Efkan ve Fatoş'un birbirlerine sarıldıkları anlarda Melike kapının onların biraz gerisinde durmuş gözlerinin içi parlayarak seyrediyordu. Fatoş'un mutlu olduğunu gördükçe en az onun kadar mutlu oluyordu.
Birbirlerinden ayrıldıklarında hep beraber içeri geçtiler. Efkan Fatoş'u kolunun altına almış birbirlerinden ayrılmadan oturma odasına geçtiler. Melike L koltuğun köşesine oturdu.
-"Nasılsın Sarı Kafa?" Efkan'ın sorusuyla Fatoş gülümsedi.
-"Seni gördüm daha iyi oldum. Malum bir kere ben Mersin'den geldikten sonra geldin bizimkilerle. Daha da gelmedin." Efkan'ın yüzündeki gülümseme buruklaştı.
-"Biliyorsun." Fatoş sahte bir kızgınlıkla kaşlarını çattı.
-"Sana kaç defa söyledim. Sen neden kendini affedemiyorsun."
-"Belki yanında olsayd-."
-"Kendini kandırma Efkan. Yanında olsaydın bile yapamazdın. Allah'ın yazdığı kadere sen isyan mı ediyorsun."
-"Haşa."
-"Eğer yanında olsaydın kurtarabileceğine inancım olsaydı seninle şuan yan yana olamazdık. Neden onu kurtarmadın diye sana kızar, seni affetmezdim. Ama böyle düşünmüyorum. Serkan'ım için yazılan kader buymuş deyip kabulleniyorum. İsyan etmiyorum. Bu Allah'a isyan olur." Fatoş Efkan'dan bir cevap bekledi. Ama genç adamın gıkı çıkmıyordu. Onun bu sessizliğine karşı elini tuttu.
-"Bırak artık kendini suçlamayı. Serkan çok güzel yerde... Ben bir gün ona kavuşacağımı bilerek sabrediyorum. Evlatlarım için, onun yanına iyi bir şekilde gitmek için. Şimdi dik durmak zorundayız. Onun emanetleri için." Melike bir kez daha hayran kaldı karşısındaki bu güçlü kadına.
-"Sen nasıl bu kadar güçlü kalabiliyorsun?" Efkan'ın sorusu ile Fatoş tebessüm etti.
-"Ben 8 yaşından beri sevdiklerimi toprağa gömmeye alıştım. Acıyı çok küçük yaşta tattım ve hala da tadıyorum. Babam gidince ablam için ayakta kaldım. Ablam gidince boşluğa düştüm. Tam yıkılıyordum Serkan geldi tuttu elimden. Çok da güzel tuttu. Şimdi o gitti. Benim ellerimden bebeklerim tutuyor. Hep bir şeyler için ayakta kaldım. Eğer düşüyorum diyorsan sende benim elimden tut, düşme. Serkan böyle isterdi." Efkan daha fazla dayanamadı. Fatoş'un kendine çekti ve sımsıkı sarıldı.
-"Söz. Hiç ellerini bırakmayacağım." Ortamdaki o duygusal anı dağıtmak için Melike hemen araya girdi.
-"Aaa bırakmayacağım ne demek ya bırakmayacağız diyecektin herhalde Efkan." Melike hemen Fatoş'un yanına oturdu ve ona sarıldı.
-"Dilim sürçtü güzelim." Sonra Melike Efkan'la bir olup Fatoş'u ortalarına aldılar ve kemikleri kırılırcasına sarıldılar. Ne kadar süre öyle kaldılar bilmiyorlar ama salonun kapısında beliren Bahar ile yürekleri ağızlarına geldi.
-"Ne yapıyorsunuz siz böyle?" Gülerek sorduğu soru karşısında koltukta oturan üçlü yerlerinden zıpladılar.
-"Lan ne yapıyorsun sen öyle kapıda hayalet gibi."
-"Geldiğimi duymadınız herhalde ben ne yapayım Efkan."
-"İnsan bi seslenir."
-"Gelini ortaya almış sıkıştıran kaynana- elti gibiydiniz. İzlemeye doyamadım." Fatoş ve Melike buna gülerken Efkan kaşlarını çattı.
-"O ne demek öyle ya?"
-"Boş ver onları anladı beni be Efkan'ım." Bahar elindeki poşetlerle mutfağın yolunu tutarken Melike hemen yerinden kalkıp mutfağa geçti. Bahar poşetlerin içini boşaltmaya başlamıştı bile. Bir poşette o aldı ve içindekileri çıkarmaya başladı. Tabi Bahar'ın kendisini izlediğinden habersiz... Poşettekiler bittiğinde arkasını dönmesiyle Bahar'ın o hafif tebessüm eşliğindek bakışlarını gördü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benimsin (Çevikçi Serisi-4)🇹🇷
Roman pour Adolescents"Git be kızım. " "Efkan lütfen." Efkan bu defa sert bir ses tonuyla bağırdı sevdiği kıza. "Bitti kızım artık. Bizden bir halt olmaz. Kendi yoluna bak. Benden bu kadar." Arkasını dönüp yoluna giderken ardında bıraktığı enkazın farkındaydı. Ama bakmad...