2- Okulun ilk günü

92 4 0
                                    

15 Tatil bitti ve artık yeni okuluma başlama zamanım geldi.

Yine o kabus pazartesi!

Yeni arkadaşlar, yeni ögretmenler. Bu okula yazıldığım gün resmen allaha yalvarmıştım. Kavgacı, kendini bir bok sanan şımarık kızlar olmasın diye 5 vakit namaz bile kılabilirdim. Birçoğumuzun "cazgır" olarak adlandırdığı ikinci bir karakterim var. Bu yüzden önceki okulumdakiler bunu gördükleri için benle pek arkadaşlık kurmazlardı.

Bu okula annem ve babam ayrıldığı için gelmiştim. Annemin yanında kalmaya karar verdim ve ulaşım yüzünden bu okulu tercih etmiştik. Önceki okulumu hiç özlemiyorum. Pek iyi bir yer olduğu söylenemez. Her tür bulabilirsiniz. Durmadan birbirine sataşan, laf atan birçok tip vardı. Ah evet benim en nefret ettigim de bu tür kızlardı. Kesinlikle etrafına sataşan bir kız benim arkadaşım olamazdı.

Saat 8:00 a yaklaşıyorken okula gelebilmistim. Bu otobüsler gerçekten de kabus gibi. Neyseki dersin başlamasına 30 dakika olduğunu görünce nefesimi dışarı verip kantine doğru yol aldım. Kahvaltilik birseyler aldıktan sonra banklardan birine oturdum. Etrafı ve okulu inceliyordum. Gerçekten güzel bir bina. Pembe ve beyaz şerit halinde duvarları, siyah üstünde demir ve cam işlemeli bir kapısı bu dört katlı binayı çok havali gösteriyordu.

Bankta otururken birinin beni izlediğini hissettim. Öyle bir çekim varmış sanırım bilim adamları kanıtlamış falan filan. Tatlı olmayan fakat kendince bir çekiciliği olan tamam tamam töbe simdi bide çarpılmıyım taş gibi bi cocuktu. koyu yeşili andıran gözleri, dağınık koyu kahve saçları beni benden almıştı. Gözlerimi ondan alıp başka bir çocuğa takilmistim. Ahh hadi ama ben yanlışlıkla taş okuluna falan mı gelmiştim? Dur dur şuan karşıdan gelen kız da neydi öyle??
Bu kızsa ben neyim lan?

Sen sus içses burda ben konuşurum.

O taş olarak adlandırılan kız benim az önce ikinci takildigim çocuğa doğru yürümeye başladı. Aramızda fazla mesafe olmadığı için az da olsa sesleri duyabiliyordum.

Taş kız: "Selam canım"

Taş kız: "Hey insan bir cevap verir odun."

Bi baktım ki kız arkasına bakmadan yürümeye devam etti. Icımden kıkır kıkır gulsem de yüzümde tek bir mimik oynatmadim. Böyle devam Derin aferin. Güzel oldu ha. Ikinci kafamı çevirdiğimde ise o kız benim ilk bakıştığım çocuğun yanına gitmiş ve oturmuştu. O duble yakışıklı çocuğa hararetli şekilde konuşuyordu. Bu sırada zil çaldı ve hemen sınıfım olduğunu düşündüğüm sıraya girdim. 10. Sınıf olduğum için orta taraflarda bir yerdeydi sıram. Çok geçmeden müdür kürsüye çıkarak gene o sihirli kelimeyi söyledi "para, para, para" hepsi mi böyleydi allahım. Ben bunları içimden geçirirken İstiklal Marşı okuyup ardından sınıflara çıktık. Ve sınıfımı bulamamistim. Ne kadar iç açıcı bir gün öyle değilmi? Bir kıza sorup sınıfıma dua ederek girdim. "Allahım nolur sorunsuz bitsin bu gün"

Sınıfa ilk girdiğimde yarı yarıya kızlı Erkekli olduğumuzu gördüm. Herkes bana bakmak zorunda miiğ? Ben sakin olmaya çalışarak siyah düz saçlı önleri arkasına göre daha uzun olan bir kesimle ve kırmızı rujuyla vahşi görünse de bu kızı aldırmadan yanına oturdum. Başka seçenek yoktu ki zatenn tek onun yanı boştu. Kızın bakışları üzerimde yavaş yavaş gezerken şirin bir sesle "Merhaba ben İrem" diyince yüzüme hafif bir tebessümle "Merhaba bende Derin" deyip önüme döndüm.
Hadi ama Derin hemen herkese güvenmek yok. Bunu hep yapıyorsun tatlım. Kendine gel. Iki söze kanmayacaksın.

İçsesime hak verip sınıfa göz gezdirdim. Yok artık! O duble taş olan çocukla suan aynı sınıftaydık!


SESSİZ ÇIĞLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin