Uyuya kaldığım eski hurda koltuktan kalktım. Her tarafım tutulmuştu. Hafifçe esneyerek elimle saçlarımı karıştırdım. Biraz etrafa bakındım. Evin içinde gezindim. Annem ve babam... Dün gece iyi zaman geçirmiş olmalılar.
Bu yaşta bile? Vay be! Açlığımı dindirmek amacı ile mutfağa girdim. Elime geçen herşeyi yemeğe başladım. Deli gibi açtım. Saatte baktıgımda 11 e geliyordu. Erken uyanmışım ama işe gitmem için geç...
Hemen üstümü giyinip çalıştığım mekana geldim. Bir pavyona. İşimi seviyordum. Geceleri gelip ortalığı karıştıran mafyaları da.
Sahnede dans eden kadınlara ise fazla ilgili değildim. Akşam ki çatışmaları seviyordum. Ama sonrasında sabahın körü geliyor ve kırık dökük eşyaları temizlemek kalıyordu.
Sandalyeyi geçmiş olan merminin yaptığı deliği inceledim. Etkileyiciydi. Patronumun yaklaştığını görünce hemen işime odaklanmış gibi yaptım.
İyi adamdı ama böyle ortamlar için değildi. Zaten babasından kalmıştı ona. Bu da üzerine iyi konmuştu haha.
Patron geri gidince yerimde düzeldim. Omzuma dokunan ve Arkamda olduğunu farketmediğim Suhoyu görmem ile yerimde zıplamam bir oldu.
"Kalk hadi Patron gitti bak gel bu sırada sana bişeyler ısmarlıyım" Ah bu çocuk böyle hep parasını konuştururdu zaten. O kaşınmıştı ve bende gidip en pahalı içiceği tadacaktım.
Mekanın mutfagına girip burdan içicek bişeyler almayı planlamıyordum ama mesai saatleri içinde dışarı da çıkamazdık zaten.
Olsun bizim mekanın içicekleri fazla lüxtü fakat tadının da parası gibi fazla lüx olduğunu söyleyemezdim.
Fakat beleşe olunca tadı tabkide daha güzeldi. Suho bana bakıp konuşmaya başladı " Eğer o ağrıların yüzünden olur da kusmak zorunda kalırsan sakın kusma çünkü o kadar parayı berbat etmişsin olursun ve iki gün boyunca mümkünse çişe gitme ki o kadar parayı sıçmış olmayasın"
Cidden ciddi bişeyler beklemiştim. Ama kesinlikle bunu beklememiştim. " Paranın senin için bu kadar önemli olduğunu bilmiyordum" hafifçe söylendim. Bana baktı kendi içiceginden bir yudum aldı ve konuşmaya başladı.
"Tabiki de yok! Ama senin var ve ben seni düşünüyorum aslında" dedi yüzündeki yapmacık samimiyetle. Dolgun dudaklarını biribirne bastırdı ardından ve bir oh çekti.
Ortam beni sıkmıştı içiceigmde bitmişti sabrım da. " Uhm.. Artık işe geri dönsek iyi olacak yoksa fazlalığından (!) pek değerini bilmediğin paralar ortadan tamamen kaybolacak"
Bana baktı "Eh tabi haklısın o zaman hadi" dedi. Aslında Suho ya birtek burdan para gelmediğini biliyordum fakat bunu şans eseri ve gizlice öğrenmiştim. Bu fırsat hem ona bunu bilmediğimi kanıtlıcaktı hemde mort edicekti o yüzden susmayı ve kabul etmeyi tercih etmişti.
Bir süre sonra mekanın önüne gelen araba ile duraksadım bu... bu... Ferariydi. Siyah rengi ve aralarına süslenmiş sarı renkleri beni cezbetmişti.
Beni cezbetmek her zaman zordu ve beni cezbeden nadir şeylerden biri olan bu harika ötesi arabanın yanına gittim yanıma zorla getirdiğim Suho ile fotoğrafımı çekmesini istedim.
İlk başta uzun birsüre boyunca ben onu çektim sonradan o beni çekmeye başlamıştı. Birbirimize attığımız laflar yüzünden Suho'nun kırılmış hallerini farkettim. Bişey yapmadım. Ne yapabilirdim ki kendi kaşınmıştı.
Beni çekmeye devam ederken birden patron gördü bizi yanımıza yaklaşıp konuşmaya başladı sessizce. "Ne yapıyorsunuz burda?" Suho atladı. " Iıı.. Kendimizce takılıyorduk işt-" Patron daha kaba bir sesle söylendi " Sahibinden izin aldınız mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
•WHİSPER• Bangtan
Fiksi Penggemar"Bir okul gibiydi bizi getirdikleri yer.Aslında tımarhane olan bu yerde kalırken aslında hasta olmadıgımızı anlatmaya çalışıyorduk fakat kimse inanmadı.. Sonunda bulduk neden böyle olduğumuzu..."