Bir insanı ilk gördüğünüzde bu adam benim kaderim diyebiliyor musunuz?
Hissediyor musunuz?
Bazı insanlar o anda tahmin edebilirlerdi kaderlerini.
Tıpkı Melike gibi...
Daha liseye yeni başlamışlardı. Okulun ilk günü herkes birbirlerini tanımadıkları için ortamı yadırgar ve bir köşeye çekilip etrafı seyrederdi. Melike de öyle yaptı. Ortaokuldan tanıdık bir yüz görmek için etrafı çok inceledi. Lakin bulamadı. Sınıfa çıkıp hemen öğretmen masasının önüne oturdu. Birinci sınıftan beri bu alışkanlığını bir türlü bırakamadı. Her dönem başında en öne oturur ve dönemin sonuna kadar yerini değiştirmezdi. Bu huyunu lisede devam etmemesi için arkadaşları uyarmıştı onu. Ama Melike yine dinlemedi. Sıraya yerleştikten çok kısa bir süre sonra sınıfa bir sürü kişi gelip yerlerini seçmeye başladı. İçten içe bir kızın yanına gelip oturmasını ve kendisi ile sohbet etmesini istiyordu. Biraz bekledi. Kızlar etrafa bakınıp kendilerine yer baktıktan sonra arkalara doğru ilerleyince hayal kırıklığı ile yüzünü buruşturdu. 'Ne vardı sanki ön sırada otursanız.' Diye içten içe hayıflandı. Sınıfa öğretmen girene kadar umudunu hiç yitirmedi. Fakat öğretmen girip kapıyı kapatınca bütün hayalleri yerle yeksan oldu. Koskoca sınıfta herkes arka sıralara kaçıp ön sıraları boş bıraktı. Melike öğretmene odaklanıp dinledi. İlk ders tanışma faslı ile geçti ve serbest bırakıldılar. Arka sıralardaki sınıf arkadaşları çoktan kendi aralarında kaynaşmaya başlamışlardı bile. Bir tek kendisi tek başına dolanıyordu. Çok fazla göze batmamak için ilk teneffüste sınıftan çıktı ve kendini okulun bahçesinin çimlerine attı. Bacaklarını uzatıp güneşin tadını çıkarmaya başlamıştı ki tam da önünde bir gölge belirdi. Başını kaldırıp güneşini kesen kişiye baktığında ilk anda göremedi. Ama birkaç saniye sonra karşısındaki kişi yanına oturdu.
-"Merhaba." Melike ilk önce kızı tanıyamadı fakat çok geçmeden kızın kendi sınıfında, arka sıralarda oturduğunu hatırladı. Kaba olmamak için kıza gülümsedi.
-"Merhaba." Kız elini uzattı.
-"Ben Asel. Umarım rahatsız etmiyorumdur."
-"Bende Melike. Hayır, tabi ki. Memnun oldum."
-"Bende." Daha ilk günden kendine bir arkadaş bulduğu için halinden memnundu Melike. Zira biraz çekingendi. Zil çaldığında bahçede bulunan herkes içeriye doğru koşuşturuyordu. İki kız çimlerden kalkıp binaya doğru yürüdüler. Sınıflarına girdiklerinde Melike ön sıraya otururken Asel arka sıralara doğru yürüdü. Kendi yerine geçip oturduğunda öğretmen sınıfa girdi. İlk gün olduğu için kayda değer pek bir şey yoktu. Ancak öbür gün olacaklar Melike'nin kaderini bir ömür değiştirecekti...
Okulun ikinci günü zorlukla yatağından kalkıp hazırlandı Melike. Sabahın erken saatleri olduğu için kahvaltı etmek için vakit ayırmadı kendine. Uyku her zaman daha cazip gelirdi. Saçını öylesine bir topuz yapıp çantasını alarak evden çıktı. Caddeye çıkıp minibüse bindi ve çok geçmeden okula vardı. Yine sıraya dizildiler. Bu defa çok bekletilmeden sınıflara alındıklarında yine yerine geçti. Öğretmen derse girdiğinde bugün dersi işleyeceğini söyleyerek dönemin ilk dersine başladı. Yedekte getirdiği deftere öğretmenin dediklerini not etti. Nihayet zil çaldığında bir işkenceden kurtulmuş gibi öğrencilerin hepsi sınıftan kaçarcasına çıktı. Asel ve Melike yan yana sohbet ederek indiler kantine. Tam kapıdan dönmüşlerdi ki Melike bir anda karşısına çıkan kişiyle çarpıştı. Üstelik çarptığı kişinin elindeki çay dolu karton bardak üzerine dökülmüştü. Sıcacık çayın bedenine yaydığı acıdan yüzünü buruşturup kenara çekildi ve üzerine yapışan gömleği hızla çekti. Üzerini üfleyerek canının acısını hafifletmeye çalışırken çarptığı kişi de tedirginlikle bakıyordu Melike'ye.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benimsin (Çevikçi Serisi-4)🇹🇷
Roman pour Adolescents"Git be kızım. " "Efkan lütfen." Efkan bu defa sert bir ses tonuyla bağırdı sevdiği kıza. "Bitti kızım artık. Bizden bir halt olmaz. Kendi yoluna bak. Benden bu kadar." Arkasını dönüp yoluna giderken ardında bıraktığı enkazın farkındaydı. Ama bakmad...