4:5

214 18 44
                                    

Uzak bir deniz ve yanında arkadaşlarının gülüşü vardı. Jimin ile Taehyung arasındaki gerilim halen devam ediyordu. Bu gerilimin geçebileceği çok beklenir bir şey değildi fakat yakın arkadaşlıklarının son bir sarılma ile bozulduğunu kimse bilmiyordu.

Taehyung o gün Jimin'e sarılmadı.

Jimin o gün belki de ağlamadığı kadar çok ağladı. İlaçlarını aldı etki etmedi yine de o çığlıkların, hıçkırıkların, sessizliğin içinde ağlamaya. Hissedemediği hissizliğe ağlamaya çalıştı ama ağlayamadı sonrasında.

Onu özlüyor, onu bekliyor ve onu gözlüyordu. Belki bir an gelir de onu kurtarır diye. İçindeki yaşlı adama sahip ses ise ona kızıyordu. Onu azarlıyordu, "Günahlarının nedeni olan adamı beklemek seni üzerken Tanrı sana daha çok kızıyor." diyordu. Günah... Ne kadar da gerçek bir tanıma sahip olsa da tartışılınabilir bir konuydu. Günah'ın Jimin için tanımı ise Taehyung ile tanıştığı gün ki ilk hissiydi.

İlk gün, ilk her şeyin değişti gün. "Hey parmakların ne kadar da küçük! Bu çok tatlı." Ellerindeki izleri okşadı. Sızlıyorlardı. Taehyung Jimin'in hayatında o gün diyebileceği iki önemli gün yaratmıştı. Birinde içinde bulunduğu boktan çıkartmıştı, diğerinde ise öldürmüştü. Keşke o gün atlasaymış.

Hiçbir şekilde ışık bulunmayan bir uçurum kenarındaydı Jimin o gün. Biraz ötede elini kaldırsa gökyüzündeki şehrin ışıklarına dokunabiliyordu fakat o onlardan kaçıp denize atmayı düşünüyordu kendini. Tombul yanaklarını oflayarak ısırıyordu. Elleri tırnak izleriyle ve kesiklerle doluydu. Bu haldeyken bir şeylere tutunmasını söyleyen aptallar vardı.

Yüksekte olduğu için rüzgarı yakından hissediyordu. Rüzgarın hızlanacağını anlamıştı. Saçları yavaş yavaş dağılmaya başlamıştı, gözleri havanın akımını hissediyordu, hırkası açılmıştı. Güzel bir an demişti gitmek için. Ayağa kalkıyordu yavaşça ve vücudu rüzgar arttıkça birkaç adım geri gitmişti. Hiçbir şeyden şikayetçi değildi sadece son saniyelerim diyordu.

"Siz burada tanışmıştınız değil mi?" Hoseok, Taehyung ve Jimin'i göstererek sormuştu. "Evet burada tanışmıştık." 'keşke tanışmasaydık' demişti içinden saniyesinde pişmanlık ve tiksinti duyguları kabarmıştı.

"Bugün özel bir gün mü o zaman?" Jeongguk denizi incelemeyi kesmişti. Tanıdığı arkadaşları buraya onları çoktan getirmişti. Güzelliklerle dolu bir yerde tekrar genç hissedebilirlerdi. "Ben istedim buraya gelmeyi," sessizliğini korumak istiyordu. Çok fazla konuşmuştu zamanında ve şimdi gerçekten susmalıydı.

"Burasının benim için anlamı büyük ve de bir kez daha görmek istedim."  Belki de son.

Gözlerindeki yaşlarla biraz daha izlerken gökyüzünü arkasından adım sesleri gelmişti. Gecenin bu saatlerinde buraya gelen biri ya intihar etmek için gelir ya da ne için geldiğini bilmez. Jimin intihar etmek için gelendi.

"Hey? Birisi mi var orada?" endişeyle seslerin yaklaştığı yere gitti. Koşan bir silüet vardı. Sürekli arkasına bakıyordu ve nereye gittiğini bilmeyen bir hali vardı. Adımlarını vura vura koşuyordu. Ayrıca nefes seslerini duyuyordu, yorgundu belli. Eski yerine dönme kararı almıştı. Tekrar hafif ıslak toprağa oturmuştu. Denize şehrin ışıkları vuruyordu. Birçok insan böyle bir manzara için canını verebilirdi. Ben de o insanlardan olacağım demek ha...

Jimin atlayacaktı ve yüzecekti. Asla yüzmeyi bilememişti ve hiç denize girmemişti. İlkinin sonu olmasını istiyordu ve bu yüzden böyle bir yol seçmişti. Hayatında çok fazla özel bir şey yoktu. Çoğu travmalar, kötü yaşantılar, ilaçlar ile doluydu. Hayatını anlamlandırmak için elinden geleni yaparken böyle güzel bir ölüm seçmesi son zamanların en büyük mutluluğuydu.

Tekrar adım seslerini duymuştu son kez ağlarken. Son kez olduğunu düşündüğü gibi olmamıştı. İstediği gibi ölmedi o gece, istediği gibi o gece ağlayamadı.

Çünkü Taehyung yanına geldi. Onu sevdi, onu korudu, onu değerli kıldı.

**son 1 bölüm.

görmezden gelebilirimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin