"Kanka, bak vermezler diyorum, beni bir dinlesene sen." dedi Onur. Gözlerimi devirerek baktım ona. Sabahtan beri aynı şeyi söylemekten bıkmamıştı.
"Onur, sal beni abicim ya. Verecek diyorum, sen neden inanmıyorsun bana?"
Bir 'of' çekip, yolu gösterdi. "Git kardeşim, seni dövüp yollamazlarsa, ben de götümü siktiririm."
Güldüm. "Sikerim ama?" dediğimde, o da gülmüştü. Sırtımı patpatlayıp, ters yöne gitmeye başladı.
Binanın önüne geldiğimde, ellerim titriyordu. Ya cidden dayak yiyecektim, ya da cidden istediğimi alacaktım.
Güvenlik üstümü ararken, derin nefesler almaya çalıştım. Sakin olmalıydım, yoksa büyük sike otururdum.
Öğrendiğim bilgiler yanlışsa, yine sike oturacaktım ama olsundu. Heyecanla merdivenleri çıkıp, demir kapıyı çaldım.
İçeriden gelen topuklu ayakkabı sesleri daha da gerilmemi sağlıyordu.
Kapı açıldı. Güzel bir kadın bana gülümserken, "Atahan bey?" dedi. Bey mi olmuştum? E her gün gelirdim ki ben buraya.
Başımla onaylayıp, boğazımı temizledim. "Evet, benim."
Kadın geçmem için kenara çekildiğinde, içeriye girdim. Girişte duran koltuklara oturduğumda, başka bir kadın önüme çay bırakmıştı.
Sıcak çayı, titreyen ellerime rağmen, zorla da olsa içtim. Gözüm karşıdaki odadaydı. "Allah'ım, lütfen göte gelmiyim." diye dua ettim.
Karşıdaki odanın kapısı açılırken, bir adam gülümseyerek çıktı içeriden. Tek dileğim, benimde gülerek çıkmamdı.
"Buyrun Atahan bey, Aslan bey sizi bekliyor." dedi ince sesiyle kadın. Kadına gülümseyip, odaya doğru ilerledim.
"Buyrun." dedi Aslan bey, önündeki deri koltuğu işaret ederken. Mavi gömleği, kot pantolonu ve masmavi gözleriyle karşımdaydı. Sertçe yutkunup, koltuğa oturdum.
Eline bir kaç dosya alıp, o da karşıma oturdu. Duruşu çok ciddiydi. "Sizi dinliyorum." dedi.
"Ben." dedim, bir süre durdum. Şimdi ne diyecektim adama ki?
"Paraya ihtiyacınız var?" dedi. Gözlerindeki 'ne mallarla uğraşıyorum.' bakışını yakalamıştım.
"Evet." dedim. Dizlerim titriyordu ve adamın bakışları dizlerime kaymıştı. "Salak" dedim sessizce.
"Anlamadım?" Tek kaşını kaldırmış, öyle tehlikeli duruyordu ki, korkudan altıma işemem an meselesiydi.
"Şey, size demedim ben."
Önündeki dosyaları inceleyip, bana döndü. "Bizden iki yüz elli bin Türk lirası istiyorsunuz?"dedi, onayımı almak için bakıyordu.
"E-evet." dedim kekeleyerek. Buradan çıktığım gibi, meydanda götümü açacak, gelen geçen herkese şaplak attıracaktım. Bu kadar salak olmamın bir bedeli olmalıydı.
"Bakın Atahan bey, biz size bu miktarı vermeyi çok isteriz. Fakat bu imkansız." dedi
Bu sefer kaşları çatılan bendim. "Neden imkansız?" diye sordum. Bu beklediğim bir şeydi. Ama 'tamam' diyip gitmek yerine, lanet çenemi tutamıyordum.
"Şöyle ki, hiçbir mal varlığınız yok. Bu parayı ödememeniz karşısında, sizden alabileceğimiz bir şey yok." dedi. Mala anlatır gibi, tane tane anlatıyordu.
"Aslında var." dedim. "Allah'ım, çok vurmasın." diye de içimden dua ettim.
"Nedir o? Üzerinize ait hiçbir mal varlığı görünmüyor?"
Ayağa kalkıp, elimi belime attığımda, hızla silahını çıkarmıştı. "Sen kimsin?" dedi tehlikeli bir sesle. Aferin Atahan, böyle devam gerizekalı.
"Yanlış anladınız." diyip, tişörtümü yukarıya sıyırdım. Belimde silah görmeyince, elini indirmişti.
Ona arkamı dönüp, pantolonu biraz daha yukarıya çektiğimde, kalçalarımın ortaya çıktığına emindim. Evde çok denemiştim bunu. Olmazsa ayıp ederdi.
Aslan'a döndüğümde, yutkunma sesini duymuştum. "Ne yani?" dedi. Kendisini toparladığında, "Ne yani, götünün üzerine mi senet istiyorsun?" diye sordu.
-
Of eğlenecek gibiyim
![](https://img.wattpad.com/cover/255695101-288-k9270.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEFECİ - GAY
Short Story"Ne yani, götünün üzerine mi senet istiyorsun?" Şeref, namus, ar, haysiyet, gurur namına hiçbir şey yoktur. Cinsellik ve fantezi ön plandadır Aslan, Çelebi, Ecevit, Sezar ve Atahan🌈