1. Bölüm

2.3K 90 366
                                    

Liyue'nin hafif esintilerinin sertleştiği Tianheng Dağı'nın tepesindeydiler. Güneş batıyordu ve ağaçların arasındaki bir kütüğe oturmuş, uçurumun kenarında gün batışını izliyorlardı. Liyue'nin fevkalade manzarasının önündeydiler. Xingqiu'nun elinde asla bırakmadığı bir kitap vardı ve Chongyum'un da elinde en sevdiği dondurması. Chongyum Xingqiu'ye baktı. Ona uzattı dondurmasını. Xingqiu da bir saniyeliğine ona bakıp başını iki yana salladı sessizce. Chongyum omuz silkip dondurmasını yalamaya devam ederken Xingqiu sessizliği bozdu. "Yarın ne yapalım?"

"Sen ne istersen."

"Antrenman yapmayacak mıydın?"

"Birkaç günlüğüne kendime tatil yaptım."

Xingqiu güldü. "Hiç senlik bir hareket değil."

"Sen ne yapacaksın peki?"

Xingqiu omuz silkti ve kitabına baktı. "Belli değil mi? Her zaman yaptığım şeyi. Kitap okurken kılıç çalışacağım." Chongyum onu izlerken her zaman sadece kitap okuyordu ama...

"Anladım. Senin köşküne gelirim o zaman."

"Tabii. Bana söylemeden de gelebilirsin. Biz arkadaş değil miyiz?"

Chongyum tepkisizce önüne döndü. "En yakın arkadaşlar..."

Xingqiu gülümsedi. "Evet. Şimdi izin verirsen kitabıma dönüyorum. Güneş battıktan sonra yazıları okumak zorlaşıyor."

Chongyum okuma yazma bilmiyordu ama Xingqiu onun kitabı izlediğini fark ettiğinde öğretmişti. Şimdi ara sıra Chongyum ile beraber okuyorlardı.

Chongyum Xingqiu'ye eğildi kitaba bakmak için. Xingqiu sessizce devam ederken Chongyum başını onun omzuna koydu. "Nasıl bu kadar hızlı okuyabiliyorsun?"

"Yıllardır okuyorum. Sen de bir gün bu hıza ulaşırsın eminim. Elimde istediğin kadar alıştırma yapabileceğin kitap var."

"Başka bir şeye alıştırma yapmam gerekiyor ama."

Xingqiu gülümsedi. "Biliyorum ama benimle otururken de alıştırma yapabilirsin. Kılıç da çalışman önemli tabii ki."

"Seninle olan değerli vaktimi sıkıcı işlerle geçirmek istemiyorum."

Xingqiu şaşkınca ona baktı. "Sıkıcı mı bu cidden?"

Chongyum başıyla onayladı. "Seni izlemek daha eğlenceli."

Xingqiu hafifçe gülümsedi onu izleyerek. "Öyle diyorsan..."

"Hı-Hı." Diye mırıldanıp Xingqiu'nun omzunda başını tutmaya devam etti. Neredeyse akşam olmuştu ve rüzgar sertleşiyordu. Xingqiu yüzüne çarpan soğuk hava ile kitabın çeldiği aklını geri almıştı. Chongyum'a baktı. Hala onu izliyordu. "Neden durdun?" Diye sordu.

"Geç oluyor. Eve gitmeliyiz."

Chongyum iç çekti. "Bugün neden benimle kalmıyorsun?"

"Biliyorsun... Ben klanımın merkezinde olmalıyım. İstediğim an istediğimi yapamam."

Chongyum gülümsedi. "İstediğin şey benimle kalmak mı?"

Şaşkınca ona baktı. "Tabii. Senden daha iyi anlaştığım kimse yok ki."

Chongyum gözlerini kıstı. O kendini zorluyor gibi gözüktüğünden Xingqiu sordu. "Neden öyle bak-...???"

Chongyum dudaklarını Xingqiu'ninkilerle birleştirmişti. Buz elementine sahip olmasına rağmen nefesleri ve dudakları sıcaktı. Xingqiu şaşkınca ne yaptıklarını idrak etmeye çalışırken Chongyum onun yanaklarını tuttu. Xingqiu titreyip onun ellerini tuttu ve gözlerini kapadı. Oldukça iyi öpüşüyordu. İkisi de ağızlarını açarken dillerini birleştirdiler. Çenelerinden aşağı salya damlıyordu. Chongyum devam edebilecekken Xİngqiu birden çekildi. Nefes nefese kalmıştı.

Tek ihtiyaçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin