Evet, Yoongi'nin her cümlesi, benim ölümümdür.
***
2; bana vicdanınla söz ver.
Bir gün Yoongi aynaya göz ucuyla bir bakış atıp "Hoseok," dedi. "Şu çirkin izin benimle ölene dek kalacağı gerçeği, neden şimdi bana acı çektiriyor? Neden şimdi?" Diyerek sesinin titremesini ilk kez benden saklamadı.
Ben, ilk defa, onun varlığında müthiş bir azap duydum; çirkinlik azabı... Korkusuz bir kalbe sahip olan bu adamın, böyle bir duygunun kelepçesinde inlemesi yüreğimi dağladı. Uzun bir süre bir şey söyleyemedim. En sonunda "Ne boş şeyler hakkında düşünüyorsun, Yoongi." dedim.
O gülümsedi... Ah, bu tebessümdeki derin, umutsuz kederi duysaydınız...
"Ne yapayım Hoseok? Ben de insanım, bende de kalp var." Dedi.
Bu sözlerden sonra tüylerimin diken-diken olduğunu hissettim.
"Hadi, bize gidelim," dedi. "Kalbim sıkışıyor, biraz oturalım."
Gittik.
Açık pencereden yeşil bahceler, kasvet içinde uyuklayan tepeler görünüyordu. Söğüt ve kavak ağaçlarının açık yeşil, hafif yaprakları durmadan titriyor, lekesiz gök kubbesi gün batımına yaklaşmış, güneşin zayıf ışınlarını yutuyor, havada hoş bir serinlik duyuluyordu.
Yoongi kafasını cama yaslamış, dışarıyı izliyordu. Yüzünde uzun yıllardan yer etmiş çirkin iz, solgun, uysal bir hayal kırıklığını ifade ediyordu. Bu hali yaprakların serin gölgeleriyle birleşiyor, ebedi ve doğal görünüyordu. İnsan öyle bir hisse kapılıyordu ki; onun kalbinde dipsiz bir keder denizi var diye düşünmeden edemiyordunuz...
"Son zamanlarda neden böylesin, Yoongi?" dedim.
Kırgındı. Bakışları uzaklara odaklıydı.
"Sence, nasıl olmam gerekiyor?"
"Eskisi gibi, neşeli..."
Yoongi, şaşkınlıkla bana baktı. Gözleri kinle parladı.
"Gerçekten böyle mi düşünüyorsun, Hoseok?" dedi. "Şu ana kadar hakkım olmadığı halde mutlu olduğum yetmedi mi? Arsızlık etmeye ne gerek var?"
"Ne diyorsun, Yoongi," dedim. "Sen gerçekten çökmüşsün. Bu sözler sana hiç yakışıyor mu?"
"Malesef, öyle. Bu karamsarlık değil dostum, sadece gerçekler."
Yoongi, eliyle etrafı gösterdi.
"Görüyor musun?" dedi. "Bu dünyada her şey kendi güzelliğinden bahs ediyor. Herbir canlı kendi dış güzelliğini sergiliyor. İlginç... Dala tünemiş kuşa bak... Göğsünü nasıl da kabarttığına şahit ol. Sanki: "Bir bakın, benim ne kadar da renkli göğsüm var..." demek istiyor."
"Ne anlamı var?"
Yoongi, derin bir nefes çekip aynaya baktı. Dudaklarını nefretle büktü.
"Anlatmak istediğim şey, bu çirkinlikle ben, böyle bir zihniyetle dönen bir dünyada kime gereğim?"
"Nasıl yani? Sen, hayatı... Meğer, güzel simalarda mı görüyorsun?"
"Hayır..." sözünü uzatarak düşüncelere daldı.
Akşamın serin esintisi yüzümüzü okşuyor, uzaktan bize doğru beyaz bir bulut parçası yüzüyor, yeşil dallar yavaş-yavaş sallanıyor, insan, kalbinde bir rahatlık hissediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
inattendu • yoonmin
Fanfiction"Onun kadar güzel biri, neden böyle bir dramla eğleniyor... Ne için?"