"Hakikaten Louis nerede?" diye sordu Niall kahvesini yudumlarken. Liam yanında oturan Harry'ye kısa bir bakış atıp omuz silkti.
"Bilmiyorum, bir şey söylemedi." Harry elindeki telefondan başını kaldırıp birkaç saniye onlara baktı.
"Ben giderken gördüm. Bir işi vardı herhalde, acele ediyor gibiydi." dedi kısık bir sesle. Diğer ikisi birbirine baktılar. Harry'nin bunu çok normal bir şeymiş gibi söylemesi tuhaflarına gitmişti. Öte yandan Louis iki gündür bir işler karıştırıyordu ve kimseye bir şey söylemiyordu. Onlarda ters tepki almaktan korktukları için bir diyemiyorlardı.
"Sen nasılsın Harry?"
"İyiyim, siz?"
"Ne demek istediğimi anlıyorsun." Harry'nin gözleri tekrar Liam'a döndü.
"İyiyim dedim ya Liam. Her şey olması gerektiği gibi ve ben mutluyum." dedikten sonra gözlerini hızlıca kırptı. "Merak ettiğin başka bir şey var mı?"
"Gerçekten mutlu musun?" gözlerini devirip bıkkın bir nefes verdi.
"Evet. Daha önce hiç bu kadar rahat ve mutlu olmamıştım."
"Senin adına sevindim." başını sallayıp tekrar telefonuna baktı. Niall'da bu sırada telefonuyla ilgilenirken bir anda içtiği kahve boğazına kaçtı. Öksürürken telefonu Liam'ın eline tutuşturdu. O da gördüğü şeyle kısık sesli bir küfür savurdu. Harry'nin bunu görmemesi gerekiyordu.
Harry onlara tuhaf bakışlar atıp telefonundaki uygulamaya girip etiketlendiği binlerce fotoğrafın olduğu kısma geçtiğinde gördüğü şeyle gözleri irileşti. Yanlış gördüğünü düşünerek gözlerini birkaç defa kapatıp açtı. Bu gözlerine akın eden yaşları engellemiyordu. Sertçe yutkunup kendisinin de etiketlendiği bir sürü fotoğrafa göz gezdirdi.
Göz yaşı çenesine doğru inerken hala fotoğraflara bakıyordu. Altında yazan şeyleri okudukça gözlerinden akan yaşlar çoğalıyordu. "Harry?" diyerek koluna dokunan genç adama baktı. Elleri titrerken telefonu yanına bıraktı. Dudaklarından kaçan hıçkırığı tutamazken iki arkadaşı da ona endişeyle bakıyordu.
"İyi misin?" diye sordu Niall. Cevap vermeden direkt gözlerine baktı sadece.
"Neler oluyor Harry?" parmaklarını dudaklarına bastırıp ağlamasını durdurmaya çalıştı. "Anlat bize."
"Louis..." deyip sustu. Titrek bir nefes aldı. Diğer ikisi de anlamıştı ne gördüğünü. "Louis'nin bir kız arkadaşı var." dedi zorlukla.
"Üzgünüm, gerçekten çok üzgünüm. Bizde yeni öğrendik." Harry ağlamaya devam ederken Liam onun kolunu okşadı.
"Ama bizim ilişkimiz daha yeni bitti. Sadece bir ay oldu. O nasıl-" Niall Harry'nin diğer tarafına oturup ona sarıldı. Harry'nin durmaksızın akan göz yaşları şimdi onun tişörtünü ıslatıyordu. Liam Louis'ye içinden küfürler saydırırken Harry'nin yüksek sesli iç çekişlerinin dinmesi için ne yapabileceğini düşünüyordu.
"Beni bu kadar çabuk unutmuş olamaz. Yani olamaz değil mi? Yoksa önceden de var mı böyle bir şey?"
"Saçmalama Harry, Louis'yi hepimiz tanıyoruz. Onu tanıyan herkes seni ne kadar çok sevdiğini bilir."
"O zaman niye böyle oldu? Ne acelesi vardı yeni birini bulmak için?" Buna bir cevap yoktu. Onlarda bilmiyordu ki olayın aslını. Harry Niall'dan uzaklaşıp ayağa kalktı. Ağlaması durmak bilmiyordu. "B-ben biraz gidiyorum. O gelirse otobüse gelmemesini söyleyin çünkü ben orada olacağım." Liam başını sallayıp onun arkasından baktı.
"Daha beş dakika önce mutlu olduğunu söylerken şimdi böyle ağlaması her şeyi ortaya koyuyor."
"Louis neden böyle bir şey yapıyor?" dedi Liam hala Harry'nin gittiği yöne doğru bakarken.
"O kızla gerçekten bir ilişkide olduğunu düşünmüyorsun değil mi?"
"Sahte bir ilişkiden yeni kurtuldu, ne bu acele? Ben emin olamıyorum ve Harry'yi bu hale düşürdüğü için onu yumruklamak istiyorum." Niall başını iki yana sallayıp nefesini burnundan verdi.
"Onu ne kadar zor durumlara düşürdüklerini biliyoruz. Harry'nin haberi bile olmadan ne yükler sırtladı. Sırf Harry'nin üzerine çok gitmesinler diye ondan neleri saklayarak hiçbir sorun yokmuş gibi davrandı. Daha bir ay önce ilişkilerini bitirme kararı almışken böyle üstüne gidilmesi hiç normal değil." Liam omuz silkti. Onlar anlatmadan bir şey öğrenemeyeceklerini biliyordu.
"Louis gelirse konuşmamız lazım. Bizimle paylaşmazsa kimle paylaşacak? Kendini yalnızlığa itiyor ve bu benim hiç hoşuma gitmiyor." Niall'da bu durumdan memnun değildi ama Louis inatçı keçinin tekiydi. Eğer bir şeyi anlatmak istemiyorsa işkence etsen bile anlatmazdı.
"Anlatırsa dinlersin." dedi gözlerini devirerek. Bıkmıştı bu iki inatçının arasında kalmaktan. Onları iyi görmek istedikçe sürekli daha da battıklarına şahit olmak üzüyordu onu. Arkadaşlarının en mutlu olması gereken zamanlarda bile mutluluklarına gölge düşmesi sinir bozucu bir şeydi.
İkisinin sessiz geçirdiği bir saatten sonra Louis yanlarına gelmişti. Uykusuzluktan bayılacak gibi görünüyordu. "N'aber?" diyerek Liam'ın yanına attı kendini.
"Bunu bizim sana sormamız lazım." anlamadan baktı ona. "Kızla fotoğraflarını gördük Louis, neler oluyor yine?" yorgun bir nefes verdi. Başını geriye atıp şakaklarına masaj yaptı.
"Anlatacağım ama biraz dinlenmeme izin verin."
"İzin falan yok, anlat hemen." Liam'a baktığında onun oldukça kararlı tavırlarına gözlerini devirdi.
"Eğer şu sikik koltuğa bayılırsam beni yatağıma sen taşırsın." diye homurdandı. "Kız iyi biri. Ayrıca eğlenceli de."
"Kızın nasıl biri olduğunu merak etmiyoruz, aranızda ne olduğunu soruyoruz." kaşlarını çatarak baktı Niall'a.
"Bunu gerçekten soruyor musunuz? Tanrı aşkına, ne olabilir aramızda? Tabii ki bir şey yok. Her zamanki şeyler."
"Ama sen ve Harry ayrıldınız, gizlemeniz gereken bir ilişki yok artık."
"Onlar bunu bilmiyor. Buradaki herkese ağzını sıkı tutmasını tembihledim. Hala onunla aramızda bir şey olduğunu sanıyorlar. Ayrıca bilseler bile aramızın tekrar düzelme ihtimaline karşı daha büyük bir önlem alabilirlerdi." sonra aklına gelen şeyle duraksadı. Boğazından sert bir yutkunma geçti. "O... gördü mü?" Liam başını eğip hafifçe salladı.
"Nasıldı? İyi mi?"
"Yorumsuz." dedi Liam. Çünkü Louis'de biliyordu onun bu haberi gördükten sonra iyi olmayacağını.
"Ben gidip biraz dinleneceğim, çok uykusuzum. Daha sonra konuşuruz." diyerek ayağa kalktı. Niall konuşmak için ağzını açmıştı ki Liam onu durdurdu. Harry'nin orada olduğunu bilmesine gerek yoktu. Belki bu iki aptal karşılaşırsa konuşabilirlerdi.
Louis tur otobüsüne gittiğinde içerden gelen sesleri duyunca o tarafa baktı. Harry'nin burada olduğu belliydi. Onu rahatsız etmeden yavaşça geri çıktı. Diğer otobüse gidip hiç kimseye bir şey söylemeden yataklardan birine yattı.
Bir aydır uyku düzeni yok denecek kadar kötüydü. Yemek yeme konusu da aynı şekilde. Sürekli içtiği sigara ve alkolde artık ciğerlerini zorluyordu. Harry ona çok kızardı vücuduna zararlı şeyler girdiği zaman. Tabii şimdi kızacak kimse de yoktu etrafında.
Bir de başına yeni bir sahte kız arkadaş çıkmıştı. Tek isteği bir an önce bitmesi ve rahat bir nefes almasıydı. Kız iyi biriydi. Louis'nin defalarca kez özür dilemesinin üstüne her seferinde onu anlayışla karşılamış ve sohbet etmeye çalışmıştı.
Harry'den başkasıyla uzun uzun sohbet etmek ya da ondan başkasıyla gülmek istemiyordu. Onun fotoğrafları gördüğünde ne tepki verdiğini merak ediyordu. Üzülmüş müydü? Eğer bir ayda ayrılığı atlatmadıysa tabii ki üzülmüştü. Louis Harry'yi sözde arkadaşıyla her gördüğünde ölüyormuş gibi hissediyordu.
Eğer diğer otobüste Harry ile karşılaşsaydı ve onu üzgün görseydi aralarının nasıl olduğunu umursamadan sarılırdı. Kendini tutması gerektiğinin farkındalığı mahvediyordu onu. Harry'ye son bir defa sarılmamış olmak da. Ona nefret ettiğini söylediği ağzına çeşitli küfürler savuruyordu. Her şeyden önemlisi Harry'ye fiziken yakın olmasına rağmen çok özlüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Is It The End? | Larry | 5 Shot
FanficHer şey bitti mi? Yoksa yeni mi başlıyor? Her son yeni bir başlangıç mı?