Bölüm 17

418 53 13
                                    

Lunaparka gittikleri günün üzerinden haftalar geçmişti. Üç kişilik grupları beş kişiye çıkan kızlar durumlarından memnun görünüyorlardı. Nagisa'yı tanıdıkça daha çok seven Kane ve Mia yüzünden kıskanan Ace'in çocukla kavgaları herkesin en büyük eğlence kaynağı olmuştu son zamanlarda. Zaman geçtikçe üzerlerindeki gözler daha az rahatsız edici olmaya insanlar onları daha az konuşmaya başlıyordu. Eski hayatlarına tam olarak dönemeseler de büyük ölçüde dönmüşlerdi. Bir hafta sonu Mia'nın babasına yaptıkları ziyarette temiz bir dayak yiyen Ace yaşlı adamdan özür dileyip durumu anlatmış ve onu rahatlatmak için iki gün boyunca gönüllü kölesi olmuştu. O günden sonra da haftada belli aralıklarla arayıp adamla konuşuyordu. Mia kendisi bile babasıyla bu kadar konuşmazken Ace'in bu tavırlarını abartılı bulsa da ses çıkarmıyordu. En azından artık babası aradığında hayırsız evlat olmasından dem vurmuyor konuşabildiği bir oğlu olduğu için mutlu oluyordu. Ace her zaman ki gibi ders çalışmıyor, sürekli Mia'nın başına bela açıyor, gece kulüplerine gidiyor -en azından bu seferlerde dans partneri  Mia'yı ikna edemediği zamanlarda Kane oluyordu- ve Mia ile sürekli dalga geçiyordu. Dönme dolaptan indikleri o akşamdan sonra ikisi de konuşmamak için sözsüz bir anlaşma imzalamış gibiydiler. Kendileri gibi davranıyor didişiyor ama tüm o olanlar hakkında konuşmuyorlardı. Ama konuşmasalar da ikisinin de düşünceleri değişmiyordu. Mia her gün daha çok yüzleştiği duygularını bastırmak için elinden geleni yapıyor ama kızlar buna müsade etmiyordu. Sakura da Kane de Ace'in gönüllü şövalyeleri kesilmişlerdi sanki. Mia ne zaman bu duygularla başetmeye çalışsa ya Sakura ya da Kane öyle bir laf ediyordu ki Mia'nın aklı karma karışık oluyordu. Üstelik bunu yaptıklarında eğer Ace yanlarındaysa "Senin yanındayız biz unutma ortak" demekten de geri durmuyorlardı. Mia yıllardır ilk kez arkadaşları tarafından terk edilmiş gibi hissediyordu ve bu duygudan hiç hoşlanmamıştı. Sakura yanında değilken bile bu kadar yalnız hissetmiyordu. Ace için durum daha karmaşıktı. Ace kızların bunu kendine yardım etmek için yaptıklarını düşünüyordu ama yaptıklarıyla söyledikleri çakışıyordu. Sakura da Kane de ona Mia'nın kalbini çalma konusunda yardımcı olacaklarını söylemişlerdi ama bu Ace için inanılması çok güçtü. Bu üç kız birbirlerinin hoşlanmayacağı şeyler konusunda çok hassasken neden Mia'ya değil de Ace'e yardım ediyorlardı? Ace'in kafasını Mia'dan çok kızlar karıştırıyordu bir de Nagisa. Bunun düşünse de bir sonuca varamayacağını anlamış ve Mia'nın bulduğu her fırsatta "Seni erkek olarak görmüyorum" demesi yüzünden akışına bırakmıştı. Havalar soğumuş kış çoktan gelmişti ve dersleri biten gençler gürültülü bir şekilde kafeteryaya giderken Sakura Ace'i sürükleyerek gruptan ayırdı.

"Nagisa böyle kıyıda köşede buluştuğumuzu görürse çok kızacak güzellik"

"Of bir sululaşmasan olmaz mı Ace! Dur iki dakika bir şey söyleyeceğim sana"

Sakura'nın nadiren gösterdiği ciddi ifadesi ve koluna indirdiği yumruğu yüzünden sessizleşen genç adam boğazını temizleyip hazırlık yapan kızı izledi.

"Sen Mia'nın doğum gününün ne zaman olduğunu biliyor musun?"

"Hayır, bana söylememe konusunda çok ısrarcı ne yaptıysam öğrenemedim. Babasına bile sordum ama Mia'nın korkusundan bir şey söyleyemedi adamcağız"

Sakura anlıyormuş gibi kafasını sallayıp sonra genç adamın omzunu pat patlayarak "Eh sonuçta en sevmediği günlerden biri o gün" dediğinde Ace anlamayan gözlerle ona bakıyordu. Sakura yanlış bir şey söylemiş gibi bir anda susup sonra konu değiştirmişti.

"Her neyse. O sevmese de biz her sene Mia'nın doğum gününü kutlarız ama bu sene için özel bir şeyler yapabiliriz diye düşünüyorum. Mesela bir ya da iki saat doğum gününe geç gelebiliriz biz ne dersin?"

Siyah BeyazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin