1: büyüyen acılar

1K 197 73
                                    

—

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

3 hafta sonra

"Minho? Ben geldim bebeğim!" Jimin dairesine girerken neşeyle bağırdı, bakıcısı az önce gitmiş olmalıydı.

Restoranttan istifa ettikten sonra aldığı işi gerçekten bir nimetti—saatleri esnekti, ayrıca maaşı iyiydi.

Çantasını mutfak masasındaki sandalyenin arkasına astı ve oğlunu kontrol etmek için odasına doğru yürüdü.

Minho örtülerin altında uyurken o kadar mutlu görünüyordu ki, Jimin onu uyandırmaya kıyamamıştı, "Güzelce uyu bebeğim," diye fısıldadı kapıdan.

Kendini oturma odasındaki kanepeye attıktan sonra, hayatının 3 hafta öncesine göre ne kadar değiştiğini düşünmeden edemedi.

Evet, Minho'ya olanlar kesinlikle korkutucuydu. Oğlunu birkaç doktora götürüp fiziksel olarak sorunu olmadığını teyit ettikten sonra, bunun kendileri için bir şans olduğunu düşünmüştü.

Minho'nun sadece mutlu bir evde büyümesini istiyordu, ancak Junmyeon ile olmayı seçerek en büyük hatayı yapmıştı, bu yüzden de onu hayatından çıkartarak bu durumu düzeltmeye karar vermişti.

Jimin, restoranttaki işinde perişan olduğunu biliyordu ve bu olumsuzluğun evlerine sızmasını istemiyordu, bu yüzden ilk fırsatta işi bırakmıştı ve sonra şans ona gülümsemişti!

Jimin bir süreliğine gözlerini kapattı ve Minho'nun geleceği için planlaması gereken her şeyi düşündü. Bu biraz, civcivleri yumurtadan çıkmadan saymaya benziyordu; ama gerçekten heyecanlıydı! Uzun zamandır ilk kez, oğluyla birlikte dört gözle bekleyeceği gerçek bir geleceği vardı.

Masadaki telefonunun uğultusunu duyduğu sırada üşengeçlikle uzandı. Bankadan bir mesaj gelmişti (dürüst olmak gerekirse kalbinin acıyla çarpmasına neden olmuştu).

Mesajı okumak için çabucak açtıktan sonra, telefonun yüzüne düşmesine izin vermişti.

Derin bir nefesin ardından telefonunu tekrar eline aldı ve telefon ekranına şaşkınlıkla baktı, yazılanlara pek inanamamıştı.

Zar zor kazanmasının yanı sıra birikimi vardı, evet, ama banka hesabında 300.000 doların olması mümkün olamazdı.

Yatıran kişinin adı... mesajda yazmıyordu.

Şaşkınlıkla yerine dikleştiği sırada ne olduğunu anlamayarak ekrana bakmaya devam etti. Bu paranın onun olması imkansızdı ve bu onu tedirgin ediyordu.

Kimsenin Jimin'e borcu yoktu, hiçbir şey satmamıştı veya iade etmemişti ( ki zaten bu miktara yakın hiçbir şeye sahip değildi), bu yüzden paranın kendisine ait olmadığına dair hiçbir şüphe yoktu. Öyleyse...

Junmyeon'un muydu? Onun parası mıydı? Bunu ona sormak zorundaydı.

Parayı kullanmak Jimin'i rahatsız hissettirirdi, çünkü para kendisine ait değildi; ama eğer Junmyeon'unkiyse hiçbir sorun yoktu. O piçin Minho'ya yaptıklarından sonra, ki hala tam olarak ne olduğunu bilmiyordu, üç yüz bin dolar azdı bile. Oğlu paha biçilemezdi.

moonchild | kookmin (omegaverse) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin