Belki acıtacak bir kesit dört

53 7 0
                                    

- Bunları anlatmamıştım değil mi sana?-

Bazen babamı anlayamazdım ben. Hani insan insanı anlayamaz ya, öyle değil. Anladığımı düşündüğüm babamı bazen hiç anlayamaz, iki tane, siyah ve beyaz kadar zıt yargı zihnimde oluşurdu. İyi ve kötüydü, aydınlık ve karanlıktı. İkisi de oradaydı.

Sadece emin olduğum tek bir şey  vardı: bir  insanı anlamak o insanı sevmek demek değildi.

Babamla hiç bir zaman yakın olmadım. Ben... korkularla büyüdüm. Bu korku vurma kırma korkusu değildi. Babam gerçekten sabırlı ve sakin bir insandı yoksa. Öfkesi yıkıcıydı fakat öfkelenmesi de gerçekten zordu. Eğer o öfkelendiyse ortada gerçekten çok kötü bir durum var demekti. Zaten, en çok da onunla birbirimize benzediğimi iddia ettiğim özelliklerden biri buydu ya.  Küçük damlalarla dolan öfkemizin  dolduğu şişe kırıldığında sel olup taşkınca yıkmasıydı her şeyi.

Önemli ve emin olduğum başka bir şey daha: bir insanla birbirinize benzediğinizi iddia etmek her zaman   bununla övünmek mabında olmayabilirdi. Bazen bu, sadece kabullenilmesi gereken bir gerçekti.

Ben onunla aramızdaki bağı birimizin sebep ve bir diğerimizin sonuç olması nedeniyle kurulmuş, ve bu yüzden de birbirinden hiç kopmayacak olan bir bağ olarak görürdüm. Zorunluluğun resmiyetini ve biraz da belki de babamın büyüyüş şeklinin soğukluğunu taşıyan bir bağ.  Biliyorum ki eğer yeniden doğacak olsak ve bir tercih hakkı da verilmiş olsa, ne ben onu seçerim ne de o beni seçer. Bu üzmüyor beni. Sadece bir defa bunun bu denli canımı yaktığını hissetmiştim. Oda arkadaşlarımın anlattığı baba oğul anılarını dinlediğimde hissetmiş ve ilk defa, babamla aramızdaki soğukluktan nefret etmiştim. O gün anlatacak tatlı bir anım olmamasından, babamın beni hiç omuzlarında taşımamış olmasından, olağanüstü saçma bir durumda birbirimizle saçma sapan ama eğlenceli bir didişmenin içine düşmemiş olmamızdan  nefret etmiştim. Hatta babamla hiç kavga bile etmemiş olmamızdan nefret etmiştim. Sanki kavga etmiş olsak bu bile bizi bir nebze olsun yakınlaştırmış gibi hissettirir gelmişti. En azından bir konuda kavga edebilecek kadar bir ortak noktamız var olmuş olurdu ve daha sonra birbirimizi yine kuvvetlice itmiş olurduk.

Babamla aramızdaki bağ her zaman hatırımda umutsuz bir vaka olarak kalacaktı. Ona tutması için bir  el uzatmayı istemiyordum çünkü. Aramızda zaten yaşanan bir takım olaylardan  da önce varolan soğukluk, bu bir takım olaylar neticesinde daha geri dönülemez bir haldeydi. Ona elimi uzatmayacaktım. Uzatsam tutar mıydı bilmiyordum ama, ben elimi asla ona uzatmayacaktım. Gel de daha başından  temelsiz geliştirdiğimiz baba oğul ilişkimizi iyileştirelim demeyecektim.

Son ve başka bir önemli bilgi: baban olduğunu kabul ettiğin adam sana bir yabancı kadar uzak olabilirdi. Eğer ki saygılı bir insansan baba olarak kabul ettiğin adam  yanından geçmekte olan bir yabancıya duyduğun kadarıyla kalan bir saygıdan ibaret olabilirdi.
Saygı duyardın. Ona karışmazdın ve birbirinizin yanından öylece geçip giderdiniz.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Ve Bu Kesit Acıtabilir, Belki...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin