8. Bölüm

443 33 75
                                    

Tw: intihar düşünceleri, homofobik söylemler, şiddet ve aşağılama

Chongyun, Xingqiu'nun odasına dalan muhafızlar ile bir an afalladı. Neler olduğunu çözmeye çalışırken muhafızlar çoktan onun yanına yaklaşıp kollarından tuttular. Chongyun onlara karşı direnmediği için bunu da yapmak kolay olmuştu.

Neler olduğunu şaşırmıştım böyle bir anda. Bir suç mu işlediler diye düşünüyordu Chongyun. Aklına bu türden bir yasak gelmemişti ki. Gelse bile böyle bir şekilde evden atılacağını bilmiyordu.

Malikanenin dış kapısından dışarı atıldığında yerdeki çakıllara yapıştı yüz üstü. Elleriyle tutunduğu için sadece birkaç sıyrık almıştı. Kaşlarını çatarak tek hamleyle yerden kalktı ve onlara baktı. "Neden dışarı atıldım??" En azından bunu bilmeye hakkı olduğunu düşünüyordu. Sonuçta küçük efendi ile yakın bir ilişkisi vardı ve böyle bir şekilde dışarı atılmanın geçerli bir sebebi olduğunu biliyordu.

Muhafızlar cevap vermediler ve ona iğneleyici bakışlarla baktılar. Artık efendilerinin korumasında değildi sonuçta. İğrenç düşüncelerini görüntülerine de yansıtabilirlerdi artık.

Tekrardan dış kapıdan içeri girip kapıyı yüzüne çarptılar. Yüksek sesle irkilen Chongyun iç geçirerek merdivene oturdu ve beklemeye başladı. Cevap vermiyordular ama er ya da geç biri ona yanıt verecekti. Bunu biliyordu. Er ya da geç... Onlardan biri ya da Xingqiu'nun ta kendisi, mutlu bir şekilde gelip durumu açıklayacaktı.

----

Xingqiu hala ağlamalarına devam ediyordu. Babası gidince o da artık direnmeyi kesmişti. Direnemezdi zaten, babası bu evin söz sahibi kişisiydi.

Abisini kızgınca ona baktı. "Zırlayıp durma ve odana git"

Xingqiu ağlamaktan gözlerini yere akıtırken abisi hala onun kalkıp gitmesini bekliyordu ,elleri belinde. Hala ondan küçük bir hareket başlangıcı görmeyince sinirlendi ve dişlerini sıkarak onun kollarının altından tutup kaldırdı. "Odana git dedim duymadın mı?"

Xingqiu hıçkırarak ağlarken abisini dinlemiyordu, dinleyecek gücü de yoktu haliyle. O anda abisi elini kaldırdı ve atabileceği en sert tokatı Xingqiu'nun yüzüne yapıştırdı. Elinin izleri direkt kızarıklıklarla yüzünde belli olurken Xingqiu bir anlığına duruldu ve dolu gözlerle ona baktı. Dudakları titriyordu.

"SANA ODANA GİT DEDİM VE ORDAN ÇIKMA!" Abisi gür sesini yükseltmişti ve Xingqiu onun bağırışından korkarak omuzlarını için çekti. Aynı zamanda gözlerini de kapatmıştı irkilerek.

Refleksi geçince koşarak odasına gitti. Gözyaşları durulmamıştı ve hala yanaklarından boğazına doğru kayıyordu. Kimseye aldırış etmeden hıçkırarak koridorlarda koştu odasının yolunun üzerinde

Büyük kapıyı aralayıp içeri girdiğinde de hemen "Chongyun? Chongyun!" Diye aradı onu. Ses gelmemişti tabii, yoktu burada.

Başını iki yana çevirip baktıktan sonra pencereye yöneldi. Bahçeye de bakındı pencereyi açarak. Yine yoktu. Gözükmüyordu. Sonra yatağına atladı ve çığlık atarak ağlamaya başladı. Yapabileceği tek şey buydu. Ailesi bir şey dediğinde yapmak zorundaydı.

----

Chongyun saatlerdir kapıda bekliyordu bir cevap için. Ne olduğunu bilmiyordu. Ne yapmış olabilirlerdi en fazla. Ne yapmış olabilirlerdi...?

Akşama kadar sadece evi izledi ve birinin dışarı çıkmasını bekledi. Kapıya ne kadar tıklatsa da kimse cevap vermiyordu ve öylece yalnızdı dışarıda. Bahçelerinde bile değildi. Mutsuz bir surayla öylece duruyordu.

Tek ihtiyaçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin