𝒕𝒉𝒆 𝒆𝒏𝒅, 𝒊'𝒍𝒍 𝒕𝒂𝒌𝒆 𝒚𝒐𝒖 𝒘𝒊𝒕𝒉 𝒎𝒆

6.1K 485 106
                                    

lana del rey, love song

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

lana del rey, love song

•Jeongguk•

Yerimde heyecandan duramazken sürekli kıpırdanıyor, parmak uçlarımda yükselerek geri iniyordum ve şu an Taehyung beni görüyor olsa, "Yirmi üç yaşındasın Jeongguk, üç değil." diye azarlardı ama elimde değil, yanımda dikilen annem ve Taehyung'un annesi benim bu heyecanlı halim ile deli gibi eğleniyorlardı.

Umurumda değildi.

Bir saatten az kalmıştı ve benim sevgilim Kim Taehyung, hala ortalıkta görünmüyordu. Sıkıntı ile oflayarak yanaklarımı şişirdiğimde son hazırlıkları kontrol etmekten olan babam yanıma geldi, elini omzuma koyarak sıktığında başımı ona çevirerek gülümsedim. "Artık ayrılıyoruz demek." dedi gözlerini etrafta gezdirirken,"Öyle görünüyor." dediğimde gülümsedi.

Herkes bir şeyler ile ilgilenirken gözlerimi saatten çekemiyordum, yarım saatten az kalmıştı ve ben her an, bayılacak gibi hissediyordum. Bu yola Taehyung yanımda olmadan ve ellerimi tutmadan asla çıkamazdım, ona ihtiyacım vardı. Arkadan bir ses işittiğimde bakışlarımı çevirdim, "Özür dilerim, patron." dedi çocuk, sarı saçlarını geriye attı ve eğildi. "Sorun değil Hyunjin." dedim önüme dönmeden önce, Taehyung'un gelmediği her saniye sinirlerim daha da geriliyordu.

Bir buçuk ay.

Tam bir buçuk ay önce Taehyung benim elimden tutarak babamın karşısına çıkarmış, içimden gelen her şeyi anlatmam için cesaretlendirmişti. Babama şirkette çalışmak istemediğimi, aradığım şeylerin başka bir şey olduğunu anlatmak çok zordu çünkü hayatımın büyük kısmında o şirketin başına geçecek kişi olarak yetiştirilmiştim. Babam ilk başta itiraz edecek gibi olmuş fakat vazgeçmişti, nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde istediğim hayatı kurmamı söylemişti ve buradaydım.

İlk hedefi gamer olmaktı ama Taehyung beni bundan vazgeçirmişti, düzgün bir iş hayatımın olmasını istediğini, gamer olmanın sadece beni ileriye taşımayacağını söylemişti. Yeni bir düşünme süreci beni aldığında ne yapacağımdan emin değildim, sonra etrafımdaki herkesin bana söylediklerini düşündüm.

Onların gözünde büyümemiş bir çocuktum.

Bir kreş açma fikri çok aniden gelişmişti, çocukların etrafımda olduğu bir dünyanın beni çok ama çok mutlu edeceğini Taehyung'a anlatırken onun da gözleri benim gibi parlıyordu. En iyi öğretmenlerle anlaşmış, birçok izin ve belgenin sonunda, işte buradaydım. Tek katlı evin bahçesine tüm oyuncakları Taehyung ile yerleştirmek, her şeyi onunla seçmek, duvarları bile kendimizin boyamış olması hayatımın en değerli günleriydi.

Şimdi burada durmuş duvarları çizgi film karakterleri ile kaplı, bir duvarını renkli dolapların kapladığı geniş odada dururken hala ortalıkta olmayan sevgilimi öldürme planları kuruyordum. "Nerede bu çocuk?" diye sordum on dakika kaldığını gösteren saate bakarken, etrafımızdaki tüm insanlar benim için koşuştururken benim sevgilim, hala yoktu. Annem sakin olmamı söylerken saçlarımı karıştırmak istediğim elimi tuttu.

