0.4

1.4K 70 270
                                    

[3. Kişinin Gözünden]

Ona göre, Türkiye onu asla affetmeyecekti! Aslında, bunu küçük bir durum olarak görebilirsiniz. Fakat bu, o zamana göre hiç ama hiç küçük bir durum değildi.

Çünkü ülkelerin bu zamanda birbirlerine güvenmesi çok zordu ve böyle bir olay yaşanınca birbirine olan güven hemen yıkılıyordu.

"Neyse Ame benim gitmem lazım ve fikrini düşüneceğim."

Yerinden kalktı ve odadan çıktı. Sovyet ona bakarak; "Türkiye..."
Türkiye onu aldırmadan gitmeyi planlıyordu ama Sovyet onun kolunu tuttu. "Efendim, kolumu bırakır mısınız?"
"Türkiye bir dinle..."
Türkiye sinirini tutamayıp;
"Neyi dinleyeyim!? Başka hangi yöntemlerle ekonomimi yok etmek istediğini mi!?"

Türkiye kolunu kendisine çekti. "İzninizle." Hızlı adımlar ile dışarı çıktı.
Amerika kendisini kapının kenarına yaslamış, sırıtarak Sovyet'e bakıyordu. "Seni affetmeyecek biliyorsun değil mi?"

Sovyet öfkeyle ona baktı. "Ona affetmemesini sen mi söyledin!?"
"Yoo, bunu kendin yaptın." Diyerek odasına gitmeye yeltenirken, Sovyet onun ceketini çekip yakasını tuttu ve kaldırıldı. "SENİ P*Ç!"

Onu duvara itti, tekrar yanına gidip yumruk attı. ABD yediği yumruk yüzünden kafasını yana çevirirken kahkayı patlattı. "KOMİK OLAN NE?" Diye öfkeyle bağırdı Sovyet.
"Bu zavallılığın. Ne zaman sinirlensen beni dövmeye çalışıyorsun." Diye gülümsedi. "Ve... Sana bir haberim var. Türkiye NATO'ya gelecek."

Sovyet şok olmuş gözlerle ona baktı. Adeta anlama yetkisini kaybetmişti. Ağzından sadece "Ne..?" Kelimesi çıkabilmişti.
"Duydun beni." Sovyet buna inanmak istemiyordu. Sevdiği kadının düşman tarafa geçtiğini kendine anlatamıyordu!

Bu kadar mı büyük bir hata yapmıştı bu adam? O kadar mı çabuk güvenini yıkmıştı bu kadının? Bu küçük kadın ondan bu kadar mı fazla nefret ediyordu? Sovyet büyük bir hayal kırıklığı ile ABD'ye baktı.

ABD hâlâ pişkin bir gülümseme ile ona bakıyordu. Koskoca Sovyetler Birliği ilk defa ağlamamaya çalışıyordu. Hızlıca odasına gitti. Çin yerinde yoktu, bu Sovyet için iyi bir şeydi çünkü yalnız kalmak istiyordu.

Kapıyı sert bir şekilde kapattı ve kilitledi. Sinirle kendini koltuğa bırakıp göz yaşlarının akmasına izin verdi. O da kendisinin ağlayacağını düşünmüyordu. Ama hâlâ inanamıyordu...

~

Büyük kırmızı adam kaç saat ağladığını bilmiyordu. Ama artık ağlamanın bir mânası yoktu.

Sovyet, yerinden yavaşça doğruldu. Madem o, onu bir hamlede silmişti, Sovyet de onu daha çok sıkıştıracaktı.

Yavaşça kitaplığın olduğu bölgeye yöneldi. Büyük bir kitabı aldı ve kitabın ortasını açtı. Bir kaç belge vardı kitabın arasında. Aralarında ki büyük harflerle yazılmış; "Rus İmparatorluğu- Osmanlı İmparatorluğu Toprak Anlaşması" adlı belgeyi aldı.

⚠️ Yine bir uyarı var, bölümün sonunda söyleyeceğim. ⚠️

Aslında bu belgenin karşı taraf için herhangi bir gerçekliliği yoktu. Sovyet, bunu Karadeniz tarafındaki emperyalizmi azaltacak ve Türkiye'nin NATO'ya katılma hamlesine bir karşılık olacaktı, ki Türkiye topraklarını vermeyi kabul ederse.

Ama bu işini akşama bırakma kararı aldı. Akşam için bir toplantı hazırlayacaktı ve ondan sonra Türkiye hakkında aldığı bu kararı açıklayacaktı.

Belgeyi masanın üzerine koydu, yanında duran raftan bir votka aldı ve tekrardan masaya yöneldi. Sandalyeye oturup ayaklarını masanın üzerinde birbirinin üstüne attı.

~°Sonsuza dek°~ (Sovyet x Türkiye) (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin