"Bölüm, Yoongi ağzından olacaktır."
Hıçkırarak ağlıyordum önünde, sevgilim. Neden kalkıp silmiyorsun göz yaşlarımı? Kalkasana Hoseok... Silsene... Küserim sana, gerçekten... Bu sefer beş dakika boyunca konuşmam seninle. Canım çıkıyor gibi. Neden, neden istememiştin ki zamanında sana yardım etmemi, etmemizi...?
Hıçkırıklarım cam parçalarına dönüşüyor; boğazımı her seferinde daha da keserek ilerliyorlardı. Yanına gelmemi ister misin, sevgilim? Kollarımı ruhuna sararım, kafamı göğsüne yaslarım ve sen hiç gülmemiş gibi gülersin... Olmaz mı?
Sesim güzel değildi senin kadar ama: sen hep söyletmeye çalışırdın bana... Aç gözlerini sevgilim, aç... Yemin ederim söyleyeceğim. Sesimi duymuyorsun sevgilim... Çabanı hiç anlamıyordum. Ben şarkı söylerken ağlamak üzere olduğumu da fark etmezdin hiç... Ama yemin ederim...
"Yemin ederim, sana söyleyeceğim sevgilim. Şarkı söyleyeceğim..."
"Ellerimiz, gözlerimiz bizim...
Kör olduğumuz aşkımızdan,
Yolları bulamamaktan,
Birbirimize tutunan, ellerimiz bizim...
Kalplerimiz tutunan bizim.
Bir süredir konuşamadı gözlerimiz,
Ellerimiz suskun kaldı, karşılığı olan ellere...
Kokularımız sarılmaksızın oturmuş,
Yalnızca durup ikimizi beklemekte...
Sadece gülümse isterim, meleğim.
Sadece gülümse...
Dökülsün incilerin,
Parlasın gözlerimin önünde."
Titriyorum sevgilim. Ellerim titriyor. Sesim titriyor ve belki de...sensizlikten kalbim. Dibimdesin işte, buradasın. Ama titriyorum, sevgilim. Senin için söylediğim her söz okyanusumda bir kayığa atlıyor ve kendini çeken sana, yani girdaba gidiyorlardı. Neden...neden? Canım bu kadar yanarken...neden?
Hıçkırarak ağlarken arkamdan omuzlarıma ceket bırakan Jun'a baktım.
"Sen, sen... NE HAKLA BURAYA GELMEYE CÜRET EDİYORSUN? HA, SÖYLEDİKLERİN YETMEDİ Mİ? HOSEOK BİR HASTA DEĞİL. GÜN GÜN ONUN ERİMESİNE NEDEN OLAN, İÇİNİ KEMİRMESİNİ SAĞLATAN, GÖZLERİNİ ÇÖKERTEN, KALBİNİ ZAYIFLATAN SİZİN İĞRENÇ SÖZLERİNİZDİ. HOSEOK BENİM- ÖHÖHÖH"
Derin derin nefes alırken bana su uzatan Jun'a sertçe baktım.
"Siktir-öhöh- SİKTİR GİT BURADAN JUN ANLADIN MI? ÖHÖH! O DİĞER ALTILIYA DA SÖYLE, HOSEOK EMİN OLSUNLAR BANA LÂYIK OLAN TEK KİŞİ!"
Suratıma sertçe bakmış ve ceketini yerden çekip alarak, çıkıp gitmişti. Belki de aylardır bu kadar yüksek çıkmayan sesim boğazımı zorlamış ve hıçkırıklı ağlamalarımı geri getirmişti.
"Lanet olsun, lanet olsun...!"
Yalnızca küçük kayığımla damlalarında yüzmek istiyordum ben, sevgilim. Sen okyanusuma hayran kal, ben damlalarından vazgeçemeyeyim istiyorum. Çok değil isteğim, anla beni...
Etrafımda artan sesler ile gözlerim kocaman açılmştı. N'oluyor...? Nergis'im gözlerini açtığında küçük bir çığlıkla yanında bitmiştim. O'ysa...O'ysa, sadece seri şekilde yerinden dikleşmiş ve beni görmeden kolundaki seruma uzanmıştı.
"Hoseok..." Sesim gitmeyecek olsa da fısıldadım.
Hızla ellerini durdurmaya çalışırken bakmıştı bana. Kaşları çatılıydı. Ellerini hızla benden çekmiş ve ardından çekmeceleri karıştırmaya başlamıştı. Bi'tanem, durduramıyorum seni. Keşke sen söylerken dinleseydim de güçlenseydim. Ağzıma 'Uçak geliyor'lar ile yaklaştırdığın sebzeleri yeseydim. Özledim Hoseok... Sadece bu bir günden kısa sürede bile senin 'Uçak geliyor'larını özledim.
Bir anda nereden bulduğunu bilmediğim makası açarak koluna yaslamıştın. Çığlık atarak doktora sesleniyordum. Kimse neden duymuyordu sesimi?
"NEDEN?"
Çığlıklarım ile elini tutmaya çalışıyordum. Çok güçlüsün sevgilim. Benim aksime bedenen de, ruhen de... Göz yaşlarım ellerine damladığında yavaşça bırakmıştın elindeki makası. Düşmüştü yere, tam da ayağımın dibine... Gözlerimiz kesişmişti, bundan sonra kafamı kaldırdığımda.
"Anne..." demişti. O kadar uzun süredir kullanılmayan sesi... Çatlak, ince, çaresiz... Gözlerini gözlerime bakarken sesi bir anda çocuklaşmış ve ağlamaya başlamıştı.
"ANNEE!"
Göz yaşları dökülürken kendi sesini duymaması her seferinde daha çok bağırmasına neden oluyordu. Saçlarını yoluyordu ve benim aciz bedenimle tek yapabildiğim onu bu haldeyken izlemekti.
"Hoseok..." Sesim o kadar güçsüz ve acı bir tat bırakmıştı ki kalbimde... İyi ki, iyi ki Hoseok duymuyor diye düşünmüştüm. 'Kalbim' kalbimin üzülmesine dayanamazdı.
Aklıma gelen uçuk fikirle çığlık atan Güneş Damla'ma sarıldım. Çığlıkları kulaklarımı tavaf ediyor, her seferinde kalbimi pençeliyordu.
"ANNE! ANNEEE! ANNEEEEE!"
Hıçkırma Yoongi... Sakin ol. Kendine geldiğinde seni böyle görürse ne kadar üzülür. Hıçkırma Yoongi... Duşa sakla yine her şeyi. Yut ağzındakileri, bağırma, dökme kelimelerindeki kırık dökük kalbini...
Merhaba.... Bugün gerçekten...kötü bir gğn geçirdim. Ve yazmamın tam zamanı olduğunu düşündüm.
Çok güzel olmasada... Üç dörtlük hâlinde olan sözler bana ait. Almamanızı rica ederim. Teşekkür ederim.
Umarım, gününüz güzel geçer.
Ayrıca doktorların gelmeme sebebi bir sonraki bölüm de ortaya çıkacak.
İyi geceler...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay Meleği *Sope'Yoonseok'*
Short Story•Tamamlandı.✓• ''Çünkü kırmızı, kan olarak sadece benim bileklerime yakışıyor.'' angst #8 sope ukegi semeseok angst