Derin bir nefes alıp yataktan hızlıca kalktım . İlk seferinde kalkmazsam adeta yatak beni kendine bağlıyordu . Tek ve ilk sefer.
Banyoya doğru yürüdüm . Aşağıdan gelen kokular bu günkü kahvaltının müthiş olacağının habercisiydi. Kahvaltı ne kadar müthiş olursa olsun günüm hep berbat geçiyordu .
Yüzümü yıkayıp boy aynasının karşısına geçtim . Harika diye düşündüm . Yolunmuş horoza benziyorum . Harika ...
Daha fazla bu görüntüme dayanamayıp giyinme odama doğru gittim.
Dizlerimin hemen iki parmak üzerinde biten kumaş siyah eteği aldım . Zorla bacaklarımdan geçirip karnını içime çekerek giyindim . Kilo mu almıştım?Üzerime beyaz gömlek ve bir ceket alıp saçlarımın icabına bakmam gerektiğine karar verdim .
Aynanın karşısına geçip kumral saçlarımı yolarak taradım . Her sabah bu işlemi yapmak beni yoruyordu . Artık özenmiyordum bile . Sıkıca at kuyruğu yapıp odadan çıktım. Hayatım boyunca asla saçlarını bu kadar yukardan toplamayan ben at kuyruğu yaparak maaş bile almadığım işime gidiyordum . Gönüllülük falan yoktu . Zorunluluk vardı . Gitmekte zorunluydum.
Merdivenlerden inip bahçeye çıktım . Havuzun yanına kurulmuş olan kahvaltı masası iştahımı kabartırken hızlı adımlarla masaya oturdum . Babam gazeteden bakışlarını ayırıp bana döndü .
"İş nasıl gidiyor ?" Diye sorunca sinirlendiğimi hissettim . Bakışlarını gazeteden bir an olsun ayırmadan rüzgardan bozulan , birkaç tane beyaz çıkmış koyu kahve saçlarını düzeltti .
Lanet olası işi yapmamda beni zorlayan babamdı . Aslında işi bu radeye kadar getiren bendim . Sadece şirket işlerini öğrenmem için 2 hafta kadar önce beni bizim şirkete sekreter olarak almıştı . Sadece işe gidip gelmem gerekiyordu ve birkaç dosya işi ve iki saate işim bitiyordu . Çalışanlar bana iyi davranıyordu . Tek sorun benim biraz fazla aptal olmam ve işi yapmak yerine sekreterlere yaptırıp kaçmamdı . Tabii babam bunu öğrendiğinde burnumdan getirtmişti. İlk başta beni yakın bir arkadaşının şirketinde sekreter olarak aldırmıştı. Maaş bile alamıyordum . Saçmalığa bakar mısınız ? Bir de şu vardı tabii :Lanet olasıca müdürün gözü sürekli üzerimdeydi . Her hareketimi not tuttuğundan şüpheleniyordum. Birkaç işten kaytarmaya çalışma anımı şirketin sahibine bildirmişti . Ve çalışma yerim tam Faruk Bey'in odasının çıkışında bir masaya aldırmıştı. Yaptıklarımı direk babamın arkadaşı görüyordu . Faruk bey dışında kimse torpilli olduğumu bilmiyor ve en küçük olduğum için itilip kakılıyordum. 18 yaşında bile değildim . Yaklaşık bir ay sonra 18 'ime girecektim. Tabii ki 18 yaşında, reşit olur olmaz evden kaçarım tehtitlerime kulak asmayıp zorlamaya devam etmişlerdi . Evden kaçma düşüncem yoktu . Nereye gidecektim ki ? Sonum Müge Anlı'da biterdi . En berbat resmimi koyarlardı ve annem oralarda rezil olurdu . Sadece annem rezil olmasın diye kaçmıyordum belki de .
Yaz tatili olduğundan okul derdim yoktu . Lise son sınıfı süper bir biçimde atlatıp yaz tatilinde çalışmaya zorlanıyordum. Hem de maaşsız.
Üniversite'yi dört değil belki de altı gözle bekliyordum.
"İyi gitmiyor . Nefret ediyorum . Tüm gün dosyalara bakıyorum . Bakıyorum ne için ? Para bile almadığım lanet olası aptal bir sekreterlik için ."
Dedim . Sesim biraz fazla çıkmıştı ama sevgili ailem son zamanlardaki atarlı giderli halime alışmışlardı.
"Eğer iyi raporların elime geçmeye devam ederse arabanı geri veririm ." Dedi sevgili babam . Her gün hafta eline bir rapor geçiyordu . İçinde her şey vardı . Saygı , düzen , sorumluluklarını yerine getirme , temizlik , arkadaş geçimi, işlerini bitirme ... Ortaoluldaki aylık çalışma raporumuz gibiydi . Yanına artı ve eksi atılıyordu . Babam ise ona göre beni değerlendiriyordu . Sanki ortaokula geri dönmüştüm .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Formülü #wattys2015
Teen FictionBir kız . Hayatın toz pembe tarafında yaşayan . Bir çocuk karanlıktan kurtulamayan . Bu hikaye bağımlılık yapabilir . Dikkat . ×Karanlık ,formülü bulunamayan tek şeydi bazen.Ama bazen ...