Küçük Sonsuzluk

44 3 0
                                    

Keyifli okumalar;

Ayşim Can'ın yanına gittiğinde derin bir nefes alıp ellerimle yüzümü sıvazladım.Ayşim'in her yüzüne baktığımda aklıma gelenleri silemiyordum.Silemiyecektim...

Geçmiş...

Ayşim'de sonunda yoğun bakımdan çıkmış normal odaya alınmıştı ancak hala gözlerini açamıyordu.1 haftadır yoğun bakımdaydı zaten.Ellerim yavaşça saçlarının üzerinde hareket ederken sessizce soluk alıp veriyordum.Gözyaşlarımda aynı sessizlikte yanaklarımdan süzülüyorlardı.Elimi elinin üzerine koyduğumda elimde bir baskı hissetim.Gözlerim yavaşça ellerine kayarken gülümsedim.Tekrar yüzüne baktığımda gözlerini açmak için uğraşıyordu.Dudaklarının kıpırdadığını fark ettiğimde kulağımı yüzüne yaklaştırdım.

-"K...Kamer dikkat et kamyon..." dediğinde gözlerimi yumdum sımsıkı.Bir daha açmak istemiyordum gözlerimi.Hem açsam nasıl anlatıcaktım ona Kamer'in öldüğünü,Göksu'nun intihar ettiğini...

-"Ekin? Kamer nerde? Biz en son kaza..." dediğinde gözlerimi açtım ve yüzüne baktım.

-"Ben doktoru çağrıyım tatlım,sende dinlen biraz." dedim ve alnına küçük bir öpücük kondurdum.Kapıdan çıktığım anda gördüğüm doktorla birlikte odaya geri döndüğümüzde Ayşim kolundaki serumu çıkarmaya çalışıyordu.Hızla yanına koştum ve yatağa geri uzanmasını sağladım.

-"Çekil Ekin,Kamer'i bulucağım ben!" diye beni ittirdiğinde bu sefer doktor da bana yardım etti ve birlikte Ayşim'in yatağa uzanmasını sağladık.

-"Son kez soruyorum Kamer nerde?" kızgın sesi odayı doldurduğunda gözlerinin içine bakmaya çalıştım ama başaramadım.1 haftadır planladığım cümleler uçmuş,kelimeler anlamlarını yitirmişti.Harfler ağzımdan çıkmamak için benimle büyük bir savaş halindeydiler.Gırtlağımı temizledim ve tekrar denedim;

-"Ay...Ayşim ben ç...çok üz...günüm ama Kamer kur...kurtu...kurtulamadı." dediğimde gözyaşlarım durmaksızın yanaklarımdan akıyordu.

-"Ne ? Anlamadım?" inanamaz gibi çıkan sesinden bir kaç saniye sonra gelen çığlıkla kapadığım gözlerimi açtım.Ve ardından bir çığlık daha.Ve bir tane daha...

Ayşim kolundan söktüğü serumu duvara fırlattı, camlarının paramparça olup etrafa dağılışlarını izledi.Sonra yatağı dağattı ve odadan çıkıp deli gibi koşmaya başladı.En sonunda hıçkırıklarla yere çöktüğünde hâla çığlık atıyordu.Hastanenin ortasında bacaklarını kendine çekmiş ve deli gibi ağlayıp çığlık atan bir kız...Ne kadar acınası öyle değil mi? 

Bende artık tutamadığım hıçkırıklarımla Ayşim'in yanına gittim ve ona sarıldım.Ne sarılışıma karşılık verdi ne de konuştu.Sadece orda oturup hıçkırarak ağladı.Görevlilerin gelip Ayşim'i kaldırmasıyla bende ayağa kalktım Ayşim'e küçük bir sakinleştirici verip sedyeye kaldırıp odasına götürdüklerin de sadece arkalaından bakabilmiştim...

ŞİMDİKİ ZAMAN...


-"Ekin iyi misin ?" İzel'in sesiyle kendime gelirken onun gözlerine bakarken buldum kendimi.

-"Ah evet dalmışım kuzum." diyip gülümsedim arkadaşıma.O da gülümseyip başını bacaklarıma koyup uzandı koltuğa.Elim direk saçlarını bulurken  konuşmayada başladım;

-"Uyudular mı?" 

-"Evet Can direk Ayşim'e sokulup uyudu.Ayşim'de bir süre onu izledikten sonra yavaşça gözlerini kapattı." dediğinde bir süre odada nefes alış-verişlerimizden başka ses yoktu taaki ben sessizliği bozana kadar;

-"Can'da,Kamer'i görüyor." dediğimde başını beni onaylar biçimde salladı.

-"Evet bunu farkedebiliyorum.Ama Can neden Ayşim'e bu kadar bağlı anlayabilmiş değilim.Tabi ki onu sevmesinde hiçbir sakınca yok hatta beni mutlu bile ediyor ama nedenini merak ediyorum." dediğinde bu sorunun cevabını hiç düşünmediğimi fark ettim.

-"Bilmem,bunu ona sormayalıyız." dediğimde yine beni onaylayan mırıltılar çıkardı .Ardından ayağa kalkıp iyi geceler dileyerek odasına gitti.Bende ayağa kalktım ve yorgun adımlarla mutfağa ilerledim.Su ısıtıcıya su koyup beklemeye başladım.O sırada benim soluklarıma birisinin ki daha karıştı.Arkamı döndüğümde Göksu'nun sandalyede oturduğunu gördüm.Gözlerimi iki kere kırpıştırdım ve kendime bunun sadece bilinç altımın bana bir oyunu olduğunu hatırlattım.Evet...Bilinç altımın bana 4 yıldır oynadığı oyun.

-"Beni gördüğüne sevinmedin mi Ekin?" dediğinde kendi kendime mırıldanmaya devam ediyordum;

-"Bu sadece bir oyun Ekin,bu sadece bilinç atının sana oynadığı lanet bir oyun." 

-"Birbirimizi kandırmayalım Ekin.Hadi ama sende bende Ayşim'in çıktığı yere senin girmen gerektiğini biliyoruz." dediğinde bu sefer kulaklarımı tıkadım ve sadece mırıldandım.Eninde sonunda gidecekti.Gitmek zorundaydı.

-"Eğer seni tanımasaydım beni burda istemediğini düşünürdüm." Kulaklarımı hızlıca elimden çektim ve ateş saçan gözlerimle tam gözlerinin içine baktım;

-"Git !Anladın mı?4 yıl önce nasıl bizi bırakıp intihar ettiysen şimdide bırak." dediğimde kıkırdadı.Sonra birden ciddileşti surat ifadesi.Biçimli kaşları eski yerini alırken dudakları düz bir çizgi halini aldı.

-"Neden benim ölümümü Ayşim'e olaydan 3 ay sonra söylediniz?" diye bir soru yöneltiğinde bıkkınca nefesimi üfledim;

-"Doktoru psikolojisinin bunu kaldıramayacağını söylüyordu.Ve bende onu düşünmek zorundaydım." dediğimde anlayışla başını salladı ve ardından bir soru daha sordu;

-"Bana kızgınsın kısın?" sorusunu duyunca ister istemez histerik bir kahkaha attım.Kesinlikle benimle dalga geçiyordu.

-"Ne için?Bundan 4 yıl önce jiletle sadece bir intihar notuyla kendiğini kesip beni bu bilinmezlikte tek başıma bıraktığın için mi? Tabiki de sana kızgın değilim."

Alaycı konuşmamın ardından başını önüne eğdi ve kesik bileklerine baktı.O konuşmayınca ne yaptığımın farkına vardım.10 dakika önce oyun olduğunu fısıldadığım halisünasyonla konuşuyordum.Gözlerimi art arda kırpıştırıp karşıma baktığımda sandalyenin eski yerinde ve boş olduğunu gördüm.Başımı masaya yasladım ve kendime kızdım.Defalarca ve defalarca kez.Su ısıtıcıdan kanayan suyun sesi geldiğinde hızlıca kaynar suyu önceden içine kahve koyduğum kupaya boşalttım.Ellerimin yanmasına aldırmadan sıkıca tuttum kupayla birlikte salona ilerlemeye başladım.Üçlü koltuğa geçip bardağı önümdeki sehpaya bırakınca iki dudağımın arasından bir 'oh' sözcüğünü serbest bıraktım ve küçük yudumlarla kahvemi içmeye başladım.Sadece kısa bir süre ne bu 4 yılı ne de gördüğüm halisünasyonları düşünmek istiyorudum.Kısa bir süreliğine sadece kendimi ve küçük sonsuzluğumu düşünmek istiyordum.Ahh... birde huzurlu bi uyku.

Bir çoğunuzn her ne kadar burayı okumayacağını bilsemde en azından Özgecan için bir Fatiha okumanızı rica ediyorum sizden.Bu iğrenç olaya göz yummayalım lütfen.Sizi seviyorum.

Son.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin