Melike o ismi duyduğu an tüyleri diken diken oldu. O tanıdık isim kalbinde depremler yarattı.
-"Serkan abi." Diye fısıldadı. Ondaki bu değişim Aybike ve Göktürk'ün de dikkatini çekti.
-"Ne oldu kuzum?" Diye sordu Aybike. Melike kireç gibi bir yüzle ablasına döndü.
-"Abla o Serkan abi." Aybike'nin anlamadığını belirtircesine kaşları kalktı.
-"Kim ki o?"
-"Efkan'ın arkadaşı. Benimle konuşan, beni kardeşleri gibi seven abilerinden biri." O sırada telefonu çaldı Melike'nin. Arayan;KartalAşk🖤.
-"Efendim."
-"Güzelim duydun mu?"
-"Evet."
-"Cenazeye gitmek ister misin?" Melike'nin gözünden yaş geldi.
-"Evet." Diye fısıldadı.
-"Hazırlan İstanbul'a geliyorum. Seni alırım beraber Mersin'e geçeriz."
-"Sen direk Mersin'e geç bende oraya gelirim. Havaalanında buluşuruz."
-"Tamam. Ben çıkıyorum. Sana da bilet alıyorum. Şimdi o işlerle uğraşma güzelim."
-"Teşekkür ederim."
-"Şşttt ne teşekkürü. Hadi hızlan." Telefonu kapatınca Melike omzunda uyuyan Aysima'yı yavaşça kucağına aldı. Yatak odasına götürüp beşiğe yatırdığında Aysima gülümseyerek uykusuna kaldığı yerden devam etti. Odadan çıktığında Aybike ve Göktürk meraklı gözlerle ona bakıyordu.
-"Ben gidiyorum."
-"Nereye?"
-"Mersin'e. Cenazeye gideceğiz Kartalla."
-"Bizde gelelim." Dedi Göktürk. Melike'ye yaklaştı. Kollarından tuttu.
-"Hiç iyi görünmüyorsun seni tek bırakmayız. Bizde geleceğiz."
-"Göktürk haklı. Geliyoruz."
-"Olmaz. Aysima daha çok küçük abla. O halde Mersin'e gelemezsiniz. Hasta olur." Birbirlerine bakan ikili ardından Melike'ye döndü.
-"Tamam Aybike Aysima ile kalsın ben seninle geleceğim."
-"Abi gerek yok. Kartal beni götürecek. Perişan olmayın oralarda. Rica ediyorum. Lütfen." O kadar dil dökmenin ardından Melike ikisini de ikna edip hızlıca hazırlandı. Göktürk onu havaalanına götürürken de sessizdi.
-"Çok yakın mıydınız?"
-"Hem evet hem hayır." Göktürk'ün kaşlarını çatarak ona bakması karşısında zoraki gülümsedi.
-"O beni buldu ve benimle konuştu Efkan ile ilgili. O sayede tanıştık. Sende, Osman da gördüğüm abiliği onda da gördüm ben abi. Öyle bir davranıyordu ki abi değil baba gibiydi hatta. Çok üzgünüm çok." Melike'nin gözlerinden yaşlar geldiğinde Göktürk sustu. Bir şey diyemedi.
Havaalanına geldiklerinde Göktürkle sarılıp vedalaştı ve hemen içeri geçti. Gerekli kontrollerin ardından uçağa bindiğinde derin bir nefes alarak göreceği manzaraya kendini hazırlamaya çalıştı. Fatoş'un o hâlini, ailesinin o acısını. Sonra Efkan'ı düşündü. Kim bilir nasıl haldeydi. Uçağa binmeden önce bir kaç kez aradıysa da telefonu açmamıştı.
Nihayet uçak Adana'ya indiğinde Melike sırtında sırt çantası ile çıkışa doğru yöneldi. İç hatalardan dışarıya çıktığında telefonunu cebinden çıkardı. Uçağa binmeden önce uçak moduna aldığı telefonu normale çevirdi ve Kartal'ı aradı hemen. Telefon kapalıydı. İlerideki bankalardan birine oturdu. Gözlerini iç hatlar terminalinin kapısına çevirmişti fakat aklı çok başka yerdeydi. Hala Serkan'ın şehit olmasına inanamıyordu. Daha aylar önce gördüğü o neşeli, güldüğünde gözleri neredeyse yok olacak derecede kısılan adam yoktu artık. Telefonu tekrar cebinden çıkardı ve bu defa Efkan'ı aradı. Yine kapalıydı. Derin bir nefes çektiği sırada başını kaldırdı gökyüzüne.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benimsin (Çevikçi Serisi-4)🇹🇷
Novela Juvenil"Git be kızım. " "Efkan lütfen." Efkan bu defa sert bir ses tonuyla bağırdı sevdiği kıza. "Bitti kızım artık. Bizden bir halt olmaz. Kendi yoluna bak. Benden bu kadar." Arkasını dönüp yoluna giderken ardında bıraktığı enkazın farkındaydı. Ama bakmad...