Kapıda görünen Taehyung'un üzerinde siyah pantolonunun içine sokulmuş siyah bir gömlek vardı, düz saçları alnına dökülürken güzel görünüyordu. Kollarım ona sarılmak için ileri atılmak istiyordu ama çok kızgındım, hayatımın en özel gününde son iki dakika kala burada olması beni delirtmişti.

Bana doğru gelirken ortada duruyor ve ona sarılmak ya da yumruk atmak konusunda karar vermeye çabalıyordum. Elleri bana uzanarak ellerimi tuttuğunda "Seni öldüreceğim." dedim, dudakları tatlı bir gülümseme ile kıvrıldı, "Seni seviyorum." dedi sadece, ellerimi dudaklarına götürerek her bir parmağımı öperken tüm sinirim uçtu gitti, zaten ona karşı ne zaman sinirli kalabiliyordum ki?

"Jeon Jeongguk!"

Birden bağırdığında yerimde sıçradım, bunu yaşayan tek ben değildim, "Aptal mısın sen? Ne diye bağırıyorsun?" Onun kahkahasını duymanın en sevdiğim melodi olduğunu fark etmiştim o an, herkes bize bakarken başını geriye atmış halde gülüyordu, ona dair her bir zerrenin bu kadar güzel olması bazen yorucu oluyordu, çok fazla.

Gülmesini durdurduğunda bana yaklaştı, gözleri yüzümün her bir köşesinde gezinmenin ardından gözlerimde durdu. Adımı bu kez daha kısık, sadece benim duyabileceğim şekilde, tek ihtiyacı olduğu benmişim gibi fısıldadı. Öyle bir bakıyordu ki bana şu an, dizlerim titriyor, kalbim hızlanıyordu, her şey bulanık ve tek gerçek o gibiydi.

"Benimle evlenir misin?"

Ben şok içinde ona bakarken etraftan yükselen sesler başımı döndürüyordu, bir elimi bırakarak pantolonunun arkada cebine attı. İlkokuldayken bir derste yaptığım, iki adet kartondan yüzüğü çıkardığında kahkahamı tutamadım. "Onları saklıyor olduğuna inanamıyorum." dedim gülüşlerimin arasında, gözlerimden mutluluk gözyaşları süzülürken herkes "Evet" demem için bağırıyordu ama biz normal değildik, her zaman birbirimizi sinir etmeyi severdik. Kollarım onun boynuna sıkıca dolanırken "Hayır." diye bağırdığımda herkes şaşkındı ve fakat kollarını belime dolarken oldukça mutluydu.

Parmağımdaki kartondan yüzük, hemen yanımda dikilen Taehyung ve kreşin ilk çocukları etrafta gezinirken uzun zamandır aradığım mutluluğun bu olduğunu fark ettim. Bir kolu belime dolanmış haldeydi, başımı neredeyse omzuna yaslıydı, gözlerim hafif kapanmak üzereydi. "Kim Taehyung." diye fısıldadım, başımı kaldırarak ona baktım. "Efendim sevgilim." dedi gülümseyerek, "Geç gelmen cezasız kalmayacak, biliyorsun değil mi?" diye sordum. Başını sallayarak vereceğim cezayı beklemeye başladı, o sırada biri seslendiğinde kolundan sıyrıldım, gitmeden önce kulağına fısıldadığım şey, orada bir süre şaşkın halde kalmasına sebep oldu.

"Bu gece bu kez sen, benim için bacaklarını aralayacaksın, aşkım."

☁️

merhaba,
finale geldik.
bilen bilir, hikayelerimi nadir olarak çok uzun soluklu tutarım.
özel bölüm gelir mi bilemem,
destekleriniz için teşekkür ederim 💖

once in a lifetime' taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin