güçlük çekiyorum artık. Benim tanıdığım Harry böyle biri değildi."
"O Harry'yi siz el birliğiyle öldürdünüz. Sevdiği adama yaklaşamadığı için kafayı yedi ve sonunda dayanamayıp öldü. Bunun sorumlusu sensin, sizsiniz." Louis duyduklarıyla ağlamak istedi.
"Benim çok mu iyi olduğumu sanıyorsun? Şu an bencillik yapmaktan başka bir şey yapmıyorsun. Şu halime bir bak, ne kadar zayıfladığımı görüyor musun? İmkansızlık elimi kolumu bağlıyor onu da mı görmüyorsun? Her şeyi geçtim günden güne bittiğimi gerçekten görmüyor musun?"
"Senin hiçbir şeyi görmediğin gibi bende görmemeye karar verdim. Şu siktiğimin defterinde yazan her şey senle ilgili ama artık buraya yazmak istemiyorum. Ben oturup konuşabileceğim birini istiyorum, böyle beni yargılayan birini değil." diyerek az önce eline aldığı defteri yatağın üstüne fırlattı.
"Benimle konuşamıyor musun? Ne zaman konuşmaya çalıştığında susturdum seni? Tanrı aşkına Harry, röportaj verirken bile hiç kimsenin duymadığı şeyleri ben duyup onay verdim sana. Ne istiyorsun benden anlamıyorum, senin için yaptığım hiçbir şeyi görmüyorsun. İnsanım ben, aynı anda on parçaya bölünemiyorum. Bende yoruluyorum ama senin yaptığın gibi yapmıyorum."
"Ne yapıyormuşum ben?" sesleri bir yükselip bir alçalıyordu.
"Mızmız çocuklar gibi sürekli şikayet ediyorsun. Senin için yaptığım hiçbir şeyin anlamı yok çünkü umursamıyorsun ya da hep daha fazlasını istiyorsun. Şımarıklık yapmayı bırak."
"Şımarıklık mı? Tek istediğim sevgilimle rahatça iletişime geçebilmek ama o ne istediğini bilmeyen dengesizin teki. Bana bencil diyorsun ama asıl bencil olan sensin. Bu halde olmamızın tüm sorumlusu sensin."
"Yani o herif benden daha mı iyi? Madem bizim içinde olduğumuz durumdan ben sorumluyum, o adamla da benimle gizlendiğin gibi gizlenmeni isterlerse o zamanda ben mi suçlu olacağım? O seni benden daha mı iyi hissetiyor?" Harry eline geçen ilk şeyi yere fırlattı.
"Senden daha çok ilgileniyor benimle. En azından yanımda olduğunu hissediyorum. Senin gibi ne zaman arasam ya da mesaj atsam o kızla birlikte olduğunu konuşamayacağını söylemiyor." Louis yanlış bir şey yapmamaya çalıştıkça Harry resmen onu tahrik ediyordu.
"Şu an o adamı bana karşı yüceltiyorsun ve bu benim hiç hoşuma gitmiyor. Beni başkalarıyla kıyaslamandan nefret ettiğimi biliyorsun ama sürekli bunu yapıyorsun."
"Yapmama izin verme o zaman sende. Benimle ilgilen bende başkalarını seninle kıyaslamayayım." Louis gerçekten sabrının taşmak üzere olduğunu hissediyordu.
"Sen ne yapıyorsun bu ilişki için? Ne yapıyorsun da karşımda böyle konuşuyorsun?"
"En azından çabalıyordum. Artık çabalamak bile istemiyorum. Çünkü yoruluyorum. Tek dinlenmem gereken yer senin yanınken en çok yorulduğum yer senin yanın oldu. Bıktım bu saklanma işlerinden falan. O beni anlıyor, benle konuşuyor, beni dinliyor. Sen artık bunların hiçbirini yapmıyorsun." sonlara doğru sesi daha çok yükselmişti. Louis'nin gözündeki hayal kırıklığı Harry konuştukça daha da artıyordu.
"Böyle konuştuğun zaman çok sinirimi bozuyorsun. Sadece beş dakika seninle zaman geçirebilmek için götümü yırttığım zamanları ne çabuk unuttun?"
"Yırtmasaydın o zaman." dedi Harry hiç beklemeden.
"Senden nefret ediyorum, özellikle böyle konularda yaptıklarımı küçümseyince."
"Bende senden nefret ediyorum. Neden defolup başka bir yere gitmiyorsun?" Louis sadece durup ona baktı. Onun tam olarak nefretten kastının ne olduğunu Harry'nin çok iyi biliyor olması gerekiyordu. Louis sinirlenince herkese böyle söylerdi ama Harry'den ilk defa duyuyordu.
"Gitmemi mi istiyorsun?" dedi sakin bir sesle.
"İkimizinde daha fazla yorulmasına gerek yok. Yani, belki de ayrılma zamanımız gelmiştir." Louis'nin sertçe yutkunduğunu gördü. "Sürekli kavga etmektense-" başını salladı Louis.
"Haklısın, sürekli kavga etmektense böylesi daha iyi. Seni de daha fazla sıkmamış, yormamış olurum." Harry sessiz kaldı. Yutkunmakta zorlanıyordu ikisi de. Louis yerde duran çantasını eline aldı. Harry'ye son defa baktı. Gözleri dolmuştu bebeğinin. Kalbinde hissettiği sızıyla kapıya doğru ilerledi. "Hoşçakal Harry." dedi zor bulduğu sesiyle.
Koridorda sıra halinde dizilmiş olan adamları umursamadan -Belki de hiç fark etmeden- asansöre ilerledi. Aşağıya inip arka kapıya yakın bir yerde duran tur otobüsüne girdi. Yorgun bedenini yataklardan birine atıp gözlerindeki yaşları umursamadan gözlerini kapattı.
Az önce her şey bitmiş miydi? Aynı gruptayken nasıl olacaktı ki? Ona bu kadar yakınken nasıl uzak duracaktı? Canı sıkıldığında ona sarılamadan nasıl duracaktı? Ya da onun canının sıkıldığını fark ettiğinde onu güldürmeden nasıl duracaktı? En önemlisi Louis onsuz nasıl yapacaktı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Is It The End? | Larry | 5 Shot
FanficHer şey bitti mi? Yoksa yeni mi başlıyor? Her son yeni bir başlangıç mı?