3: majesty's room.

593 84 74
                                        

Uyandığımda başımda bir sürü insan vardı ve ormanda değildim. Nerede olduğum hakkında fikrim yoktu açıkçası, ta ki başımda dikilen kadınlardan biri "Majestelerine haber verin omega uyandı." diye bağırana kadar. Kaçtığım ve kardeşimi feda ettiğim saraya gelmiştim.

"Kendini nasıl hissediyorsun omega?" Karşımda duran kızıl saçlı kadın saçlarını savurarak yattığım yatağın ucuna oturmuş küçümser bakışlar atıyordu. Önemsiyormuş gibi davransa da öyle olmadığı aramızdaki çekimden belli oluyordu.

Bir cevap vermedim. İyiyim dememin imkanı yoktu. En büyük korkum olan saraya gelmiştim ve beni korumak isteyen kardeşimin ölümüne sebep olmuştum. Hem de bir hiç uğruna.

"Inori, daha kendine gelemedi. Sen majestelerinin yanına dön." Onu yanımdan kovan kadına minnettarlık duyuyordum. Bana hiç iyi bakmıyordu ve bu beni korkutmuştu.

"Seni daha önce nasıl farketmediler merak ediyorum. Kaç yaşındasın?"

Üzerimdeki örtüyü ayak ucuma ittirip doğruldum ve ayaklarımı aşağı sarkıtmak için yeltendim. Belimde açıklaması zor bir sızı ve acı vardı. Hissettiğim acı yüzümün buruşmasını sağlarken nefesimi tuttum.
"Hayır hayır, kalkma."

Yatağa geri yatarken görevli kadınlardan biri elini belime koyarak rahat yatmamı sağladı. Teşekkür ettiğimi belirtir şekilde başımı salladım. "Yaşını sordu cevap versene."

"Inori!" Sanırım kızıl saçlı kızın bana olan iyi niyet gösterisi bitiyordu. Gittiğini sanmıştım ama kapıda bekleyip gitmemişti. "Majesteleri geliyor."

Majesteleri dedikleri an herkes kendine çeki düzen verip yan yana dizildi. Benim bir şey yapmam gerekir miydi? Yataktan kalkamağım için yapacak bir şeyim de yoktu.

"Omega bu mu?" Majesteleri dedikleri kişinin delta kral olduğunu düşünerek yanlış yapmıştım. Gelen kişi kesinlikle evde gördüğüm kişi değildi. "Adın nedir omega?"

Konuşmak istemiyordum. Benim hakkımda hiçbir şey bilmelerini de istemiyordum ama karşımdaki kişi kraliyetten biri olunca işler değişirdi.
"Park Chaeyoung."

"Park Chaeyoung'u bir saat içinde hazırlayıp, bekaret testini yapıp odama gönderin." Emir verdikten sonra yanındaki iki askerle beraber odadan çıkmıştı. Daha adını bile bilmiyordum.

"Daha hiçbir eğitim almadan geldiğin gibi prensin odasına alınmak büyük bir iştir."
Bu bir marifet miydi? Tiksindiğim şeyden marifet gibi davranması sinirimi bozarken homurdandım. "Bacaklarını arala."

"Efendim?"

"Bakire misin ona bakacağım." Kimseye özel yerlerimi göstermeyecektim. Belimin ve sırtımın ağrımasını umursamayarak aniden yataktan kalktım ve kapıya yöneldim. Sadece yöneldiğimle kalmıştım çünkü görevli kadınlardan biri kollarımdan tutarak çekiştirmeye başlamıştı. "Bırak!"

"Inori kızı tutmama yardım et." Yanına kızıl saçlı haricinde birilerini daha çağırdığında hareket etmeyi mecburen kesmiştim. Ağrılarımın yanı sıra zorladığımdan dolayı iyice canım yanıyordu. "Aptal omega."

Zorla yatağa geri oturduğumda altımdaki eşofmanı yırtarak yatağın önüne perde çekti. Inori arkamdan kollarımı tutuyorken bu ağrıyla kaçmamın imkanı yoktu.

°
"Şunu üzerine geçir." Bakışlarımı yerden çekip Lisa'ya baktım. Burada beni anlayan tek kişi oydu, bir nevi arkadaş olmuştuk. Benim gibi zorla getirilmişti ve şu an 6 aylık hamileydi. Bunun olmasından fazlasıyla korkuyordum, benim korktuğum geleceği istemeden yaşıyordu.

"Prens Taehyung'a dikkat et. Haremin çoğuyla yatıp kalkmış biridir o, bu yüzden seni de odasına istemesine şaşırmadım."

"Sarayda kaç omega var?"

reagentHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin