you can find me, right?

604 72 22
                                    

İyinin peşinden gidin ve kötülüğü bırakın, sizi iyi bir şöhrete kavuşturacak.

Le morte d'Arthur, Sör Thomas Molary

Le morte d'Arthur, Sör Thomas Molary

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




1. Bölüm:


Saray avlusunda büyük bir kargaşa vardı.

Oradan oraya koşturan kadınlar, ellerindeki tepsileri davet masasına yerleştirmeye çalışıyorlardı. Kadınları izleyen erkekler onları kontrol ediyor, hatalarını bulduklarında onlara bağırıyor ve işlerini düzgün yapmalarını söylüyorlardı.

Yorgunluğu metrelerce öteden belli olan çocuk, ortalıkta gezinen hizmetkarları inceliyor ve aklından gece olacak karmaşanın muhtemel planını yapıyordu.

Akşama kadar önemsiz olmaya devam edecekti, sokakta gezinse dahi, kimse onu dikkate almayacaktı fakat akşam olacaklardan sonra bırak dikkat çekmeyi ülkenin ileri gelenleri onunla konuşabilmek için sıraya girecekti.

Ne komikti, önemsiz hayatı bir anda değerlenmeye başlayacaktı.

Ellerini karnında birleştirdi, mutfağa gideceği sırada isminin söylenmesiyle olduğu yerde sıçradı. Sesin geldiği yerde babası duruyordu, hayır üvey olan.

Oldukça yapılı bir adamdı Lord Tasman. Siyah saçlarını gölgeleyen etkileyici ve bir o kadar yorgun mavi gözleri vardı. Boyu iki metreye yakındı, ordunun eski kaplanı diye anılıyordu. Kalın kaslı bedenine tezatla daha ince bacakları vardı. Suratı, girdiği savaşlarda aldığı yaraların izleriyle dolu olsa dahi fazlasıyla yakışıklı bir adamdı. Yaşı fazlasıyla geçmiş olsa dahi yaşını göstermiyor, sert sesi etrafta gürleyince yaşlanmadığını hissediyordu.

" Christopher buraya gel!"

Genç adam utana sıkıla üvey babasının yanına yürümeye başladığında, ayak parmaklarından karnına doğru sanki biri kaynar su dökmüş gibi hissetti.

Sanki vücudumda izi olmayan bir şey.

Yürümeye devam ederken kuralların aksine fazlasıyla uzattığı tırnaklarını avuç içlerine batırdı.

Genç adam korkuyordu. İstemediği bir hayata adım atarken, gelecekteki korkuları, geçmişteki pişmanlıkları canını yakıyordu.

Tüm arkadaşlarını, aşkını ardında bırakarak veliaht olmak için yetiştirilmeye karşı çıkmamıştı. Söylenen her şeye harfi harfine uymuştu.

Pekala, neden tam da şu an üvey babasının yanına giderken içindeki korkuyu, şüpheyi ardında bırakamıyordu? Geceleri düşünmekten uyuyamıyordu. Üvey babasına kıyasla fazla zayıf olan vücudu neden her adımında daha fazla titriyordu?

Elleri pantolonunun cebine gitti lakin ellerini ceplerine sokması Lord'a itaatsizlik sayılacağından bunu yapmadı.

Lord Tasman'ın yanına vardığında bayılacağını hissetti. Önünde eğilirken şiddetli baş ağrısı kendini göstermişti.

masquerade ; chanlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin