CODE NAME : O N E

1.2K 60 167
                                    

"Siktir git!  Senin gibi oğlum yok benim! Faydadan çok zararın oldu bize!"

Giysisindeki sıkı tutuşla içi titredi. Olanlara anlam veremiyordu, her zamanki gibi gülünçtü yaşadıkları. Evin dar koridoru ilk kez bu kadar uzun geldi gözüne belki de, kahverengi saçlının.

Dış kapının babası tarafından açılmasıyla bedeni değersiz bir çöp parçasıymış gibi yere savrulmuştu yine onun tarafından. Yere düştüğünde aşağıdan, düşük göz kapaklarının altından bir bakış yolladı kırmızı adama. Onun adı buydu, Bay Kırmızı.

"Hangi cehennemin dibine gidiyorsan git sakın geri döneyim deme. Sakın!"

Üzerine doğdu fırlatılan çantanın içinde kıyafetleri olduğunu biliyordu, aynı şekilde bunu kapının arkasında kendisini kınayan gözlerle izleyen annesinin hazırladığını da. Titrek bir nefes dudaklarından firar ederken havanın soğukluğundan ötürü çıkan buharı takip etti iri gözleri.

"Ben-"

Menteşelerini sökmek istiyormuşçasına kapatılan kapı sözünü keserken düştüğü yerde çömeldi ve bir süre kapanan kapıyı seyretti sessizce. Bunun yaşandığına inanamıyordu. Ailesi tarafından kapı dışarı edildiğine inanamıyordu. Eli dudağından yükselen sızıyla oraya giderken suratını buruşturarak elinin tersiyle kanı silmişti. Şimdi duyumsadığı tek şeyin saf nefret olması ne acıydı.

"S-siz yapmasaydınız ben gidecektim zaten!"

Kapının ona cevap veremeyeceğini bilsede içindeki öfkeyi kusup ayağa fırladı. Gideceği bir arkadaş yoktu şu anlık aklında. Hepsi oyundan tanıdıktı, evlerine alacak halleri de yoktu. Gözleri sinirle dolarken çantasını peşinden sürükleyip kaldırıma yerleşti. Sokak lambasının sönük ışığı altında ne de romantik bir geceydi doğrusu (!)

"EN AZINDAN- Bilgisayarımı verseydiniz..Levellerim.."

Jimin ise elleri cebinde yeni bitirip geldiği işinden terler akıtarak evine çıkan ara sokaklardan birinde sankince yürüyordu o sırada. Bu saatlerde eve giderken ara sokakları seçmek ona göre mantıklı geliyordu bir şeyler dönüyor olabilir diye.

Elini kemerine atmış biraz yukarı çekerek yanından ayırmadığı silahını kontrol etmişti. Göz bebeği gibi bakardı o silaha ve her zaman en güzel yerde kullanırdı. Bu da ona oldukça zevk verirdi. Fantezi gibi bir şey olmuştu onun için bu.

Terlemiş saçlarını elleri ile geriye atarak boynunu kütletmişti. Ardından gözleri bir yerde takılı kaldı. Gece saat iki gibiydi ve yerde öylece oturan bir beden gözüne çarpmıştı. Bir eli silahında oturan bedenin yanına ilerledi. Gördüğü çocuk ile önünde durmuş ayağını önünde sallamıştı.

"Gece bu saatte neden dışarıdasın?"

Kafasını az eğip gözlerine baktı tanımadığı ama kendisinden küçük olduğu belli olan kişiye.

Taehyung kahverengi saçlarını gözünün önünden çekip kendisine soru soran adama bakmıştı hafif uyanan merakıyla.

Bu sönük ışıkta ayla yarışacak bir parıltıya ev sahipliği yapan yüzü görmesiyle küçük dilini yutacaktı az daha. Siyah saçları iki yandan ayrılmıştı ve alnı ortaya çıkmıştı böylece bu yakışıklı adamın.

"Woah.."

Dudaklarından dökülen sadece bu anlamsız kelimeydi buna karşı. Dolu gözlerini hızlıca koluna silip çantasını kucağına çekti ve kollarını etrafına doladı.

Şimdiden donmaya başlamıştı ve gecenin geri kalanında ne yapacağı hakkında ufacık bile bir fikir sahibi değildi. Belki de giysilerini kat kat giymeliydi.

blue boy | vminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin