Belki acıtacak bir kesit on iki

34 8 1
                                    

- Sana  beni anlatıyorum. Beni yine dinle Zhanzhan. Beni yine dinle. Sen, beni bırakıp giden sen, yine de beni hep ama hep dinledin.-

Kendimi bir yere aitmişim gibi hissetmek zordu bunca zaman  boyunca.
Her yerde biraz fazlalıktım sanki.
Bana kimsenin ihtiyacı yoktu, fakat gariptir ki içimde 'onların sana ihtiyacı var ' diyen bir ses vardı, umutla dolu bu ses ' eğer sen olmasaydın yokluğunu hissederler ' diyordu. Gerçek ise aslında yokluğumun  fark edilmemesinden de öte çoğu zaman ortamdaki varlığımın da fark edilmemesiydi. Bu iki şey çoğu zaman birbirinden farklı değildi ve ben, inanmayı bir türlü reddedemeyen ben  bu gerçekle yüzleşemiyordum. Sessizliğimin varlığımı sildiğinden habersizce yaşıyordum.
Fakat bu şekilde yaşıyor olsam da yine de o zamanlar bir şekilde mutluydum. Ta ki lise 3'e kadar...

Lise 3'te ergenliğimin kendini daha olgun bir bireye bırakma çabaları  sayesinde kendim ve ilişkilerim hakkında daha fazla düşünmüş, önemli ayrıntıları fark etmiştim.

En bariz gerçek, benim hiç arkadaşım yoktu. Telefon rehberimde  aile ve akrabalar, birkaç hoca ve senin dışında kimsenin numarası yoktu. 

Hiç ama hiç arkadaşım yoktu.

Bu gerçeğe toslamak bir duvar şiddetinde gerçekleşmişti ve bu, ciddi manada can yakıcıydı. Ben vardım deme sakın bana çünkü ben seni arkadaş olarak görmeyi uzun zaman önce bırakmıştım.  Sen bundan daha fazlasıydın, kaldı ki daha fazlası olmasaydın bile sen hep uçar kaçardın.
Sen yerinde duramazdın. Lisede öyle geniş bir çevren vardı ki sen oradan oraya gider, sürekli ama sürekli gözlerimden uzakta kalırdın. Seni sırana oturtan tek şey derslerdi.

Sonra ise işte senin için kullanmayı hep sevdiğim tabir, uçar kaçardın.

Bu uçup kaçmalarının tuhaf yanı bir şekilde benim yanımda da bitmesiydi.
Çevrendeki onca insanın arasında bir şekilde bana ulaşırdın.
Aramız hiç bir zaman açılmamıştı. Bir araya gelirdik yine, konuşur gülüşür ve bir şekilde beraber olurduk.

Beni öylece silip atmaman o zamanlar gayet normal gelirdi aslında bana. Farklılığımızı daha derinden hissetmeye başlayana kadar en azından, normal gelirdi.
Sonra  lise 3'ten sonra bir anda durumunuzun garipliği belirginleşti.  Bana acıdığın için olabileceğini düşündüm, çocukluk arkadaşı olmamızdan ötürü olduğunu düşündüm ve aslında bu ikisinden hangisi olursa olsun beni bırakmaman sana olan hislerimi güçlendirdi.
Bazen sonunda utançtan kıvrandığım anlarda senin de beni sevdiğini düşündüğüm de oldu.

Ah Tanrım! Şuan yirmi dört yaşındayım ve bunu itiraf etmek yine de  utanç verici. Bunu okuyup okumayacağını, sana bu şansı  verip vermeyeceğimi  bilmediğim halde hem de.

Neyse geçelim bunları.Sana şimdiki benden bahsetmemi ister misin biraz?

Şimdi ben, kendi varlığının yokluğuna alışmış biriyim. Ben hala sessizim. Ben hala gerekmedikçe konuşmam. Hoş postahanedeki benim gibi birkaç genç memur hanım aralarında buz prens diye nitelemiş ya beni, nasıl göze çarpmayı becerdim birilerinin bana bir lakap takmasını sağlayacak kadar bilmiyorum.

Yine de sormak istiyorum, buz prensi sevdin mi?

Yine de sormak istiyorum, buz prensi sevdin mi?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Ve Bu Kesit Acıtabilir, Belki...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin