2.Bölüm

56 7 0
                                    

Biyoloji sınıfına gitmek için köşeyi dönmüştüm ki iri bir beden ile çarpışmamla yeri boylamam bir olmuştu. Ah sanırım kolumu kırmıştım.

Yeri boylamam ile kolumda hissettiğim acı yüzünden ağzımdan büyük bir inleme çıkmıştı. Gözlerimi acı ile sıkıca kapattım ve dudaklarımı dişledim. İstemsizce gözlerim sulanmıştı. Tanrım, insana değilde neye çarpmıştım az önce? Hangi insan bir duvar gibi sert olurdu ki?

Ben öyle yerde gözlerim kapalı şekilde dururken, önümde bir gölge hissetim. Bana doğru eğildiğini ve bana baktığını hissediyordum. Gözlerimi açmak istiyordum ama kendimi o kadar kasmıştım ki sanki göz kapaklarım birbirine kilitlenmişti. Bileğimde hissettiğim elle irkilerek gözlerimi açtım. İstemsizce kendimi kalçamın üzerinde geriye itmiştim. Karşımdaki bir çift yeşile çalan mavi gözler ise sadece gözlerime bakarak güven vermeye çalışıyormuş gibi duruyordu. Elini bileğime doğru yavaşça uzatırken bana doğru yaklaşıyordu ve sadece gözlerime bakıyordu. Etrafımızda ki bazı insanlar bize bakıp birşeyler fısıldıyorlardı ve ben duyamıyordum. Ne yani hiç mi görmediniz birbirine çarpıp yere düşen birilerini?

Bana doğru yaklaşdıkça gerilmeye başlamıştım.

"Hey, özür dilerim..koluna bakabilir miyim?"

Kulaklarımı dolduran Amerikan aksağanı ile konuşmaya çalışan o erkeksi ses, buralı olmadığının kanıtıydı.

"Gerek yok"

Sesim hiç beklediğim gibi sert ve net çıkmamıştı, tam tersine yumuşak ve sakin çıkmıştı. Genelde tanıdığım güvendiğim insanlarla bu ses tonuyla konuşurdum. İlk defa gördüğüm biriyle asla bu tonda konuşmazdım. Kendime şaşırmıştım.

Karşımdaki adam hafif bir gülümseme denmeyecek kadar bir sırıtışla yaklaşıp, "Hadi ama yanlışlıkla oldu, hem bileğine bakalım ne kadar kolun acımışta olsa bileğin kötü gözüküyor."

Nerden biliyordu kolumun acıdığını, belki bileğim acıyordu. Gözlerimi ondan çekip yavaşça bileğime çevirdiğimde şişmeye başladığını görmüştüm. Bu kadar hızlı mı?

Benim birşey dememe izin vermeden yavaşça kolumu tutarak bileğime bakmaya başladı. Elleriyle sanki yavru bir kuşu tutarmış gibi çekinerek ve naif bir şekilde dokunuyordu. Bunu yaparken çok ciddileşmişti kaşları hafif çatılmıştı ne olduğunu anlamaya çalışıyor gibiydi. Ben ise sadece onu izliyordum ne yaptığına bakıyordum. Ne kadar gözlerimi çekmek istesemde gözlerime engel olamıyordum. 1/2 dakika gibi bir süre baktıkdan sonra ne olduğunu anlamış gibi kaşlarını çatmayı bırakmış bir elini yavaşça bileğimden çekmişti. Yanındaki çantayı açıp içinden bir krem ve bandaj çıkarmıştı. Bunların çantasında ne işi vardı. Hem bandaj sıradan bir bandaj değildi. Destekliydi. Kremin kapağını ağzıyla açarak bana baktı, gözlerime.

O yeşile çalan mavi gözler ile göz göze gelince, resmen kalbimin çıkacak kadar hızlı attığını hissettim. Neden bu kadar hızlanmıştı bu şey? Sanki..sanki kalbim yerinden çıkmak istiyordu, o gözlere gitmek ister gibi.

"Sakin ol."

Gözlerime bakmayı kesip yavaşça bileğime çevirdi bakışlarını. Ne kadar yavaşça hareket ettiğini sansamda aslında hızlı davranmaya çalışıyordu. Kremi sanki canımı yakacakmış gibi yavaşça sürmeye başlamıştı. Aynı zamanda kısa kısa yüzüme bakıyordu, tepkimi merak eder gibi. Ne olduğunu anlayamadım o bakışları sanki canım yanacakmış da ona karşı tepkime bakıyormuş gibiydi. Birden bileğimin yanmasıyla inleyip elinden çekmeye çalıştım, istemsizce gözümden bir yaş düşmüştü. Gözleri gözümden akan yaşı takip ederken kaşları çatılmıştı.

BAŞLANGIÇHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin