0.3

581 66 86
                                    

"Oğlum! Ben çıkıyorum."

Akşam annem eve geldiğinde, iş için bir haftalığına falan yurt dışına gideceğini söyledi. Tabii ne zaman gidermiş o da bilmiyor ama içimi gereksiz bir korku kaplamıştı, annemin yanımda olmaması korkutuyordu beni nedense.

"Tamam anne! Akşam bekliyorum yemeğe!" Dedim gülerek. Annem göz devirdi,

"Aynen aynen çok beklersin." Deyip hızla evden çıktı. Masadaki kahvaltıyla bakışırken, telefonumu açıp bir yandan da atıştırmaya koyuldum.
Mideme giren iğrenç bir sancı ile doğruldum. Yavaşça nefes alıp annemi aradım,

"Alo."

"Oğlum, iyi misin bir şey mi oldu?" Sorusuna gülerek karşılık verdim.

"Hep kötü olduğumda arıyorum, değil mi anne..." Diye tuhaf bir hüzünle konuştuğumda annem,

"Ben seni böyle seviyorum oğlum, anlat, ne oldu?" Diye sorunca yutkundum,

"Şey, doktorun ilaç için yazdığı reçete neredeydi..?" Annem güldü,

"Almaya mı karar verdin?" Diye sordu,

"Evet."

"Mutfakta, pencerenin önünde." Dedi

"Sağol anne, bir şey olursa ararım." Deyip telefonu kapattım ve hızla reçeteyi aldım. Kendimi cidden nedensizce bok gibi hissetmiştim. Ceketimi giyip kapıyı açtığımda kapıya birkaç saniye yaslandım. Neler oluyor? Yine ne haldeyim? Hepsi babamın suçu. Sanki sarhoşmuşum gibi sallanarak dışarı çıktığımda yine aynı soğukla karşılaştım.
Dur bir saniye.
Yine mi?
Çocukla göz göze geldiğimizde, dün bir şey yapmadığına göre bugün de yapmaz diye düşündüm.
Sonra aklıma ona ettiğim küfürler ve takındığım egolu kişilik geldi. Korkuyla gözlerinin içine baktım.

Siktir

Üzerime yürümeye başlamıştı bile. Korkuyla tersi yöne koşmaya başladığımda adımlarını ne kadar sert attığını işittim, korkudan altıma işeyebilirdim.

"ŞEREFSİZ TAKİP ETMESENE BE!" Diye avazım çıktığı kadar bağırdığımda,

"SEN DE KAÇMA O ZAMAN LAN!" Diye karşılık vermesi bir oldu. Kalbim duracaktı. Hem arkama bakıp hem de koşmaya çalışmak cidden zordu. Çocuğun koşuşunu hızlandırması ve cidden bana yaklaştığını gördüğümde tekrar bağırdım.

"ABİ YAPMA ABİ NOLUR GELME!" Ağlayacaktım, ölmek istemiyorum Tanrım.

Arkama tekrar baktım, ardından önüme, denize doğru koştuğumu gördüğümde çok geçti, denize mi atamalıyım!? Hayır çok soğuktur ölürüm hayır! Hem ben yüzmeyi çok iyi bilmem ki! APTAL NİYE KOVALIYORSUN-

Kolumdan tuttuğu gibi ben geri çektiğinde beraber yere düştük. Kafamı kaldırıp baktım, kahertsin, burun burunayız.
Üzerine düşmüş olmamın utancıyla gözlerimi kapattığımda,

"Geri zeka! Engelimi kaldırmanı söyleyecektim!" Dediğinde gözlerimi araladım? Bir dakika, ne?

"Seni döveceğimi falan mı sandın? Ellerimi bunun için yorar mıyım sence!?" Diye öfkeyle konuştuğunda karşılık veremiyordum. Nefes alıp verişlerim o kadar düzensizdi ki her an bayılabilirdim.

"Kageyama!" Yukarıdan gelen bir sesle anında başımı kaldırdım, orta yaşlarda bir adam kaşları çatık isminin Kageyama olduğunu öğrendiğim çocuğa bakarken,

"Üzerimden kalkmaya ne dersin?" Sorusuyla afalladım, doğru ya, neden hala üzerindeydim? Yüzümün kızardığına eminim, şaşkınlıkla yüzüne bakmaya devam ettiğim sırada Kageyama güldü,

 𝘈𝘧𝘳𝘢𝘪𝘥 // KagehinaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin