...Hatırlıyorum...
Yavaş yavaş aklıma geliyor yaşadığım ve hissettiğim her şey...
...Korku...
...Nefret...
...Keder...
...Özlem...
...Heyecan...
...Aşk...
Bir suçlu hatırlıyorum.
Jacob
Onun baş döndüren kokusunu hatırlıyorum, güven veren sımsıkı sarılışını, büyüleyici keskin bakışlarını, bazen katı, gaddar ve sert ama bazen şefkatli ve yumuşak ellerini, sıcacık dudaklarının tadını...
Hatırlıyorum... Hatırlamak istemesem de hatırlıyorum...
Her şeyin başladığı günü hatırlıyorum... Onunla tanıştığım günü...
Her zamanki gibi normal bir üniversite günüydü. Sabah istemeyerek de olsa yatağımdan kalkmış, kahvaltıda birkaç dilim ekmek ve biraz reçel yemiş, dişlerimi fırçalayıp üzerime geçirecek birkaç kıyafet bulup giydikten sonra evden çıkmıştım. Her gün olduğu gibi ben evden çıkarken ev arkadaşım Helen hala uyuyordu.
Helen Dawney. O benim lisenin başında, hatta uzun zaman boyunca ilk defa edindiğim ilk ve tek gerçek arkadaşımdı. Tanıştığımız günden beri hep aynı sınıfta, aynı okulda okuduk ve ikimiz de üniversiteye gitmek için ailelerimizden ayrılıp aynı evde yaşamaya başladık. Bunları düşündükten sonra evden çıktım ve okula doğru yürümeye başladım.
Her zamanki gibi okulun girişine vardığımda okulun duvarına yaslanıp sigara içen çeteyi gördüm. Bizim üniversitenin tehlikeli çetesi. Kimse onlara bulaşmak istemezdi. Her biri çok kaba, sert ama bir o kadar da yakışıklı ve her günün en az yarısını spor salonlarında geçiren tiplerdi. Hepsi sırtlarını duvara yaslayarak sigara içerken çete lideri olduğunu düşündüğüm çocuk hepsinin önünde, yüzü onlara dönük olacak şekilde ayakta durarak sigarasını içiyordu. Yüzünü görememiştim. Ama tişörtünün altından belli olan kasları ve güneş altında altın gibi parlayan kahverengi saçları aklıma kazınmıştı. Ben öylece yerimde donakalmış arkası dönük çocuğu seyrederken duvara yaslanarak sigara içen grubun en sağındaki sarı saçlı çocuk beni fark etti ve çapkın bir şekilde gülümseyerek bana göz kırptı. O anda donup kaldığımı ve uzun bir süredir o çeteyi izlediğimi yeni fark ederek kendime lanet okudum ve hemen arkamı dönüp hızlı adımlarla oradan uzaklaşıp okul binasına doğru yürüdüm.
Hızla merdivenleri çıkıp sınıfıma gittim ve sırama oturup Helen'i beklemeye başladım. O ara hafızamı bir gözden geçirdim. Acaba ben o arkası dönük olan çocuğu daha önce görmüş müydüm? Hayır, görmemiştim. O çeteyi daha okulun başında konuşmalardan duymuş ve uzak durmam gerektiğini anlayarak yanlarına hiç yaklaşmamıştım. O çetedeki çok az kişiyi tanıyordum. Bu düşünceleri kafamdan silmeye çalışırken Helen geldi ve yanıma oturdu.
Mutlu bir şekilde "Günaydın" dedi.
Ben de "Günaydın" diye karşılık verdim.
Sohbet etmeye başladık ve biz daha zamanın nasıl geçtiğini anlayamadan zil çaldı. Kafamı kaldırıp sınıfa baktığımda biz sohbet ederken herkesin geldiğini fark ettim. O sırada yanımızdan deri ceketli, uzun boylu, çok yakışıklı ve havalı biri geçti. Yüzünü tam göremedim ama arkadan bakınca onun sabah çeteyle beraber arkası dönük sigara içen çocuk olduğunu anladım. Ne yani, okulun belalı çetesinin lideri bizim sınıftaydı ve ben bunu yeni mi fark ediyordum? İçimden kendimi alkışlarken hoca sınıfa girdi. "Günaydın" diyerek masasına oturdu ve "Kitaplarınızı çıkartın" dedi. İşte fizik dersi başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANILAR
RomanceBenim gibi güçlü ve güzel bir kızı nasıl bu hale getirebildi aşk? Hepsini o yaptı. Bana bunu o yaptı. Onun o muhteşem kokusu, parlayan gözlerindeki keskin bakışları, sıcacık ellerinin üzerimde uyandırdığı o tuhaf duygu... Beni kendine bağladı. Kimi...