"yeonjun, ziyaretçin var"
hızla kafamı sallayıp beklemeye başladım. beomgyunun geleceğini biliyordum ve neden bilmem ama çok heyecanlı hissediyordum.
2 haftadır mesajlaşıyorduk sürekli. ama çok müsait olamadığından hep ertelemek zorunda kalmıştık maalesef.
ama bu gün gelmişti.
kapımın tıklanması ve benim "gel" konumumun ardından beomgyu içeri girmişti. siyah sevimli saçlarıyla, üzerinde ona hafif bol gelen beyaz tişörle ve ceketiyle aşırı tatlı duruyordu. kalbimi hızlandıracak kadar. ve omzunda da gitar çantası vardı. "selam junnie~" gitar çantasını oda da ki koltuğa bırakıp bana yakın olan sandalyeye oturdu. "selam beomgyu"
"bu gün gitarımı da getirdim. sana güzel bir şarkı çalmak istiyorum"
"ah gitar çaldığını bilmiyordum beomgyu"
yavaşça sandalyeden kalktı ve koltuğa gidip gitar çantasını eline alıp açmaya başladı. "aslında pek iyi değilim ama umarım beğenirsin"
kafamı salladığımda gitarını çantasından çıkartıp koltuğa oturmuştu ilk önce bir kaç tane akoru ayarladıktan sonra minik elleri tellerde dolaşmaya başladı.
"we were in love, please don't make me cry. to me there's only you."
"ı see you even I close my eyes, I hear you even ıf I cover my ears. Please don't leave me"
"the person that became the light of my dark life. such a precious person. even if days pass and pass ı miss you more. even now is I sıng the song"
"we were in lov, please don't make me cry. to me there's only you"
"ı see you even I close my eyes, I hear you even ıf I cover my ears. Please don't leave me"
"because I think you will return. because you night come again. today I wait for you too"
"you don't know, right? you don't know how much I'm hearting. even now as I sing this song"
"we were in love, please don't make me cry. to me there's only you."
"ı see you even I close my eyes, I hear you even ıf I cover my ears. Please don't leave me"
telefonumu çıkartıp bir fotoğrafını çektim. bu anın ölümsüzleştirmek istiyordum. yavaşça kafasını gitarından kaldırdığında gözlerimin ıslandığını biliyordum.
"beğendin mi yeonjun? hey ağlıyor musun?"
gözümde ki yaşları silerek cevap verdim. "bu benim en sevdiğim şarkı. biliyor muydun" hafifçe sırıttı ve gitarını geri çantasına koydu. "aslında evet- yani hayır ama tahmin etmiştim." gülümseyip yine bana yakın olan sandalyeye oturdu ve kablolara bağlı olan elimi tuttu. beğenmene sevindim. sana bir hediye-"
"ahh" karnıma giren ağrıyla inlemiş ve beomgyunun sözünün kesilmesine sebep olmuştum. hızlıca elini çekti "n-ne oldu yeonjun?" iyiyim anlamında elimi sallayıp nefeslendim. "ara sıra yapıyor böyle sen ne diyordun?" tamam anlamında kafasını sallayıp elini ceketinin cebine attı. "sana bir hediyem var yeonjun-ah" deyip kutuyu açtı. kutuda bir gül kolyesi vardı ve çok hoştu.
"beomgyu-"
"beğenmedin mi? offf biliyordum işte taehyunun zevkine güvenmemeliydim."
hafifçe elini tuttum. "hayır hayır gerçekten çok güzel ama ne gerek vardı?"
"gül bahçelerini sevdiğini duydum yeonjun. bu senin için."
****
"beomgyu bak güller çok güzeller"
"dikkat et hyung eline batabilir"
****
"çok teşekkür ederim beomgyu"
sorun değil anlamında kafasını salladı ve kolyeyi kutusundan çıkarıp bana yaklaştı. "onu takmamı ister misin şimdi?" evet anlamında kafamı sallayıp takabilmesi için öne eğilip ona yer açtım. yavaşça biraz daha bana yaklaştı ve yüzlerimizin yakın olmasını sağlayıp yavaşça kolyeyi boynuma takıp gerçi çekildi.
"çok güzel oldu." gülümseyip elimi tuttuğun da çalan telefonu her şeyi bozmuştu. telefonunu çıkartıp açtı ve kulağına götürdü.
"efendim kai?"
"...."
"ah saatin farkına varamamışım özür dilerim. hemen geliyorum"
telefonunu kapatıp hızlıca gitar çantasını aldı. "özür dilerim yeonjun arkadaşımla beraber ödev yapmam gerekiyordu. tamamen unutmuşum görüşürz." görüşrüz dememe fırsat bile vermeden odadan çıkmıştı
kim di o çocuk?
****
chyeonjn:
chyeonjn: teşekkürler beomgyu. @gyuchoi
52 beğeni
*bu gönderi yorumlara kapanmıştır*
****
beomgyunun yeonjuna söylediği şarkı:
ve güzeller güzeli gül kolyemiz.