Bu bölümü can dostum, güzel kalpli Roj balıma Rojinhayal ' e ithaf ediyorum. İyiki varsın güzellik💚
Şûrîde: Osmanlıca perişan, Farsça tutkun, aşk anlamına geliyor.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Keyifli okumalar dilerim efendim 🦋 ( Multi medyadaki şarkıyı şiddetle tavsiye ederim. Çok güzel ve hüzünlü bir şarkı. Mutlaka dinleyin 🖤)
Panoya asılı fotoğrafları incelerken masum duran kişilerin neden seri katil olduklarını merak ediyordum. Yüzlerindeki ifadeden ürküp bakışlarımı karşımda hal ve hareketlerimi pür dikkat izleyen Bay Liveyl'e çevirdim.Ya da gerçek adıyla William Arthur Liveyl.
6 ay önce evimin bulunduğu sokakta " Black Lives Matter" yürüyüşü sırasında kendisiyle yaşadığımız tartışma sonrası yüzüme yediğim darbeden dolayı olaylar karışmış, 1 gün tutuklu kalmıştım. Bir arkadaşı çok sesim çıktığı için yüzüme silahın kabzasıyla vurmuş, bende o vurdu sanıp arkasından koşarak tek sağlam gözüm ile elimdeki pankartla ona saldırmıştım.Ona kötü kötü bakmam o olayı hatırlatmış olacak ki hafifçe sırıtıp geriye doğru yaslandı.Pis şey.
" Bayan Hill davasının tekrar açılmasını neden istediğinizi sorabilir miyim Bayan Newton?"
" Ben onun en iyi arkadaşıyım. O intihar edecek bir kız değil. Bugün ablası İsabell Hill Rose' un eski odasında üzerinde adımın yazılı olduğu bir kutu bulup bana getirdi. İçinde anlamadığım notlar farklı kelimeler vardı. Evinde cansız bedeninin bulunduğu banyo kapısına kan izi ile çarpı işareti konulmuştu. Hissediyorum intihar etmedi o. "
Sözlerim bittikten sonra dolan gözlerimi kapatıp bakışlarımı kaçırdım. Zor gelmişti anlatmak. Bay Liveyl dosyayı incelerken bende tişörtümün açıkta bıraktığı gerdanıma bakışlarımı indirip göğüs oluğumda duran Rose ' un geçen yıl doğum günümde hediye ettiği kolyeyi boynumdan çıkarıp parmaklarımla melek kısmını okşarken hediyeyi alırken yaşadığım komik an ile gülüşümü bastırdım.
Geçen yıl bana özel doğum günü partisi hazırlamak istemişler ama sevgili arkadaşım Nick yüzünden olaylar karışmıştı. Onlar partiyi hazırlarken beni oyalamak için yanımda gönderdikleri eğlenceli kişiliği ile oldukça sevilen dansçı arkadaşım Nick ile gün boyu gezmiş, sorularımla onu delirtmiştim. Gece saat 11 gibi eski bir arkadaşına denk gelince doğum günüm olduğunu unutup, bizi partinin yapıldığı barın olduğu yerin aksi yerine sosyetenin tercih ettiği lüks bara sürüklemişti. Kendimizden geçene kadar içmiş, sabaha kadar deliler gibi eğlenmiştik. Sabah tanımadığım bir banyoda gözlerimi açarken küvette ne işim olduğunu sonraya saklayıp banyodan çıkmıştım. Yatakta gördüğüm görüntü ile ellerimi dudağıma koyup gülmemi bastırdım. Nick sıkıca sardığı yastığı öperken, John da uyku sersemi nerden bulduğunu bilmediğim ağdayı Nick' in tüylü bacağına yapıştırmış, yukarı aşağı hareket ettiriyordu.Artık dayanamayıp haykıra haykıra gülerken sesime kalkan iki çılgın hâlâ aynı pozisyonda duruyordu. Ayrıca John' un kafasında kadın çorabının ne işi vardı diye düşünürken köşede dik şekilde konumlandırılmış ajandadaki tarih dikkatimi çekerken ellerimi iki yana açıp var gücümle bağırdım.
" Aaaa dün benim doğum günümdü. Vay be yaşlanıyorum."
" Ne doğum günün mü? Siktir ben onu unuttum. Rose beni öldürecek. Eeee iyiki doğdun Sara iyiki doğdun iyiki doğdun Sara. Hadi doğum günün kutlu olsun."
" Teşekkür ederim de Rose neden seni öldürecek Nick?"
" Sana doğum günü partisi hazırlayacaklardı. Seni oyalamak için yanında beni gönderdiler ama ben unuttum. Tanrım kesinlikle beni öldürecek"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YUÁNFÉN ( MAVi İRİS) Ara Verildi!
Teen FictionSevgili Sara, Sen bu satırları okurken ben belki de çoktan maviye karışmış olacağım. Nefesim kesildiğinde sadece içindeki kız çocuğunun acısını iliklerine kadar hisseden ama kimse görmesin diye hayatı dalgaya alan o kırılmış kızı görmek isterdim. S...