(Masal'ın Anlatımıyla Devam Ediyoruz)
Taş camı kırmamıştı ama irkilmiştim. Teyzem aslında pek tekinsiz bir yerde oturmuyordu. Gâyet güvenli bir siteydi. Napıcağımı düşünürken cama bir taş daha atıldı. Taşı atan her kimse niyeti camı kırmak değildi. Acaba teyzem filan mı bir hava alıyım diye çıkıp anahtarı unutmuştu? Çok merak ediyordum ve bir şey yapmam gerekiyordu. Elimle gözümdeki yaşları sildim ve derin bir nefes alıp yataktan kalktım. Cama doğru ilerledim ve camı açtım. Dışarda gördüğüm kişi Burak'tı. Burda ne arıyordu ki? Hiçbir şey bilmiyordum. Burak bana baktı ve eli ile aşağı inmemi söyledi. Ne kadar inmek istemesem de, gecenin bu saatinde geldiğine göre önemli bir şey vardır diye düşündüm ve kafamı tamam anlamında salladıktan sonra camı kapattım. Üstüme bir hırka geçirdim ve odadan çıktım. Teyzeme çaktırmadan bir baktım kafası güzeldi. İçimden "ah teyze neden hep acı çekince içiyorsun ki" dedim. Çünkü teyzem ne zaman üzücü veya acı verici bir olay yaşasa bir bardak şarap ve peynirli makarna yerdi ama o gece durumu daha öncekilerden de kötüydü ve makarna yapıcak hâli yoktu. Bu yüzden sadece şarap ile yetiniyordu belliydi. Ona ne kadar üzülsemde dışarı çıkmam lâzımdı. O yüzden kapıya doğru gittim ve ayakkabılarımı giyip merdivenden inmeye başladım. Dışarı çıktığım anda Burak bana doğru koştu ve sarıldı. Bir anda sarılmasını hiç beklemiyordum. Ben de ona sarıldım çünkü cidden buna ihtiyacım vardı. Bir süre birbirimize sarılı kaldıktan sonra beni bıraktı ve konuştu
Burak: "Masal özür dilerim seni bu saatte rahatsız etmek istemezdima ama eve gittiğimde duramadım. Yani ne bileyim seni bırakamadım. Geri döndüm"
Masal: "Özür dilemene gerek yok. İyi ki geldin sana cidden ihtiyacım vardı"
Burak: "Öyle mi?" dedi tatlı bir tebessümle
Masal: "Evet" diyebildim sadece
Burak bana yine sarıldı. Bu sefer daha kısa bir süre öyle kaldık Burak ayrıldıktan sonra gideceğini anladım. Onun gitmesini istemiyordum. Peki o gitmek istiyor muydu? Bilmiyordum ama bir şey yaomazsam gidicekti. Napmalıydım kal mı demeliydim? Ah hayır aklıma ilk gelen hareketi yaptım. Hiç düşünmeden Burak'ın bir anda dudağına yapıştım. Burak hemen beni kavradı ve öpmeye başladı. Biz değil dudaklarımız konuşuyordu. Peki ne diyordu? Ah ikimizde bilmiyorduk ama ne diyorlarsa güçlü bir şey olduğu belliydi. Daha önce çok erkek deneyimim olmasada bu cidden kuvveyliydi. Cidden çarpılmış gibiydim. Evet çarpılmıştım bu kesindi hemde çok fena çarpılmıştım. Öylece nefessiz kalana kadar öpüşmüştük. Nefessiz kalmamla birlikte Burak'tan ayrıldım. Bana şaşkın bir şekilde bakıyordu ve gülümsüyordu. Onu bıraktığımda hızlıca nefes alıp vermeye başlamıştım
(Burak'ın Anlatımıyla)
Nefessiz kalana kadar öpüştükten sonra Masal benden ayrıldı. Olayın heyecânı ve anlamsız neşesi ile tebessüm ederek ona bakıyordum. Demekki o da bana karşı bir şeyler hissediyordu. Masal'ı hiç bırakmak istemiyordum ve konuşmalıydım. Ama ne diyecektimki. Hızlı olmam lâzımdı ya içeri girerse diye düşünüp aklıma ilk geleni söyledim
Burak: "Beraber uyumak ister misin?"
Demiştim eğer onun gideceğini düşünüp endişe etmeseydim daha iyi bir şeyler söylerdim
Masal gülümseyerek bana döndü ve
"Olur" dedi sadece olurBurak: "Peki nerde yatıcaz"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Biber ve Çikolata Masalı
ChickLit"Adın Burak mı?" "Yok biber" "Tanıştığımıza memnun olmadım biber" "Karşılıklı çikolata"