H E A V E N : II

339 35 5
                                    

"Yine geç kaldın! Hemde düzenli olarak aynı saatte buradasın! Dersimi bölmenden sıkıldım."

Konservatuardaki derse yetişmek için koşmuş nefes nefese kalmıştı, Taehyung. Bunun yanında bir de hocadan azar yemesi damağında acı bir tat bırakmıştı. Kolunda asılı olan kemanını sıkıca tek eliyle tutmuş hocasının önünde eğilerek az çok konuşmuşluğu olan arkadaşının yanına hızlıca yerleşmişti.

Yanaklarına pembeliğin uğramasına neden olmuştu herkesin içinde azarlanmak. Başını öne eğip kemanını ayağının ucuna bıraktı dikkatlice. Hepsi keman dersinin bu saatlere kadar uzaması yüzünden başına gelmişti.

Annesine ne kadar söylemeye çalışsada dinlememiş keman derslerinde hiçbir şekilde oynama yapmayacağını söylemişti. Durum böyle olunca her gün geç kalıyordu derslere.

Jungkook, konservatuarın içine girdiğinde heyecanlanmıştı. Yeni bir hayata adım atmak onu sevindirmişti. Reşit oluğunda o lanet yetimhaneden hiç çekinmeden ayrılmış küçükken çabalayarak biriktirdiği para ile geçimini az da olsa sağlayabilmişti. Şimdi iste %100 bursla girdiği üniversiteye heyecanla adımını atabilmişti. Şimdilik okulun yurdunda kalacak olsada biraz daha birikim yapıp kendine küçük bir ev alacağına inancı vardı.

Okula diğer herkesten geç başladığı için çok bir yer bilmesede hemen gösterdikleri sınıfa doğru ilerlemişti. Hızlıca kapıyı açıp kafasını içeri sokmuş ardından tüm bedenini içeri sokarak girmişti. Karşısındaki hoca kendisine kızgın ve sorar gözlerle baktığında bir selam verip hocanın yanına ilerledi hemen.

"Ben Jeon Jungkook. Burslu olarak buraya geldim. Şey biraz geç başladığım için tam bilmiyordum giriş saatlerini üzgünüm."

İki de bir düşüp duran kemanını artık kalmayan sabrıyla kucağına çektiğinde işittiği isim kısa bir an zihninde çığlık etkisi yaratmıştı, Taehyung'un.

Sarı saç tutamları gözünün önüne düşmüştü hızlıca başını kadife sesin geldiği yere doğru döndürdüğünde.

İri gözler kendi gözleriyle temas içerisinde olmasa dahi onun azıcık olsun değişmediğini fark etti. Avuç içleri heyecanla terlerken onun gerçekten yıllar önce bırakmak zorunda kaldığı arkadaşı olup olmadığını sorgularken buldu kendini. Çıkışta kesinlikle yanına gidip sormalıydı. Hatta keşke yanına otursaydı, o zaman buna daha çabuk karar verebilirdi.

Jungkook ise hocanın kafası ile onaylaması ile hocaya gülümseyip sınıfta gözlerini gezdirmişti. Fazla tanımadığı kişi vardı ve nedensizce gerilmişti. Tüm gözlerin ondan olmasından dolayı olmalıydı ya da o öyle hissediyordu bilmiyordu.

Hızlıca çok az kişinin olduğu arka taraflara doğru ilerlemiş kolundaki çantasını masaya koymuştu yerine otururken. Ardından tekrar önündeki kişileri incelemişti teker teker biri ile arkadaş olabilir miyim diye.

Ardından vazgeçti, sanmıyordu arkadaş edineceğini. Küçüklüğünden beri böyle değil miydi zaten. Kimseyle yakınlaşamamıştı.

Gözlerini geri dersi anlatan hocaya çevirmişti. O kadar dalmıştı ki derse dersin bittiğini bile zor fark etmiş kantine inmek için çantasını alarak ayağa kalkmıştı yavaşça.

Dışarı çıkmak üzere olan Jungkook'u kemanını koluna atarak bir koşu önüne çıkıp durdurmuştu, Taehyung. Ya şimdi ya da hiç diye düşünmüştü birden.  Suratına anlamsız bakışlar atan çocuğun karşısında küçülüp kalmıştı şimdiden. Eğer gerçekten O'ysa diye düşünüyordu heyecanla. Eli ensesine giderken oradaki saçlarıyla oynamış içten bir gülümseme vermişti ona.

"Merhaba, Jungkook?"

Jungkook, önündeki sarışın çocuğa bakarken dalmıştı. O kare gülümsemede takılı kalmıştı. Minik Tete'si aklına geldiğinde gülümsedi. Onu güldürmeyi çok sevdiği dolanmıştı aklında. Gerçekten çok fazla özlemişti arkadaşını.

for dance | dans dışında her şey var geleceğin parkları aranıyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin