2

2K 239 424
                                    

Aklımda bodrumda bulduğum bir defter vardı. Abime sorduysam da her zaman ki gibi 'bilmiyorum' diye kestirip atmıştı.

Sürekli ona yük olduğumu söylüyordu. Annemle babamın bizi bırakması yetmezmiş gibi bende ona yük oluyormuşum.

Bu sözleri her gün duyuyor ama artık pek de takmıyordum. Yapabileceğim birşey yoktu.

Yan bankta bir hareketlenme olunca düşüncelerimi bir anlığına kenara bıraktım. Yine oydu. Resmimi çizen çocuk.

Kahverengi uzun paltosunun içerisinde aşırı uzun gözüküyordu. Tek koluna astığı çantasını açıp defterini ve kalemini çıkardı. Benim olduğum tarafa bile bakmıyordu ki bu, dün onu gerçekten kırdığımı düşündürtüyordu bana. Çok kaba görünüyor olmalıydım. Halbuki sosyofobim yüzünden konuşmakta zorluk çekiyordum.

Dudaklarımı ısırdım pişmanlığımı belirtircesine. Önüme döndüm. Gidip onun dün yaptığı gibi yanına oturup gönlünü almak istemiştim ama tabi ki cesaretsizdim, korkaktım. Yapamadım.

Tekrar ondan yana kafamı çevirdiğimde bana baktığını gördüm. Kırgınca bir bakış atıp önüne döndü.

Aradamızda biraz mesafe olmasına rağmen gergin hissediyordum. Gerginliğe dayanamayıp normalden kısa süre oturup kalktım. Arkamdan bakışlarını hissetsem de göz göze gelmek beni daha da gereceğinden arkama bakmadan gittim.

Anahtarımı çıkarıp eve gireceğim sırada kapı abim tarafından açılmıştı.

"Eve girmeden markete gitsene?"

Şaşkınlıkla baktım. Normalde market alışverişini hep o yapardı.

"Zaten bir işe yaradığın yok. Bari markete git. Hazır pizza al bir de biraz abur cubur al. Biraz da içecek birşeyler al. Bitmiş herşey."

Elime parayı tutuşturup kapıyı ben birşey diyemeden suratıma kapattı. Zaten itiraz etmeyecektim. Bir işe yaramadığımın farkındaydım. Bu yüzden markete yürümeye başladım.

Gelip küçük bir sepet aldım. Reyonlarda abimin istediklerini arayıp alıyordum. Ta ki biraz ileri de elinde sepetle alışveriş yapan çocuğu görene kadar. Tanrım, neden her yerde onu görmek zorundaydım ki?

Tuhaf olan tüm bu yaşadıklarımın bir yerlerden tanıdık geliyor olmasıydı.

Yönümü değiştirip başka bir reyona girdim. İhtiyacım olan herşeyi aldığım için bir işim yoktu ama kasaya giden yolda onunla karşılaşmak istemediğim için çıkmasını bekledim.

Kapı sesi gelince bulunduğum reyondan çıkıp kasaya yöneldim.

"Ah, hey."

Kasanın biraz ilerisinde onu bana mutlulukla el sallarken gördüm. Gitmemiş miydi?

Gülerek karşılık verdim.

Yanıma yaklaştı.

"Seni burada görmeyi beklemiyordum."

Gözlerimi kaçırdım. Yine cevap vermedim. Veremedim. Ne diyecektim ki?

"Konuşmak istemiyor musun?"

Bu sefer gözlerimi bir cevap bekleyen gözlerine çevirdim.

"Hayır, yani öyle değil."

"Hm? Nasıl?"

"Abim beni bekliyor da, gitsem iyi olur."

"Ah, öyle mi? Pardon."

Önemli değil dercesine kafa sallayıp kasaya yöneldim. Biriyle konuşmuş olmanın heyecanını yaşıyordum. Göğsüm inip kalkıyordu.

autumn story °minsung°Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin