l

1.5K 74 7
                                    

"işin var mı?"

"aslında yok ama var. dershaneye gitmem lazım. son zamanlarda çok aksattım."

"hadi ya. belki bir yerlere gideriz diye düşünmüştüm ben de. aklımda güzel bir fikir vardı. hem..."

"hem?"

"anladın işte."

"of siktir ya. annem dershaneyi ektiğim için canıma okuyacak. hadi, nereye gidiyoruz?"

"en sevdiğim şeyi yapacağız."

"ne yapacağız?"

"kola-çekirdek."

"yapma, en sevdiğin şey kola-çekirdek mi gerçekten?"

"evet, beğenemedin mi?"

"hayır sadece biraz basit?"

"hiç de bile. hem emin ol gittiğimiz yerden sonra bana hak vereceksin. kola-çekirdek bir efsane."

yolun kenarında duran scooter'a doğru ilerleyip birkaç dakika içinde özgür bırakıyor. scooter'ın üzerinde durmuş öylece bana bakıyor.

"ee neyi bekliyorsun?"

"ikimiz aynı scooter'a mı bineceğiz?"

"evet?"

"düşersek?"

"tutarım seni."

sözünü dinleyip arkasında yerimi alıyor ve ellerimi incecik beline sarıyorum nazikçe. korktuğumu bildiğinden fazla temkinli ve biraz yavaş sürüyor.

aradan geçen dakikalar ile birlikte biraz yıkık dökük bir binanın önüne geliyoruz. bana inmem gerektiğini söylüyor. söylediğini yapıp kenarda onu bekliyorum. scooter'ı bir direğe kitleyip yanıma geliyor.

"hazır mısın?"

"neye?"

cevap vermiyor. elimi tutuyor heyecanla. az ileride duran bakkala doğru ilerliyor. bana onu kapıda beklemem gerektiğini söylüyor. başımı aşağı yukarı hareket ettirdikten sonra beklemeye başlıyorum. sallanıyorum yerimde öylece.

"tamamdır. artık gidebiliriz." elinde tuttuğu şeffaf poşeti sallayarak bana gülümsüyor. yanıma gelerek boşta olan elini yine benimkiyle birleştiriyor.

kaygısız ve sessizce, ellerimiz bir aradayken yürüyoruz bir süre. bir duvar çıkıyor karşımıza. ve hera duruyor.

"geldik." kocaman gülümsemesiyle bakıyor bana.

"şaka mı yapıyorsun?"

"hayır sadece birazcık daha sabret. pişman olmayacaksın."

karşımızdaki dev gibi duvara, bu incecik vücudu ile bir çırpıda tırmanıyor. ağzım açık onu izlerken bana sesleniyor ve aynını yapmamı bekliyor. bir elimi ona uzatıyor ve tepeye çıkmaya çalışıyorum.

"az kaldı. tamam, tut elimi. oh çıktın işte." bana kocaman gülümserken bir eliyle onun arkasında kalan ve benim gözümü kamaştıran manzarayı gösteriyor.

"işte bu da benim gün batımım."

ikiye on kala - koptu ipim düşüyorum

cherry | girlxgirlHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin