"Tae!"Jimin koşarak sarıldı en yakın arkadaşına. Onun için çok fazla endişelenmişti. Her ne kadar Yoongi hyung onun iyi olduğunu söylese bile Jimin kendi gözleri ile görmeden rahatlamayacağı için şu an omuzlarından büyük bir yükün kalktığına emindim.
"Tae."
Jimin'in peşinden ben de ona sarıldım ve birkaç saniye içinde ayrıldım. Evlerinin kapısında duruyorduk. Jimin Tae'yi gördüğü an boynuna atladığı için ayakta kalmıştık. Tae'nin talimatı ile salona geçip koltuklara yerleştik.
"Namjoon hyung ne dedi? Hiçbir şey bulamamışlar mı?"
"Bir şey bulmalarına gerek yok Jimin. İnsan olmak istiyorum."
Jimin derin bir nefes alıp bakışlarını kaçırdı.
"Tae, Yoongi'ye ne kadar güvenebilirsin? Ya o gerçek aşk değilse? Hem daha yüz yüze geleli kaç gün oldu?"
"Aşık olmak için zamana ihtiyaç olduğunu mu düşünüyorsun? Eğer seni ikna edecekse yıllardır onun hayallerine giriyorum Jimin. Kaç defa duygusal anlar yaşadık saymadım bile. Belki yüzümü hatırlamıyordu ama onunla gerçek hayatta karşı karşıya geldiğimiz ilk gün nasıl duraksadığını hatırla. Kokum ona tanıdık geldi. Bana yardım edebilecek kişinin o olduğundan eminim ama o değilse bile ben onu seviyorum. Şansımı denemek istediğim kişi o."
Jimin Tae'nin dediklerini bir süre düşündü. Bakışları kucağında birleştirdiği ellerindeydi.
"Tae haklı Jimin. Biz de seninle çok uzun zamandır yan yana değiliz. Birkaç ay oldu sadece. Ama seni gördüğüm ilk an kalbimin nasıl attığını hala hatırlıyorum. En başından beri senden etkileniyorum ve şu an ikimiz birlikteyiz. Neden bu onlar içinde geçerli olmasın?"
Jimin bana bakıp bir iki saniye sustu. Gözlerime güven verici bir bakış koyup ona odaklandım. Sonunda bana gülümseyip Tae'ye döndü.
"Pekala. Umarım dediğiniz gibi olur. Zaten bir insan olursam eğer senden ayrılmak zor olurdu. Bu sayede belki ayrılmayız ha?"
Üçümüz de yüzümüzdeki gülümseme ile birkaç saniye sustuk. Daha sonra Tae aklına bir şey gelmiş olacak ki hızla ayağa kalktı.
"Jim, sen gerçeği itiraf ettiğinde hiçbir yere kaybolmadın. Bu ne demek bilmiyoruz. Hadi kalk, bir büyücüye falan gidelim."
Tae hızlıca ve telaşlı bir şekilde konuşarak beni de tedirgin etmişti. Bizim aksimize Jimin sakince yerinde oturmaya devam ediyordu.
"Çok basit. Ben bir şeyler tahmin edebiliyorum ama emin değilim. Bir an önce bitsin artık. Hadi gidelim."
Ayağa kalkıp bizi beklemeden kapıya ilerledi. Peşinden kalkıp evden çıktık. Uzun bir süre yürüyüp küçük bir evin önünde durduk. Kapıyı çaldığımızda genç ve güzel bir kız karşımıza çıkmıştı.
"Merhaba Sihyeon. Baban içeride mi?"
Genç kız kapıyı içeri girmemiz için sonuna kadar açıp kenara çekildi.
"Hoşgeldiniz. Babam içeride. Gelin hadi."
Eve ilk önce ben girip diğerlerinin yanıma gelmesini bekledim. Herkes içeri girdiğinde kız kapıyı kapatıp önden ilerledi. Onu takip edip küçük bir odaya girdik. Pencerenin hemen önünde sallanan sandalyesinde oturmuş elindeki kalın kitabı okuyan arkası bize dönük adam konuştu.
"Hoşgeldiniz çocuklar."
Kitabını kapatıp arkasını döndü. Jimin ve Tae'ye yüzündeki tebessümle baş selamı verip bana baktı. Kaşları bir anlığına çatılsa bile hemen toparlanıp işaret parmağını bana yöneltti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dreamer ~{Jikook}~
FanfictionJeon Jeongguk hayal kurmayı severdi. Park Jimin ise Jeon'un kurduğu tek hayaldi.. -Jikook- #jikook 41 #taegi 20 Başlangıç tarihi: 01.10.2020 Bitiş Tarihi: 06.02.2021 Lunastelll🎑⭐