Güneydoğu'ya ilk Adım...!!!

2K 45 1
                                    

Güneydoğu'ya ilk Adım...!!!

C-130 Batman askeri havaalına inmek üzereydi. Herkes sorumlu olduğu time hazırlıklarını yaptırdı. C-130 un iki dev pervanesinin gürültüsünden işaretlerle anlaşabiliyorduk. Aniden atlayışa 5 dk kaldığını gösteren ışık yandı kabin içerisinde. Herkes birbirine bakıyordu, atlayış mı, ama, ama, ama bu uçak inecekti işte o piste, askerlerimin çoğu paraşütçülük konusunda acemiydi, bir çoğu sivilde paraşüt eğitimi almadan gelmişlerdi; muharebe atlayışı nasıl yaptırırdık onlara?

Kaşla göz arasında herkes havadaydı, kimsede ne bir telaş ne de bir korku vardı. Havada askrlerime bakarken onlarla ve beni yetiştiren komutanlarımla gurur duydum; işte Türk askeri buydu. Karar vermek için beklemenin muhtemel can kaybını arttıracağını öğrenmişti herkes...

Yere indiğimizde, küçük bir kaç kırık dışında kimsede bir şey yoktu ki bu gayet normal bir durumdu. Muharebe atlayışlarında ( 150 metreden ) normal atlayış yükseklği olan 450 metrenin çok altında kalındığından yere çarpma şiddeti çok daha fazlaydı.

Pistte bizi zırhlı araçlar bekliyordu. Yarım saatlik bir koordinenin ardından herkes araçlarındaki yerini almış, hareket vakti gelmişti. Yavaşça hareket etti araçlar, bölgeyi bilmediğimiz için bize karakol bölgesine kadar refakat edecek olan özel harekât timinin üzerindeydi tüm gözler. Bizim birliğin tamamında botlarboyalı, saçlar düzgün, sakallar traş edilmişti. Özel time baktık bir de; kesinlike aylardır orada oldukları belliydi. Ancak hiçbirinde ne bir yorgunluk belirtisi, ne de bir korku vardı, çakı gibiydi hepsi. Askerlerime güven geldi. Siirt'ten de çıkmıştık, artık dağların arasında yol alıyorduk. Komutanım beni uyardı,

- Murat, dikkat et, herkesin emniyeti açık olsun.

Emniyet mi, açık mı olacak...? Tamam dedim kendi kendime, işte şimdi her şey yeniden başlıyor.

- Mutlu yıllar...

Mardin'li Mehmet'ti bu. " Sen nereden biliyorsun " dedim. Çocuk ayaklı kütüphane mübarek, kimin hakkında ne gerekiyorsa biliyor, azarladım biraz, sırası mı dedim; utandı boynunu büktü. İleride tam 4 kez hayatımı kurtacarak Mehmet'e çok şey borçluyum. Türk - Kürt ayrımı yapanlara en iyi örneklerden birisidir Mehmet. Kürt ile teröristin farklı kavramlar olduğunu çocuk yaşta anlayan Mehmet en iyi askerlerimden biri olacaktı ileride.

Yolculuk iyi geçiyordu. Yine Mehmet konuştu;

- Komutanım, bunlar korkak, bi hoş geldin bile demediler bize.

Bir yandan da yanındaki dürtüyordu onu, sürekli benimle konuşmaması için.Mehmet'in cevanı her aklıma geldiğinde gülerim;

- Ne var lan, o da insan, bakma pırpırlarına, kanasına, gözlüğüne. Adam iki üniversite bitimişse ne olmuş, ikimizde postal giyiyoruz.

Çok yaşa sen Mehmet diyesim geliyor şu an birden içimden, ama Allah rahöet eylesin, 9 ncu ayımızda şehit düştü Mehmet.

Karakol gözükmüştü, ama yol bitmişti. Mehmet mızmızlanmaya başlayanlara ağıza alınmayacak şeyler söylüyordu. Mehmet, ben ve komutanımın gayretleriyle yaklaşık 4 saatlik bir yürüyüşün ardından karakola ulaştık. İleride çok düşünecektik; nasıl olur da bizim 4 saatte yürüyebildiğimiz yolu kanı bozuklar 1 saat içerisinde ceylan gibi sekerek katediyorlardı...?

Hazırlıklar yapılırken yine Mehmet baklayı ağzından çıkardı;

- Ben de burası " çiççek " gibi yapmazsam bana da ayı boğan Mehmet demesinler. ( Ayı boğan hikâyesini ileride anlatacağım ). Jandarmalar nasıl bakmış buraya, bi çiçek bile yok, köpek kulübesi boş vs vs... Sürekli söyleniyordu.

- Komutanım, postanız beni yapın, bak valla konuşmam.

Bu kadar içten bir insan olur mu? Evet, tam bir " insan " dı Mehmet. Ama yine azarı yedi; " sana bir pul yapıştırırım şimdi, sökemezler, posta mosta yok, herkes kendi işini görecek burada "...

Her şey sakin görünüyordu, uzun zamandır yenilenmeyen mevzilere askerleri yerleştirdikte sonra diğerleri de istirahate çekildi. Kurt puslu havayıo severmiş, o gece öğrendik....

Siirt / 1992

Güneydoğu Ve YaşadıklarımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin