última | sol

193 18 30
                                    

Gözlerimi açtığımda kendi evimdeydim. Kendi evimde miydim? Yatağımdan kalkıp çıplak ayaklarımla ana koridorda yürüdüm. Kordiorun sonuna geldiğimde mutfağa kafamı çevirdim. Yuta bana yemek hazırlıyordu. Anlam veremediğim bir panik hâlindeydim.

"Jaehyun nerede? Ben neden buradayım?"

Merakla sorularımın cevabını Yuta'dan bekliyordum.

"Sana zarar vermedi değil mi?"

Yuta yemeğin altını kısıp kaşığı kenara koydu.

"Yemek yemen için kalkman iyi oldu. Doktorlar demişti zaten. Çok aç bırakmışsın kendini."

"Deli etme beni Yuta! Neler oldu? O benden vazgeçmezdi. Beni öldürene kadar vazgeçmezdi."

Derin bir nefes alıp gülümsedi.

"Pes etti."

Sandalyeye oturdum. Kendimi çok güçsüz hissediyordum. Bu his tarif edilemezdi. Sadece tekrar uyumak istiyordum ve koku almamak. Midem bulanıyordu yemeğin köşesinden geçtiğim için.

"Beni sana mı getirdi?"

"Aynen öyle oldu."

"Anlat lütfen."

Yemeğin altını kapatıp karşıma oturdu.

"Kendinden fazlası ile geçmişsin Dongyoung. Yemeden içmeden kesildiğin için miden küçülmüş ve üstelik uzun süre yine besinsiz kalmışsın. Jaehyun'un neden bunu yaptığını bilmiyorum. Ama seni bana teslim etti. Ve hesap vermedi. Sadece en kısa sürede boşanacağınızı dedi."

"Neden böyle bir şey yaptı?"

"En ufak fikrim yok. Bir de üstüne bir çarşaf çekmeni, unutmanı dedi. Sadece toparlanmanı istiyorum. Elimden yemin ederim bir şey gelmedi. Seni kurtarmak o kadar istedim ki. Ben onların yanında zavallı bir öğretmenim. Neye gücüm yetebilir? Sana yaşattıkları için üzgünüm. Bana kızma, affet beni."

Aklıma kötü şeyler hücum ediyordu. Bir şey demeden kalktığımda kolumdan tuttu.

"Yemek yiyeceksin."

"İstemem."

"Dongyoung seni kaybetmek istemiyorum. Gittiğinde aklım çıktı. Orada sana nasıl baktıklarını tahmin edebiliyorum. Ne olur zora sokma durumunu."

Yuta için oturdum masaya. Sadece Yuta içindi. Tamam, yaşadığım şeyler berbattı. Jaehyun iğrenç adamın tekiydi.

Biliyordum, Jaemin değildi. Jaemin yaşadığı tek olay değildi. Bana yaptıklarını sineye çekemezdim ama insani tarafım el vermiyordu. Jaehyun'a çok alışmıştım. Doğrusu o her ne kadar kötü olsa da içinde küçük iyiliğe dair duygular barındırıyordu. Beni buraya bırakması herhangi bir örneğiydi. Vicdanı ile çarpıştığına emindim. Hâlâ oğlu için içi yanıyordu. Belli başlı bağlantılar kuruyordum Jaehyun'un psikolojisine dair yaptığı olaylarla.

Onunla konuşmak istiyordum. Yaptığı şey için minnettardım. Başta onun artık kölesi değildim. Ve kendi kendine bu eziyeti benim kötü olmamla sonlandırması her ne kadar abes kaçsa da sonuçta sonlandırması gerektiğini düşünmüştü. Üstünü kapatmamı istiyorsa ve elini benden çekecekse dediğim gibi bir suçluluk duygusu vardı.

Ulaşmam imkansız mıydı? Ona ulaşmak istiyordum.

Tüm gece boyunca belki de hafta boyunca Jaehyun'u düşündüm. Ne yapıyordu, iyi miydi? Vicdanım ile eşleştirdim endişemi.

Yuta evimden gitmiyordu. İşten evime, evimden işine. Kendi düzeni bu olmuştu günlerdir benim yüzümden. Yine de korkuyordu.

Markete çıktığında kapım çalındı. Ben ise sormadan direkt açıverdim. Birisi beni yine götürse de onunla konuşsam diyordum. Gerçekten bana eziyet eden adamla duygusal bir bağ kurmuştum.

in the fourth minute | dojaeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin