Aquí yace en poca tierra
el que todo le temía
el que la paz y la guerra
en su mano la tenía.Oh tú que vas a buscar
dignas cosas de loar:
si tú loas lo más digno,
aquí pare tu camino,
no cures de más andar.3. Bölüm
Her şey beklenenden çok daha hızlı gelişmişti. Christopher, odanın köşesinde otururken (birbirinden çok uzaklardı, yalnızca birbirlerinin seslerini duyuyorlardı. Oysa ki bu konuşma için sözler yetmezdi, yetmiyordu. Gözlerinin içlerine bakmalı aslında söylemek isteyip söleyemediklerini bir nevi birbirlerinin gözlerine bakarak itiraf etmeliydiler.) aynı zamanda dizlerini birbirini bağdaş kurarak yerde oturmuş ve az önce yaşananlardan ötürü, hem kafa karışıklığı hemde mayışmış bir şekilde bakıyordu karşısındaki sarışına. Az önce neredeyse bir facianın eşiğinden dönmüş ve bir anda duyduğu sözlerle ufak çaplı bir şok geçirmiş, sarışının söyledikleri kafasının içinde belkide binlerce kez yankılanmıştı.
Odadaki gaz lambası çoktan sönmüştü, gerçi fark etmemesi çok doğaldı. Az önce ki yaşadıklarını şehvetli dakikalar beynini allak bullak etmişti. Sanki düşünce yetisini yitirmişti yada sarhoş da olmuş olabilirdi, sarışının soluk pembe dudaklarıyla. Gözlerini kapattığında sanki tek oda pembe dudaklar olmuş gibi sarışın beriliyordu gözlerinin önünde.
"Sanırım.. diğerlerinin yanına gitmeliyiz..."
Sarışın, hiddetle ayağa kalkıp odayı terk etmeden önce arkasını dönmüştü. "Sana bu gece tören bitene kadar süre veriyorum, cevabını bu tören bitene kadar ver!"
Uzun süredir yerinden kıpırdamadığı için ayakları uyuşmuştu, buna rağmen ayağa kalkıp silkindi ve duvarlara tutunarak odadan çıktı. Uzun koridordan geçerken aklında, vermesi gereken karar vardı.
Merdivenlerden inerken kulağına dolan yüksek sesli müzik ile suratını buruşturmuş, elindeki maskeyi suratına takarak kutlama salonuna ulaşmıştı. Salonun ortasında, orta yaşlı oldukları fazlasıyla belli olan kadınlar, çalan müzik eşliğinde tüm yeteneklerini göstermek istercesine kalçalarını bir o yana bir bu yana sallayarak dans ediyorlar, onları izleyen adamlar hayretle onlara bakıyorlardı.
Adımlarını annesinin yanına doğru atmaya başlayan Christopher, onu salonun en uç köşesinden izleyen sarışın ile ter içinde kaldığını hissetmişti.
Ziyafet masasının üzerindeki yiyeceklere ile zarif ve büyük şişelere konulmuş içkiler gözlerini alıyor gibiydi ve bu durumla birlikte dikkatini sarışından alabildi Christopher.
Etrafı bir anda bir cümbüş kapladı, oradan oraya koşuşturan hizmetçiler, ellerindeki tepsilerle birlikte hızlıca mutfaktan çıkıp davet sofrasını düzenlemeye başlamışlardı. Orta yaşlı adamlar masanın çevresine toplanırken, kadınlar usulca terk etmeye başlamışlardı salonu.
Davet masasının neredeyse tamamı yemeklerle dolduğunda bir kaç hizmetçi ellerinde şamdanlarla gelmiş, masanın üzerine şamdanları yerleştirmişti. Kısa süre sonra sonra erkeklerin olduğu bu salonda, herkes kendine bir yer bulmuştu.
Yemek için babasının konutunu bekleyen insanlara baktı Christopher, babasının kafasını sallamasıyla yemeğe başlamışlardı. Aynı anda salonun kapısı açılmış, içeriye hepsi birbirinden güzel sayamayacağı kadar kadın girmişti.
Yemek yiyen erkeklerden çoğu kadınları görünce gözleri sanki daha fazla açılabilirmiş gibi sonuna kadar açmışlardı.
Christopher hızlıca kadınları saymaya çalışmıştı. Bir, iki ve üç.... kırk dokuz, elli.
Salonda elli tane kadın vardı. u kadınların düşündüğü şey için burada olmamaları için dua etti, ama faydasızdı. Bu akşam babası tüm rezilliğini gösterecekti, Kestane Ziyafeti başlıyordu.
Babasının yanında kendisi, karşısında ise kilisenin baş papazı oturuyordu. sararmış dişlerini göstererek arsız gibi gülerek kadınları izliyordu. Christopher midesinin bulandığını hissetti, içindeki garip ve iğrenç hisle etrafı izlemeyi kesti ve önüne dönerken, masanın öbür köşesinde oturan ve direkt olarak ona bakan sarışınla göz göze geldi.
kafasını sallayarakönüne dönüp, yemeğine bakmaya başlamıştı. solukları sessiz ve hızlıydı.
babası, yemek devam ederken bir anda kadehini kaldırarak yüksek ve gür sesiyle konuşmaya başlamıştı.
'' Bu gece sizlere, gelecekteki varısimiz, oğlumu tanıtmak istiyorum.''
christopher'a bakmıştı, toparlanıp ayağa kalktı ve maskesini çıkartıp diğerlerinin onu görmesinden sonra yavaşça yerine oturmuştu.
'' oğlumu zihninize iyi kazıyın, onu her yerde tanıyın ve asla unutmayın. ona yapacağınız en ufak yanlışı, kendime yapılmış sayarım ve cehenneminiz olmaktan hiç de kaçınmam!''
**
Merhaba, bu uygulama yazdığım bölümün bir kısmını sildi, gerçi sildiği kısmı pek beğenmemiştim.
O yüzden sizi bekletmemek adına, kalan kısmı bir geçiş bölümü edasıyla paylaşıyorum.
Bir sonraki bölüm belki ağır bir anlatım, ufak bir smut ve bolca küfür içerebilir. Uyarımı en başta yapayım.
Sizleri çok seviyorum, verdiğiniz destek çok kıymetli benim için. Kendinize çok iyi bakın.
-olivei
ŞİMDİ OKUDUĞUN
masquerade ; chanlix
Fiksi PenggemarAvustralya kralının üvey oğlu, halka tanıtılması için yapılan bir maskeli baloda bir yabancıyı öpmüştü. 160221-