H E A V E N : I

410 33 16
                                    

Bulutların sızdırdığı yağmur damlası olmazdı kimi zaman. Bakış açısına bağlıydı bu buğulu gözlerin. Bulutların arasından gizlice kaçan kan damlaları değiyordu kanatlarına. Tamamen kırılmadan önce yıkanması mı gerekiyordu?

Açık kalan camdan içeri giren rüzgar bütün tehditlerini üzerine doğru savururken titremeden edemedi ancak zamanı azdı. Hiçbir şeyi umursayamazdı.

Yatağının üstünde baktığı camdan yetimhaneden içeriye giren arabaları görmesi ile yerinde sıçradı, Jungkook. Biliyordu ki bu içeri giren arabalar en yakın arkadaşını almaya gelmişti. O ise bunu hem istesede hem de istemiyordu. Beraber gidemezler miydi buradan?

Yataktan hızlıca indi, minik Jungkook. Yere düşsede takmamış içini titreten o koridoru aşarak müdürlerinin odasının önünde dikilmişti. Korkuyordu o müdürden ama Tete'si daha çok korkardı. Onu korumak için söz vermişti de zaten. Kapıyı tıklatıp hiç beklemeden içeri girdi. Minik bir valizle müdürün karşısındaki sandalyede ellerine bakarak oturan Tete'sine doğru hızlıca koştu. O valizden daha minicik görünüyordu gözüne.

"Tete."

Dedi çatlak sesi ile. Ağlamak üzereydi. Arkadaşını hemen sandalyeden indirip kocaman sarıldı ağlayarak. İstemiyordu işte gitmesini zorunda mıydı ki buna?

"T-Tete gitme. Lütfen gitme, sen benim en yakın arkadaşımsın. Beni bırakamazsın değil mi?"

Hayat insana bazı fırsatlar verirdi ve bu fırsatları değerlendirmek için bir seçim hakkı. Taehyung için bir fırsat vardı fakat seçim hakkı yoktu.

Ağzını açıp bende istemiyorum diyemiyordu mesela o. Çoktan her şey hazırlanmıştı. O hariç, Taehyung hiç hazır hissetmiyordu bu ayrılığa. O gidiyordu.

Müdürün odası kaldıkları yatakhaneden her zaman daha sıcak olduğundan mayışmış başı Jungkook'un omzuna düşmüştü.

Diyecek tek kelimesi yoktu, kelime dağarcığı duyduğu karmaşık duyguları ifade etmeye yetmezdi zaten. Dudağını ısırıp sessiz kalmaya çalıştı. Bunun bir de ceza kısmının olduğunu biliyordu bu yüzden yavaşça arkadaşından ayrılıp gözyaşlarını ellerine kadar çektiği kazağının ucuyla sildi.

"Bay ve Bayan Kim, Taehyung'u hemen götürmek istediklerini söylüyorlar efendim. Arabadan inmediler. Taehyung'u bahçede bekliyorlar."

Taehyung, kapıdan henüz giren hademenin dedikleriyle korkarak titremiş hızlıca müdüre dönüp bakmıştı ne diyecek diye.

Bir şey demek yerine bir el işaretiyle hademeye onu götirmesini söylediğinde tedirginliği hat safhaya ulaşmıştı. Yutkunup başını önüne eğdi. Kesinlikle Jungkook'un başını belaya sokmak istemiyordu.

"Görüşürüz, Koko."

Gözlerine bakamadı çünkü orada görecekleri tüm cesaretini kaybetmesini sağlayabilirdi. Koşarak kapıdan çıktı ve koridoru aştı. Bahçeye çıktığında gördüğü lüks araba içini acıttı. O bolluk içinde bir hayat yaşayacakken arkadaşını burada bırakmak kötüceydi.

Tete'si koşmaya başladığından beri onun kıyafetini sıkıca tutan müdürden korksada elinden bir şekilde kurtulup dışarıya koştu, Jungkook. Biliyordu ki bunu yaptığı için ceza alacaktı ama o takmadı. Bir ihtimal arkadaşı geri döner diye düşündü. Eğer dönerse ceza umrunda bile olmazdı onun için.

Çıkış kapısından dışarı çıktığında lüks arabaya baktı ve biraz ilerisinde duran Taehyung'a baktı. Kazağının ucu ile durmak bilmeyen gözyaşlarını siliyordu hızlı hızlı.

"TETE! GİTME." diyebildi. Ardından oraya doğru koşacak iken arkasından gelen hademenin kazağını tutup geriye çekmesi ile yalpalamıştı. Hademeyi ayağı ile tekmelemeye çalışsada başaramıyordu. Tete'sini durdurmalıydı. Burada onsuz yapamazdı ki o.

Ondan daha güçlü durduğu gözükse bile her zaman Tete'sinden cesaret alıp karşı çıkardı onlara. Yanında olduğunu bildiği için bırakamazdı onu.

Umut. Jungkook'un ona adıyla seslenmesiyle içinde yeşeren şeyin adı buydu, Taehyung'un. Arkasına dönecekken kolundan tutulup arabaya bindirilmesiyle bocalamış neye uğradığını şaşırmış bir şekilde camdan dışarıya dikmişti dolu iri gözlerini.

En iyi arkadaşının, dostunun hademe tarafından sürüklenişini çaresiz bir şekilde izlerken gözlerinden yaşlar teker teker yuvarlanıp gidiyordu. Kapıya uzandığı an arabada duyulan tiz sesle kapıların kilitlendiğini anlamış hızlı hızlı nefesler almıştı panikle. Dostunu bu şekilde bırakamazdı, bunu Taeyung'dan isteyemezlerdi.

"KOKO! JUNGKOOK-AH!!"

Boğazı yırtılacakmış gibi bağırdı sırf sesini duysun diye. Açılmayan kapıdan hıncını çıkarmak ister gibi küçük yumruklarını geçirdi siyah camlara. Durum içler acısıydı. O Jungkook'u görsede aynı şey dışarıdaki Jungkook için geçerli değildi.

"Sessiz ol ve zorluk çıkarma. Bu çöplük için bu kadar ağlamaya değer mi?"

Yanında ifadesizce oturan kadına dönüp baktı hırsla. Ne demek değer miydi?

Jungkook'tu bahsi geçen, tek varlığı. Onun için burada bile kalırdı.

"Jungkook'ta kalmak istemez bu çöplükte!"

Kendisine şaşırmış bir şekilde bakan kadına bir şey daha söyleyemeden hareket eden arabayla her şeyin kaydığını hissetti, Taehyung. Her şey kayıyordu ve yapabildiği tek şey düşüşünü izlemekti.

Jungkook, hademenin onu içeriye çekmesiyle ve arabanın gittiğini duymasıyla daha sesli ağlamaya ve çırpınmaya başlamıştı.

"BIRAK BENİ! TETE! HAYIR, GİDEMEZ."

Hademe bu bağırışları durdurmak için eli ile ağzını kapatmıştı çığlıklarının duyulmaması için. Kendisini her zamanki odalarına götürmek yerine müdürün odasına yönelttiğinde korkmuş daha çok çırpınarak sesini duyurmaya çalışmıştı. Yanından geçen birkaç çocuk ona baksada hiçbir şey yapamıyorlardı onlar da.

Müdürün odasına iterek sokulmuş ve diğer taraftan kapısı kitlenmişti. Bu titremesine yol açmış düşmemek için ellerini dizlerine koymuş yeri izlemişti korku ile.

"Şuna bak, ağlıyor bir de."

Jungkook'a yaklaşıp elindeki ısırık yerini gösterdi ona müdür.

"Bu ne? Daha demin yaptın biliyorsun değil mi? Bunun cezasını alacaksın."

Demesine kalmadan daha küçücük olan çocuğun yanağına sert bir darbe indirdi. Düşmeye hazır olan Jungkook ise yere sert tokat ile çakılmıştı.

Karşılık verirdi normalde ama kendinde şu an o gücü bulamıyordu. Sadece düştüğü yerde yeri izleyerek ağlıyordu küçük.

Müdür arkaya ilerleyip uzun bir sopaya uzandı. Küçük Jungkook bunu görmesede sırıtmış eli ile sopayı incelemişti.

"Ah bu az kalırdı zaten değil mi Jungkook. Bu sopayı yeni yaptım ilk tadan sen olacaksın minik."

-

Bu bölümü başa alacağım galiba :"( Düz yazıları sonradan eklediğimizden sıralamaları değiştireceğiz dikkat edin. Burada yaşları yedi.

Oyşş yerim yerim yerimm

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oyşş yerim yerim yerimm

for dance | dans dışında her şey var geleceğin parkları aranıyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin