13.03.21

73 11 3
                                    


- Gideceğim yere gelmiştim. Arabamı otoparka bırakarak, villanın kapısında durakladım. Etrafı göz gezdirdim. Öylece bakanırken, yeni insanlarla tanışacağımı, kuzenim Yiren'in nişan günün olduğunu ve yine bu günde ailemle birlikte olduğumu aklımdan geçirdim. Bu gülümsememle içeri girmiş, ev kapısını çalmıştım.
Bir çalışan kapıyı açtığında salona geçip bağırarak "Hey ben geldim, yok mu bir Hoşgeldin." dedim.
O an orada var olan herkes bana dönüp hoşgeldin diyerek cevap verdiler. Herkes mutlu ve eğleniyordu. Ben etrafı gezerek gördüğüm herkese selam veriyordum.
Ama birileri eksikti annem ve Yiren...
Onlar neredeydi peki?
Ya da hazır değillerdi. Her neyse, arkadaşlarımın olduğu masaya gelmiş selam vermiştim.
"Ne arıyorsunuz, ne soruyorsunuz. Buradayken öldüreyim mi şimdi sizi he, cevap verin bana!"

"Başladı yine drama queen oyunculuğuna" Jisung'un bunu demesiyle herkes kahkaha atmıştı. Öyle böyle derken sohbetimiz baya uzundu.

Birden bire

"Herkes buraya bakabilir mi? Bir konuşma yapacağız."

Sesin geldiği yere baktığım da annemi ve yanında duran kuzenim Yiren'i gördüm. Merdiven başına çıkmışlar orada konuşma yapacaklardı. Herkes pür dikkat dinlerken annem konuşmasına devam etti.

"Bugün biliyorsunuz ki hepiniz, kızımın nişanı için buradasınız tekrardan Hoşgeldiniz. Sizi fazlasıyla çok beklettik. Lütfen kusura bakmayın. Karşı taraf trafiğe yakalanmışlar o yüzden geç gelecekler. Size de bu sırada sıkılmamanız için Yiren'in size hazırladığı piyano gösterisini sergeleyecek."

Herkes alkışladıktan sonra Yiren piyanonun başına oturarak parmaklarını yavaş hareket ettirerek çalmaya başladı. Ritim hafif hızlandıkça o da narin olan sesiyle müziğe başladı.
Bu gösteri devam ederken, benim aklımda bir türlü soruların cevabını bulamadığım ya da merak ettiğim için kendimi parçaladığım düşünceler geçiyordu. Ve garip bir yanı içimde tuhaf bir his vardı. Ben yine bir yere dalmışken Minho hyungun saçımı çekmesiyle irkildim. "Hey napıyorsun!" sesim fazla çıkmıştı sanırım ama napabilirim ki korktum.

"Sen bana mı bağırdın önce ısırırım seni hyunguna nasıl bağırırsın!"

İyi de o da şuan bana bağırmıştı. Tam cevap verirken zil çalmış annemde bana seslenmişti. Minho hyunga baktığımda bakışları sonra görüşücez ama ağızı gülümsüyordu. Bende masadakilerine gülümseyerek oradan ayrıldım. Annemin yanına gittiğimde

"Oğlum bir ağabey olarak, bir destekçi olarak sen kuzenin yanında dur, ona eşlik et."
dedi. Bende Yiren'e bakarak o da başıyla buna onay vermişti. Naber kuzen diye sohbeti açarak kapıya varmıştık. O kapıyı açacaktı bende karşısında durarak ona eşlik edecektim. Derin bir nefes alarak kapıyı açmıştı.

Ve işte o an. En heyecanlı, en mutlu, en sevinçli ve en gergin an..
Dört kişilerdi. Bize karşı gülümseyip selam verdiler. Yiren de onlara karşı aynıydı. Yiren onlara içeri gösterip oraya gitmelerini sağladı. Onlar tek tek geçerken bende selam veriyordum. Sonra Yiren çiçeği almış yan odaya gitmişti. Bende en son gelen kişiye selam verecekken bana şaşkınlıkla baktığını gördüm. İlk başta anlamasamda ona da selam verdim. Ama o? Hiç bir şey demeden içeriye geçti. Bende arkasından baka kaldım. Neydi şimdi bu. Ya da bir saniye bildiğin saygısızlıktı bu. Ah her neyse bende içeriye geçip arkadaşların yanına gittim. Bir de öyle tanışma falan olurken, biz kahkahalarla boğulurken baya bir zaman geçmişti.
Yiren de bunu farkederek merdiven başına çıkmış mikrofonu alarak konuşmaya başladı.

"Herkes buraya bakabilir mi? Sizi gereğinden fazla çok beklettik. Lütfen kusura bakmayın. Şimdi sizi nişanlımla tanıştıracağım. Al sevgilim."
diyerek mikrofonu garip gence uzattı.
Genç gözleriyle etrafı gezdirdiğinde en son bana baktı. İfadesiz, anlamsız, tepkisiz bir yüz ile kendisini tanıttı.

"Herkese Merhaba ben ..."

ı'm in the sky | hyunin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin