Bölüm 1

1.8K 73 13
                                    

*Merhaba yine ben!!! Hikayelerime ön söz veya son söz ekleyen biri değilim genelde ama buna eklemek istedim ^^ Şimdi bana diyebilirsiniz ki önce diğer başlayıp bitirmediğin hikayeleri yaz yeni hikaye senin neyine!! Ben de öyle düşünüyorum aslında /(^_*) Ama bu hikaye neredeyse haftalardır elimi sürmediğim bir hikayeydi. Şu sıralar hikayelerime ne yazacağımı bulamadığım için en azından birkaç bölümü yazılmış bir hikayemi yayınlayayım da böylece diğerleri için biraz ara vermiş olayım dedim. Hem de bu hikayenin yazılmış bölümlerini okuyup bana gidiş için fikir verebilirsiniz diye düşündüm ^^ Ben bunu yazarken kafamda hep anime karakterleri canlandırdım aslında bu yüzden kapak için anime çizimleri kullandım ama tam karakterlerimi yanstan çizimler bulmak çok zordu. Bu yüzden sizin hayal gücünüze biraz yardımcı olabilecek çizimler seçmeye çalıştım ^^ Ön-son söz yazmayı beceremeyen yazarınız için yorumlarınızın çok önemli olduğunu unutmayın ^,^ Umarım beğenirsiniz...*

******

Saat altıyı gösteriyordu. Çalar saatin tiz sesi odayı doldururken dağınık yataktan çıkan bir el, komidinin üzerindeki saati aradı. Saati bulur bulmaz kapatması bir olmuştu. Kafasından çektiği yorgan ile elektriklenen saçlarını gözleri kapalı bir şekilde elleriyle yatırmaya çalışırken ayaklarını sürüye sürüye banyoya gidip yüzünü yıkama ihtiyacı duymadan kendini soğuk duşun altına atmıştı. Sadece iki saat uyuduğu için şu an onu uyandırabilecek tek şek buydu. Soğuk su vücudunu ısırırken gözleri de yavaş yavaş açılmaya başlıyordu. On beş dakikalık hızlı bir duşun ardından üzerine geçirdiği bornozu ile mutfağa geçip kendine bir kahve suyu koyup vakit kaybetmeden odasına döndü. Üzerinden çıkardığı bornozu artık bir dağ halini alan kıyafetlerin üzerine serdikten sonra temiz olan ve artık nesli tükenen kıyafetlerine yöneldi. Hızlıca üzerine beyaz bir bluz ve koyu renk bir kot geçirdi. Ayağına rahat bir spor ayakkabı giydikten sonra hızlıca saçlarını tarayıp masasından aldığı bir kurşun kalemle tutturdu ve siyah kemik çerçeveli gözlüklerini takıp çantasını alıp artık kirli kıyafetler yüzünden sığamadığı odadan kendini dışarı attı. Mutfakta kirli bulaşık yığını içinden daha önce kahve içilmiş ve kısmen iyi durumda olan bir bardağı musluğun altına tuttuktan sonra kendine sade bir kahve hazırladı ve yudum yudum içerken mutfağını inceledi. Bulaşıkları artık lavaboya sığmamış taşıyordu. Yerde boş ramen kutuları bir yığın oluşturmuştu. Hemen yanında ise pizza kutularından oluşan bir yığın vardı. Elindeki bardakla salona geçtiğinde orası da yer yer atılmış kıyafetler, bardaklar, yağlı tabaklar ve bilumum hazır yiyeceklerin atıklarıyla doluydu. Ağzına aldığı yudumu yutmadan bir süre ağzında tutup odayı iyice taradı. Daha sonra sesli bir şekilde yuttuğu yudumdan sonra kendi kendine “Bu hafta sonu sanırım temizlik yapmalıyım” dedi. Bardağının kalanını hızlıca bitirip çantasını alıp hızla evden çıktı. Hemen evin önüne bıraktığı bisikletine atlayıp çantasını önündeki sepete attı ve okula doğru sürmeye başladı. Fırının önünden geçerken yaşlı kadın paketini o daha durmadan sepetinin içine bırakıp “Günaydın” demişti. Ona neşeli bir günaydın dedikten sonra yoluna devam etti. Her gün geçtiği yollarda tanıştığı esnafa selamlar vererek yoluna devam ediyordu. Okulun bahçesine gelip bisikletini park ettikten sonra çantasını koluna asıp kütüphaneye doğru ilerlemeye başladı. Dün alamadığı kitabın bugün artık iade edilmiş olmasını diliyordu ve dersi başlayana kadar dün bıraktığı yerden devam etmeye karar vermişti. Kütüphane görevlisi henüz açtığı kütüphanedeki kitaplarla ilgilenirken arkadan gelip “Günaydın!” diye bağırmıştı. Bu saatler kütüphane de bağırabildiği yegane zamanlardı.

“Tanrı aşkına Mia bu saatte ne işin var burada?”

“Kitabım geldi değil mi?”

Siyah BeyazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin