◇ What 5 ◇

22 2 0
                                    

"Ah ben Mükemmelim..."
"Ah tanrım bu kadar mükemelik fazla.."
"Ah.. Nasıl bu kadar yakışıklı olabiliyorum?"
"Kore'nin yakışıklılık seviyesini ben artırıyorum resmen"
"Kore mi? Kore de neymiş? Dünya yav Dünya!"

Sakince ve zevkle nefesimi verdim. Şuan dünyanın en güzel en yakışıklı manzarasına bakıyordum resmen. AYNAYA..!

Her şeyim mükemmeldi her şeyim..! Tek başıma mükemmeldim. Sadece... şiddetli ağrılarım vardı o da tanrının bana haykırışıydı.

BU KADAR YAKIŞIKLI BU KADAR MÜKEMMEL OLMAMAN LAZIM diyordu adeta. Yakışıklı olmak zordur.

Ama ultra yakışıklı olmak hepsinden zordur. Ve ben Kimsenin çekmediği acıyı çekiyordum.Telefonum un çalmasıyla aynadan çektim gözlerimi. Arayan arkadaşım Chanyeol du. "Hey! yine o lanet ağrıların mıı yoksa aynaya bakman yüzünden okula geç kalıyoruz?"

Gözlerimi devrirken bir lanet çektim "Hey dostum yüzüme sizin gibi her isteyince bakamıyorum tamam mı? Tadını çıkarmam lazım"aynamdan kalkıp çantamı koluma taktım. "Çabuk olsan iyi olucak çünkü bugün stajyerliğimizi yapıcaz unutma" lanetçe yüzümü buruşturdum. "Ah! ben bunu nasıl unuttum"

Hemen aynadan çekilip çantamı omzuma çıktım ve aceleyle kalktım. "Ah alzeimer mı başladı ki sende anlamadım BÖYLE BİR ŞEY NASIL UNUTULUR?" Sokağın başında beni bekleyen Chanyeol'a hızlı adımlarla eşlik ettim.

Stajyerligimizi yapacagımız yere geldik. Mimarlık okuyorduk. Şimdide bir Mimarın ofisine gelmiştim.. Cidden harika bir yerdi fakat benim kadar olamazdı haha

Mimar oldugunu düşündüğüm beyefendi konuşuyordu, anlatıyordu bize çalışmalarını,görüşmelerini bunları hepimiz biliyorduk zaten. Anlamış gözlerle meraklı gözlerle izledigimden bana bakarak anlatması yok muydu?

Yakışıklı yüzümden gözlerini çekemiyordu adam. Umarım gay değildir yoksa ortalıgı ayağa kaldırırım. Ah! Erkekler bile beni arzulamaya başlamış.. Ne diyim hoşuma gitti..

Çok umursamamış gibi hareketlerimle sürü gibi arkadaşlarımla ilerliyordum. Chanyeol ben ve adamın bakışlarımız görmüştü. Kahkahalarıyla omzuma vurdu.

Şuan gülmemek için kendimi zor tutuyordum..!

Chanyeol'un kahkahalarını bastırmak ve kahkaha atamadığımdan kıpkırmızı olan yüzüme su vurmak için izin isteyip lavaboya koşar adımlarla yetiştik.

Lavaboda Chanyeol ile birbirimize vurarak gülüşüyorduk. Gülmekten duvarlara vuruyorduk birbirimizi... 

Zar zor kendimize geldiğimizde ciddi bir ifade takındık suratımıza. Sürümüzün yanına yerleştik kuzu kuzu. 

Gezimiz devam ederken birden bıçak gibi saplanan ağrımla tutundum yanda ki masaya. Sakin olmaya çalıştım hayır hayır burda olamazdı. Rezil olamam şuan.. Masanın üstünde gördüğüm ilaçlardan bir ağrı kesiciyi alıp mideme direk indirdim. Durumu anlamış olan Chanyeol bana termostan hemen suyu getirdi hemen alıp kafma dikiğim su boğazımda kalmıştı.

Siktir...

Öksürerek yere yığılıyodum. Büyük bir curcuna olmuştu. Kulaklarım... Sanki birdaha duymayacaksana çınladı. Biryerden öksürüyor biryerden yuvarlanıyordum. Rezil olmam artık umrumda değildi.

Başımın dönmesiyle yerde yuvarlanmamı kestim. Kusacak gibiydim. Ve kustumda bomboş olan midemde sadece tek olan hapı kustum..  

Gözlerimin kapanmasına izin verdim...

Uyandığımda ambulansın içindeydim. Ne olduğunu çözmeye çalışıyodum. Hemşire elinde defter kalem ile sorular sormaya başladı. Bana! Ama Chanyeol cevap veriyordu.

"Bu ne zamandır var?" "Hep vardı bebekliğinden beri sanırsam" hemşire gözlerini devirerek konuştu. "Peki hiç muayne oldunuz mu?" Chanyeol gene konuştu "Hey şöyle lanet birşey yaşayıp hiç doktora görünmemesi mi? Sen çıldırmışsın" Hemşire hafifçe mırıldandı 'geveze' diye duymdığımı sanıyordu fakat duyuyordum.

Hemşire işaret parmağını gözümün önüne koydu. "Bir tepki ver" dedi. Chanyeol yine konuştu. "Uyanınca tepki verebiliyor bak ama öyle değil beni izle" Geldi ve muhteşem yüzümün pürüzsüz yanağıma sertçe bir tokat çarptı. Hemşire hanım kalktı ayağa konuşacaktı fakat benim sözümle durdu. "GERİZEKALIII" diyip götüne attığım tekmeyle şaşırıp yavaşça yerine oturdu.

Chanyeol'ü yerine yerine geri gönderdikten sonra hemşire hanım eline tekrardan aldı o defteri.

"Yakınlarda yeni açılmış bir hasta-" Chanyeol sözünü böldü " TIMARHANE!" Yüzümü buruşturdum ve derin bir iç çektim. Tımarhane ne alakaydı?

"Lütfen siz devam edin." kadın onayı alınca devam etti "Yeni açılan hastane sizin gibi şu hastalıgı yaşayan kişileri bir arada topluyolarmış ve siz ile aynı acıyı çeken kişiler var" Duyduklarımla duraksadım şeklimi hiç bozmadan tek bir kılımı bile hareket etmeden kafama takılan tek soruyu sordum.

"Tımarhane?! ne alaka?" Kadın sorumla duraksadı eline Tımarhanenin afişini aldı. Orası bir proje aslında.." "Proje.. ama yine de tımarhane..." Kadın sert ve hüzün dolu sözlerimden doldu gözlerini aynı şekil donup kalma işlemini devam ettirdim. "Ama yine de yapacak birşeyim yok" Kadın gözlerinde tuttuğu göz damlalarını salarken şoföre tımarhaneye gideceğimizi söyledi.

Chanyeol derin bir iç çekerek sıkıldıgını ima ederek konuştu "Şov yapma len..!" Ah.. bu çocuk beni deli ediyor.

Ona susmasını ima ettim o da 'tamam be!' der bakışı attı ve telefonundan annemi aradı ve geveze tavrıyla anlattı olan biteni. 

Hissettim içinde ki endişesini. Ama artık Tımarhaneye bağlıydım. Chanyeol bana baktı durumun ciddiyetini daha yeni anlamış şekilde.

"Lan... Bidaha görüşemicek miyiz biz? bidaka koluma faça falan atsam yanına mı gelse aa dur ayn güzel fikir" kdın gözlerini devirirken bende sıkkın biçimde konuştum.

"Faça falan atmana gerek yok direk içeri alırlar zaten seni sen hiç merak etme" yüzü mort olmuşçasına baktı bana gönlünü almam gerekti. "Surt asma lan bak bende faça falan atmadan tımarhaneyi boyluyorum" bana baktı olumlu anlamda kafasını salladı " Bunun farkında olman ne güzel" şakasına kızdım ona.

Yanımızda ki hemşire hanım her geçen saniye sabır çekiyordu. Gözlerini devirmekten gözleri şaşı olacaktı adeta.

Ambulans dev tımarhanenin içine parketti. Chanyeol bana destek için gelen hemşireyi kovarak üstün bir bakışla koluma girdi. Tımarhaneye öyle bir girişimiz vardı ki dışardan elite deliler olarak dururduk.

Evet öyleydi.. Elitedik biz.. Elite delilerdik.

Hasta kabulda ki kadın kesinlikle erkek avcısıydı. Ağzı sulanırcasına bakıyordu bize. Üsütümüze düşecekti mübarek. 

Adamın biri yanıma geldi ve beni bir odaya götürdü.

O odada aynı her taraf gibi bembeyazdı içerde tek tük kişiler vardı. Adam beni içeri itti büyük bir güçle "Hey sakin ol adamım" Adam gözlerini devirip gitti. Bende bir sandalyeye geçip oturdum 

>>>

Uzun bir aradan sonra bölüm atmayı becerebildim neyseki  Oy ve yorumlarınızı bekliyorum Muah

Seviliyorsunuz~

•WHİSPER• BangtanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin