Belki acıtacak bir kesit üç

89 7 0
                                    


Daha önce yarım bıraktığım çok şey olmuştu. Kimisini yarım bırakmış olmak zerre umrumda olmamışken kimisi için gerçekten çok pişman olmuştum. Mesela İtalyanca  öğrenmeye yine de devam etmeliydim. Devam etmeliydim ki CV'lerime yazabileceğim iç açıcı bir şeyim olabilseydi. Balığıma da ömrünü fanusumda tamamlayana kadar bakmalı ve küçük kuzenime doğumgünü hediyesi olarak vermemeliydim.
Eğer ki hayatta olsaydı Kant'ın bana tam olarak nasıl bir yüz ifadesiyle bakacağını hayal edebiliyorum bu dediğimden sonra.  Esasında "Doğumgünü hediyesi" sadece tatlı bir kılıftan ibaretti çünkü. Gerçek ise bir balığa bakmaktan yana olan ilk günkü hevesimin kaçmış olmasıydı ve bu yaptığım ise Kant'ın  ödev ahlakına hiç uymuyordu.

Kant'ın ödev ahlakının dediğins göre toplumda iyi olarak tanımlanan bir hareketin gerçekten iyi olabilmesi için o hareketi yaparken kişinin bu hareketi yaparkenki amacının da iyi olması gerekir,yani kendi menfaatlerine yarayacak hiç bir amaç güdülmeden yapılmış olmalıdır. Ben ise bakımına artık katlanamadığım ama kendisiyle de ne yapacağımı bilmediğim balıktan kurtulmuş hem de tekrar bir hediye için para harcamaktan kurtulduğum için sevinmiştim.
Yaklaşık bir hafta sonra kuzenim telefonda ağlayarak beni balık muayenesine çağırmıştı ki muayene aynı gün içindeki bir cenaze törenine  dönüşmüştü. Yine o gün şanslıydık ki balığın üstüne şifon çekmeyi kuzenim fazla zorluk çıkarmadan kabullenmişti.

Daha bu şekilde şuanda aklıma gelmeyen ama yarım bıraktığım ve pişman olduğum çok şey vardı.
Fakat bu pişman olduklarım bana çoğu zaman acı vermezdi. Ahni kendi düşen ağlamazdı ya, işte tüm bunlarda bu yüzden ufak bir sızı olmaktan öteye gidemezdi.
Asıl acı verici olanlar  kendin yüzünden değil de birileri yüzünden yarıda bıraktıklarındı.
Örneğin arkeolog olma hayalimi annem  yüzünden yarıda bırakmıştım. İşsizliğin diz boyu olduğu ülkede arkeolog olup dağ bayır mı dolaşacaktım?

Bir gün babamla iyi anlaşabileceğime olan inancım da yarıda kalmıştı. Bizzat babam tarafından yarıda bırakılmıştı ve bu, burada giremeyeceğim kadar upuzun bir hikayeydi. Bu, apayrı bir sayfa gerektirirdi.

Bir de sana dair olan her şey vardı. Umutlarım ve beklentilerim, gerçek olamamış bir gelecek ve bazen uçuk kaçık olan hayallerim... bunlar hep yarıda kalmıştı  ve kabul etmek gerek ki senin bana yarıda bıraktırdığın her şey hayatımdaki herkesten daha fazlaydı.
Ben de yarım bıraktıkların beni de  yarım bırakmıştı. Gençliğimin baharı yarıda kalmış, yirmi iki yaşımda orta yaşın güzü ruhumu bir daha bırakmamak üzere esir almıştı.

Senin yarımlığın ne fenaydı.

Senin yarımlığın ne fenaydı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Ve Bu Kesit Acıtabilir, Belki...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin