1: run away from home.

606 64 45
                                    

lütfen buraya başladığınız tarihi bırakıp satır arası yorum yapmayı unutmayın💞💞

"Size söyledim fiyatı düşüremem."

Karşımda duran adam aptalın tekiydi. Teklif ettiği fiyat bir atın günlük yiyeceğini karşılayacak kadardı ama o yiyecek fiyatına bir at satın almak istiyordu. Yarım saat boyunca aynı şeyleri tekrar tekrar dinlemiş en sonunda isyan ederek kardeşlerimden en büyüğünü çağırmıştım.

Park kardeşlerin en büyüğü olan alfa abim Jimin adamı atı alamayacağı konusunda kabaca ikna etmiş ve göndermeyi başarmıştı. "Kokun ortaya çıkıyor."

Elime spreyi tutuşturarak arkasını döndü ve atların yanına yürümeye başladı. "Sonra teşekkür edersin."

Spreyi boyun bölgeme sıkarak kenara bıraktım ve kendimi kokladım. Dışarıdan bakıldığında garip görünebilirdi ama alışkanlık gibi bir şeydi.

Alfa annelerimin ve aynı şekilde alfa kardeşlerimin tek zayıf noktası ailelerinde bir omega olmasıydı, -ki o omega ben oluyorum- krallık bütün betaları topladığından omega oranı oldukça düşüktü. Alfaların çocukları genelde alfa ya da beta olurdu, betalar bilim adına el koyulurken alfalar günlük yaşamlarına devam ederdi.

Çoğunlukla omega ve betaların omega çocukları olduğundan sadece birkaç tane omega kalmıştı. Onlar da saraya alınıp çocuk yapmaya zorlanıyorlardı. Bu yüzden ailem kokumu gizli tutarak cinsiyetsiz olduğumu düşünmeleri için uğraşıyordu.

"Kraliyet askerleri geliyor, Jennie Chaeyoung'u içeri al." Jisoo annem diğer anneme seslendi ve üzerini düzelterek dışarıya koştu. "Gel bir tanem."

"Kokum alınıyor mu?" Jennie annem başını sallayarak belli olmadığını söyledi. Doğruyu söylemek gerekirse bilmeme rağmen rahatlamıştım. "Atlara bakmak için gelmişlerdir sorun yok."

Oturduğumuz koltukta kalçamı kenara kaydırıp saçlarımı okşaması için davet eder gibi başımı annemin kucağına koydum. Huyumu bildiğinden saçlarımı okşamaya başlamıştı.

Rahatlayarak gözlerimi kapattım. Öyle huzurlu hissediyordum ki birden bire bu kadar rahatlamamın iyi bir şey olmadığını düşündüm. Ahırda kraliyet askerleri varken ne kadar rahat olabilirdim?

"Anne," diye söze girdim ama gerisini getiremedim. "Korkuyor musun?"

Onaylayıp doğruldum ve ayaklanarak kapıya ilerledim. "Nereye gidiyorsun?"

"Saklanmaya devam edersem belli olur. Kokum belli olmadığı sürece çıkmalıyım." Ortalıkta görünmediğim sürece suçlu gibi hissedecektim. Evin içinde değillerdi, tahmin ettiğim gibi. Ahıra kadar gitmeme gerek yoktu sadece bahçede dursam yeterdi. Jisoo annem beni gördüğünde kızacak gibi olmuştu. Muhtemelen arkamda Jennie annem vardı çünkü laf edememişti.

Yugyeom arkamdan sinsice yaklaşarak omzuma dokunmuş, beni korkutmuştu. Bundan büyük bir zevk alıyordu. "Kral Jeon gelmiş."

"Kral Jeon?" dedim anlamayarak. Daha doğrusu anlamadığımdan değil de, hangi kardeşin geçtiğini bilmediğimden öyle bir soru sormuştum. "Eski kralın ortanca oğlu delta Jungkook." diye açıkladı.

Kralın oğullarının hepsinin alfa olduğunu sanıyordum, delta bir oğlu olduğundan haberim yoktu. Bu benim için iyi haberdi. Deltalar vita isterdi, ben bir omegaydım ve işine yaramazdım. "Rahatlama hemen."

Bazen gerçekten düşüncelerimi okuyabildiklerini düşünüyordum. Kral hâlâ burada olduğundan yaklaşıp kulağıma fısıldadı. "Saraya alınırsan sadece deltaya ait olmazsın, unutma." Alnına vurup uzaklaştım.

Kral ve askerleri atları üzerinde yanımıza geldiğinde Jennie annem çaktırmadan önüme geçti. "Majesteleri elinizdeki tüm atları istiyor."

Elimizdeki tüm atları alırlarsa paraya para demezdik ama her şeye en baştan başlamamız gerekirdi. "Karşılığında 30 külçe altın vereceğiz." Verilen miktarla beraber ağzım açılacakken kendimi toparladım ve kendi kolumu sıktım.

Jimin ve Yugyeom aynı anda beni çekiştirmeye başladıklarında gözlerimiz Kral Jeon ile saniyelik buluştu ama bu onda bir şeyler uyandırmış gibiydi. Ben arka tarafa çekiştirilirken birden askerle konuşmayı bırakarak sessizleştiğini farkettim.

"Nefes al çok gergin görünüyorsun." Yugyeom Jimin'e katılır bir şekilde başını salladığında ofladım. Bu kadar gerileceğimi düşünmemiştim.

Her gün bir sürü kişi gelip giderdi ama kraliyetten birileriyle hiç karşı karşıya gelmemiştim. "Sakinim."

İkna olmuş görünmüyorlardı. "Cidden."
"Şüphe çekmeyelim."

Tekrardan annelerimin yanına dönerken Kral Jeon'un "O kızın bir cinsiyetsiz olduğundan emin misiniz?" dediğini duydum. Benim gibi yanımdaki abilerim de duymuş olacaktı ki evin arka tarafına doğru çekiştirmeye başlamışlardı.

"Jimin, onu buradan götür."

"Annemler-"

"Annemleri boş ver, delta anlamış gibi. Nasıl oldu bilmiyorum ama şüphe ediyor. Kaçarak iyice suçlu gibi olacaksın ama bundan başka çaremiz yok."

Evin arkasında tuttuğumuz beyaz atın ipini çözdük ve ilk ben olmak üzere abimle ata bindik. Yugyeom ortalığı kontrol etmek için annemlerin yanına dönmüştü ve biz de evden ayrılıyorduk. "Yugyeom haber getirecek."

Sarayda yaşamak, orada eğitim almak ve prenslerin oyuncağı olmak küçüklüğümde bana anlatılanlardan dolayı en çok korktuğum ve yaşamak istemediğim gelecekti. Zira farkedildiysem, kaçmaktan başka şansım yoktu.

"Ormana girin, çabuk." Yugyeom bağırır edasıyla fısıldayarak gitmemizi söylediğinde Jimin ipleri eline almış, ayağıyla ata vurarak ilerlemesini sağlamıştı. "Ben arkanızı kollayacağım."

Böylelikle özgürlüğüm adına arkamızdaki her şeyi geride bırakarak evden ayrıldık.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
reagentHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin