1.BÖLÜM:BOŞLUĞUN ÇAĞRISI

42 9 39
                                    

Gökyüzü masmavidir deriz hep. Bence o mavilik insanın yüreğini ısıtır. İçini açar. Kalbine dokunur. Maviyi sevdirir. Mavi asil bir renktir. Mavi yüreğe işleyen , hoş bir renktir. 

Gökyüzü kararır geceleri. Ama gökyüzünün karalığı sabaha kadar. Kara gökyüzü bile şükretmeyi öğretir bize. Gökyüzü nice kuşun yuvası , gezdiği yer nice pilotun hayalleri , nice paraşütçünün can yoldaşıdır.

Strese girince veya üzünç bir olay yaşadığım an baktığım tek yer ve huzurla dolduran tek yer gökyüzü....
Mas mavi bir örtünün üzerinde olan bulutlar,geceleri ise koyu mavi bir örtünün üzerinde olan ışık saçan sim gibi serpilmişçesine yıldızlar...
Ve de oradaki yıldızlara bakmak.
En rahatlatıcı meditasyon bu olmalıdır bence...
En güzel şey ve en rahatlatıcı şey,
Ve de en muhteşem ve şölenle dolu bir manzara.

Lakin artık bu manzara bile beni rahatlatamıyor.

Aşk'ı kim tarif edebilir? Yalnızca aşık olan mı ?  Yoksa yalnız olan mı tarif edebilir ? Ya da aşkın varmıdır bir tarifi ? Bilmiyorum belki birini seviyorum. Evden çıkmış deniz kenarında kalbimi dinlendiriyordum. Ansızın dedemi yanımda gördüm. Elime bir kağıtla bir kalem verdi.  "Al bakalım denizi yaz buraya. Martıları yaz. Dalga seslerinin vuruşunu yaz. Yüzüne vuran rüzgarı yaz. Dertlerini yaz. Seni düşündüren bu kadar neyse onu yaz. İnsan herkesle dertleşemez ama kağıda içini döküp dertleşebilir." dedi.

Dediklerinde haklıydı.

O gün bu gündür ne hissettiysem ne düşündüysem büyük bir tutkuyla yazıyorum. Aşkın tarifi sadece üç harfe korkularıyla , mutluluklarıyla sığınmış basit bir kelimemiydi sadece? Hayır. Aşk karşılık beklemeden sevebilmektir. Laleri, gülleri , papatyaları, orkideleri koklayıp sevdiğinin kokusunu hissedebilmektir aşk. Elbet birgün sevecek diye umudunu yitirmemektir aşk. Sonuçta bir umuttur yaşamak öyle değil mi ?

Yüreğiyle hissedip , diliyle anlatabilmektir aşk. Yaza yaza , dertleşe dertleşe şair olabilmektir aşk. Aşk derin bir sessizliktir. Aşk herkes için farklı zamanda , farklı karakterlerle , farklı hadiseyle  başlayan , lakin aynı şekilde sonlanan bir romandır herkes için özel yazılan.

Ve aşk;  gönülden gönüle , dilden dile , ve gözlerden gözlere değişen masum bir tebessümden ibaret , masum bir duyguydu. Eğer onu hatırladıkça başı göğe ermişçesine yada karanlık bir boşluğa düşmüşçesine ürperiyorsa kalbiniz , onunlayken pervaneleşen yelkovanlar onsuz olduğu yerde kalıyorsa bir akrep kadar hain. Sınıfta, okulda, parkta, bahçede, kafede, deniz kenarında içiniz içinize sığmıyor ondan söz edilince kalbiniz duracak gibi olup nefesiniz kesiliyor bir magma gibi kızarıyorsanız kalbinizde, yada  göz göze geldiğinizde tebessüm ediyorsa, her bulunduğunuz yerde tesadüfen o da orda oluyorsa, siz keyiflendikçe gülüp, hüzünlendikçe ağlıyorsa eğer, dünyanın en güzel yeri onun yaşadığı yer, en güzel kokusu kendi kokusu, en dayanılmaz duygusu gözlerindeki kederse , hayat onunla güzel ve onsuz müptezelse, elmalar pembe, gökyüzü pembe,  yeryüzü pembe, onu yanakları pembeyse, kışlar  yazlar, sonbaharlar, güzler ilkbaharsa, her şiirdeki dizeler oysa her çiçek onu açıyorsa, bir anlık kavga bir ömür gibi geliyor iştihanız açılıyor, iştihanız kapanıyor, iştihanız şaşırıyorsa, iştihanız hasret acısında bile karşı konulmaz bir tat buluyorsa, elinizde telefon habire başparmağınızla resimlerine bakıp bakıp sürüklüyorsanız, her çalan telefona o diye atlıyor, zora geldiğinde kapıyı çalanın o olduğunu adınız gibi biliyorsanız, kokusu burnunuzdan, yüzü beyninizden, sesini kulağınızdan aklınızda silinmiyorsa bir türlü, dışarıda yer yerinden oynuyor içerde bu sizi hiç ilgilendirmiyorsa, ve bu hislerinize sizde bir mana veremiyorsanız, kaybetme korkusu buluşma sevincinden ağır basıyorsa, ve aşk gururdan daha ağırsa, aşktır bunların hepsi.

Boşluğun Çağrısı : [𝐋𝐚𝐩𝐩𝐞𝐥 𝐝𝐮 𝐕𝐢𝐝𝐞]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin